'Berkin'in gideceği fırında 'ekmek', 'kask kafalının' namlusunda'
Fotoğraf: Envato
Recop Takip Ersoyan’ın, kimi ‘destan düzdüğü’, kimi ‘destur çektiği’ Hassa Askerleri; ‘kask kafalılar’ tüfekleriyle, vicdansızca nişan aldıkları Berkin’in ‘çocuk başına’, ‘kahpe’ bir gaz fişeği isabet ettirmişlerdi. Berkin’in gideceği fırında, ekmek, ‘kask kafalının’ namlusundaydı ne acıydı ki. Onun için, yaşam denen taksimetrenin ‘zifiri karanlık tarifesi’ katlana katlana, geometrik bir artışla, yazmaya başlamıştı an itibariyle. Elvan’ın küçücük bedeni, yoğun bakımda, tam 269 gün direniyordu adeta, hunhar AKP şiddetine, onun gerici fanatizmine, bitmez-tükenmez dogmatik dayatmalarına, keskin ayırımcı referansına, hülasa; yobaz faşizmine karşı.
ÖLÜMÜN AĞIRLIĞI
Bilinci açılsa, vücudunu saran kordon ve hortumları, üzerinden çekip fırlatacak, seke, seke, hastane bahçesine koşup, ‘şeytanlara inat’(!) uçurtmasını, gökyüzüyle paylaşacaktı. Olmadı, olamadı. ‘Kimden ne götürebilirizi şavullamak devriydi’ yaşadığımız. Berkin’den de çocukluğu, gençliği, geleceği, umutları, hayalleri çalınabilmişti. Kaybettiği kilolarının yerini, ölümün ağırlığı alıyordu artık. Erittiği, liralar, dolarlar, avrolar değildi. Kırk beş kilodan, sırasıyla karbonhidratlarını, yağlarını, en sonunda da proteinlerini tüketiyordu. Dillendirebilse belki de ‘Baba artık ‘sıfırlayım’ mı? Yoksa biraz daha bekleyeyim mi?’ olacaktı son sözleri! Işıklarda yat Berkin çocuk.
SAPLA, SAPAN KARIŞTI!
On beş yaşındaki bir çocuğun cansız bedeninden bile korkan, bir başsağlığı dilemeyecek kadar hodperest (kibirli), ‘Taşbakan’ Erdoğan, meydanlarda hâlâ, ‘sapla, sapanı(!)’ birbirine karıştırıyor. Berkin ile ilgili soruya “Türkiye bunları aştı. Döviz kuru etkilenmez” karşılığıyla tınmıyordu bile. Ancak, sokaklara, caddelere akan milyonların, zulme, baskıya, vahşete karşı cüsseleşen yüreklerinden çıkan sloganları yanında, ellerde yükselen ‘dövizleri’ Türkiye’yi aşıp, dünyayı bir hayli etkilemişti be usta! Berkin uyumuş, ama ‘gezi ruhuyla’ uyanmıştı.
PAİNTBALL
Paris-Cumhuriyet Meydanı, Londra-Trafalgar Meydanı, Washington-Union Meydanı ve diğer metropollerdeki meydanlarda toplanan eylemciler, mumlarla ‘Berkin’ yazıp, siluetini yapabilirken, mütekâmil, ileri demokrasi gereği, kendi memleketinde Kızılay’a, Taksim Meydanı’na çıkmak yasaktı. Her taraf tutulmuştu. ‘Paintball’ oynar gibi peş peşe fırlatılan portakal gazları, ‘böbrek taşı kırar’ gibi nokta atış plastik mermiler, ‘dülger titizliğiyle’(!) yine oyulan gözler, TOMA’ların çarptığı eylemciler, Akrep’in altında kalan bir gösterici, ensesinden vurulan bir yurttaş, okullara, mağazalara püskürtülen tazyikli sular…
TALİMAT RECOP BEY’İN
Acısı, öfkesini iyice kabartmış yaralı anne Gülsüm Elvan, geçen yıl Erzurum’da okuduğu ‘Zilli İdareye Kaygı’(!) hutbesinde “Polise talimatı ben verdim” fetvasını açıklayan Recop Takip Bey’e, tepkisini dile getiriyordu: “Benim kuzumu Allah almadı, benim oğlumu Tayyip Erdoğan aldı.” AKP M.V. Fevai Arslan ne diyordu Başbakan için: “Allahu Teâlâ’nın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider.” Böyle bir ‘muamma’ da var yani!
TIP BAYRAMI
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Bahçesi’nde Berkin’den bir haber alabilmek için bekleşen kalabalığın çadırlarına ‘kask kafalılarca’ el konulup, battaniyeleri, çay ocakları toplanıyordu. ‘Biber gazı’ takviyesiyle de 10 kişi gözaltına alınıyordu hızla. Bizim bildiğimiz, hastaneye sanayi boyu tüplerle ‘oksijen gazı’ verilirdi. Demek ki ‘tıp bayramı’ artık böyle kutlanıyor, ya da Medula Sistemi kapsamında Sağlık Uygulama Tebliği’nde bir dönüşüm söz konusu! Fakat daha önce de Şişli Etfal’e ve Taksim İlkyardım’a ‘mençevik kuvvet’(!) böyle bir ‘prezantasyon’ (sunuş) yapmış, ‘promosyon taşıyıcılığını’ denemişti!
EGEMEN KUSTU
Hükümetin ‘vuvuzelacıları’ da iş başındaydı. Fezleke sahibi, AKP İstanbul M.V. Egemen Bağıştoplar(!), Berkin’in sonsuzluğa uğurlandığı sırada, törene katılan milyonları kastedip, “Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup, çözüm sürecini hedef alan nekrofillere (ölü sevicilere) de gereken cevabı, milletimiz 30 Mart’ta verecek” tweetini atarak, tıynetini gözler önüne seriyor, aslında bilinçaltını kusuyordu. Çünkü hükümet, 30 Mart için Zincirlikuyu, Karacaahmet, Karşıyaka, Cebeci gibi seçim bölgelerine de ağırlık vermeyi ihmal edemezdi! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, Berkin’in vuruluşundan 266 gün sonra ‘twitter’ yerine ‘telefonu kullanarak’ aileyi arıyor, ‘hayır duası’(!) alıyordu.
TAKİP BAHÇIVAN
Berkin’in ölüm tarihini, Gazi Katliamı’nın 19. yıldönümüne ‘dolandıran’(!), aynı mayadan, AKP Gaziantep M.V. Şamil Ayyar(!) ise, Elvan’ın bağlı olduğu yaşam ünitesi fişinin, bu yüzden çekildiğine bağlıyor, hiç utanmadan, bu iğrenç iftirada bulunuyordu. ‘Aksı dağıtan’ hükümetin Sağlık Bakanı Müezzinoğlu Mehmet, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ‘saksıya’ benzetiyor, üzerine dikilen Gül’ün yerine, elinde makas, Takip Bahçıvan’ı işaret ediyordu.
EFGAN NEALA! KAYITI
İçişleri Bakanı Efgan Neala(!)’nın olduğu iddiasıyla başlayan ses kayıtlarında, müsteşarlığı sırasında 17 Aralık Operasyonları’nı yürüten polisleri, Fizan’a sürdürmesi (Libya- Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Dış Politikası gereği), Mehmet Baransu’nun, yolsuzlukları ifşa ettiği internet sitesini, mahkeme kararına gerek duymadan kapattırması, evine bir dosya bırakılıp, gözaltına alınmasını istemesi, savcı direnirse ‘çete suçlamasıyla’ yaftalanması gibi hukuk dışı uygulamaları dinleniyor. Böyle bir tehdidi, ‘mafya’ bile kalıbına sığdıramaz.
USTANIN SEXTET’İ
Ustanın, mitinglerde ‘üç kafadar’ diye nitelediği ‘CHP-MHP-Pennsylvania’ triosuna karşılık, hükümetin sextet’i (altılısı) ‘ayakkabı kutusu-kasa-para sayma makinesi-kâğıt öğütücü-böcek-villa’ aklına gelmiyor bir türlü. “85 milyon avroyu çalanlardan, o parayı tahsil edeceğim, çiftçiye, esnafa, emekliye, memura dağıtacağım” diyen Kemal Bey’i cevaplaması, zaman almaz Başbakan Erdoğan’ın: “ Sen Kılıçdaroğlu musun, Tahsildaroğlu musun? Önce ona bir karar ver!”
NE HALDAYIM
CHP liderinin “Ar damarın varsa, ‘pirinç’ tanesi kadar onurun varsa o koltuğu bırak” önerisini geri çevirmez ‘bonkör’ Başbakan: “Arkadaşlar, nohut, mercimek, makarna koyduğumuz yardım torbasına ‘pirinç’ de ilave edelim, hatta genel müdüre de yollayalım.” Valla öyle! Takip Bey’in, Fethullah Hoca Efendi’nin, Amerika’da ikametinden duyduğu rahatsızlığı aktardığı, Başkan Obama’dan, ‘mesaj alınmıştır’ sözü aldığını açıklaması, Washington, tarafından yalanlandı: ‘Ne mesaj, ne e-mail, ne de tweet.’ Kendi söylüyor, kendi inanıyor! Veysel’den “Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece” diyen Erdoğan, bir sonraki dizeyi söyleyemiyor: “Bilmiyorum ne haldayım/ tam gidemiyorum gündüz gece!”
FEZ’LEKE
Malum ‘fez’lekelerin’, 18 Mart’ta toplanması beklenen Meclis’te, sadece ‘üst yazılarının’ okunacağı söyleniyor. Çünkü ‘Alo Fatih’i de fırçalayan Takip Bey’in ‘alt yazılara’ alerjisi var biliyorsunuz! ‘Minareci’ bunlar, ‘kılıfsız’ gezmez. ‘Fez’i gider, en fazla ‘lekesi’ kalır geriye. Bu arada ‘Alo Fatih’, ‘Telekom’a mı geçmiş, ‘callcenter’ a (çağrı merkezi) mı, bilen söylesin bir zahmet? ‘Kondu, kondu Ergenekondu’ da 19 tahliye var. Ancak bu ‘hava değişiminin’ yerel, daha sonra muhtemel, cumhurbaşkanlığı ile birleştirilebilecek genel seçimler ertesine kadar süreceği yolunda izlenimler var.
SARIGÜL-RTE YARIŞI
Geçtiğimiz cumartesi akşamı, CHP İstanbul Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül’ün, projelerini tanıttığı basın toplantısına ben de davetliydim. Kanal İstanbul, 3.köprü ve 3. havaalanı projelerinin, Ankara müdahalesinin sonucu olduğunu söyleyen CHP İstanbul Adayı “Bu projeler, doğaya, bilime, hukuka aykırı” dedi. Zaten toplantıda da söylediğim gibi Sarıgül, Kadir Topbaş’la değil, İstanbul’u ‘şehir devleti’ haline sokmaya çalışan Başbakan Erdoğan ile yarışıyor.
TÜRKSAT FREKANSI
Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu da açıkladı Sarıgül: “Kanal İstanbul projesi uygulanırsa, İstanbul Boğazı’nı kaybedebiliriz. Şehir on sene sonra çürük yumurta kokacak. Deniz suyu, kuzey ormanlarına ulaşınca, kentin nefes almasını sağlayan tek bölge de yok olacak.” Filhakika, ‘mega projeler’ için ‘megaloman’ olmak gerekiyor galiba. Sahi Recop Takip Bey, Ocak ayından beri ‘Kanal İstanbul’dan hiç bahsetmiyor. Gazetelere, televizyonlara bakıyoruz, konusu geçmiyor. Bu ‘Kanal İstanbul’ televizyonu, Türksat’ta hangi frekanstan çıkıyordu Sayın Erdoğan! BDP Başkanı Selahattin Demirtaş, Urfa’daki mitingte “Şehirdeki demirbaşları sayın, bakın bakalım çalınanlar var mı?” diye halkı uyarırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da meydanlara “ Hırsızlar ortalıkta dolaşıyor, ceplerinize dikkat edin” diye sesleniyordu.
Siz de ‘Re’ceplerinizi’ sık sık kontrol edin lütfen!
- 'Şu TL'yi al da, İsviçre'deki hesabıma euo gönder' 21 Temmuz 2014 07:40
- 'Köşk sofrası' kuruldu: 'Ekmek, makarna yanında soğan' 12 Temmuz 2014 00:19
- RTE'nin tapesiz mal beyanı: 'Çatalca, Kısıklı, Urla, Gırla' 05 Temmuz 2014 00:08
- 'Hokus pokus, solda biz yokuz' 28 Haziran 2014 00:01
- '2.Cumhuriyet Halk Partisi' mübarek olsun! 21 Haziran 2014 00:29
- ‘Gezi zekâlılara’ karşı, ‘telekinezi akıl’, ‘taşeron zekâ’ 14 Haziran 2014 00:09
- Başbakan Erdoğan, 'Küçük Menderes'e benzer 07 Haziran 2014 00:27
- Gezi Parkı'nın doğum günü: Emniyet, kutlamaya 25 bin polis, 50 TOMA ile katılacak 31 Mayıs 2014 00:03
- Başbakan değil Kızıldere'ye, Kurbağalıdere'ye bile gidemez 24 Mayıs 2014 00:10
- Markete sığınıp, 'tuvalet kağıdı' mı aldın yoksa? 17 Mayıs 2014 00:25
- Tek adam, tek parti, tek ses, tek tip, tek komisyon, tekbiiiiiir! 10 Mayıs 2014 00:13
- 1 Mayıs, AKP'nin dar bölge seçim provasıydı 03 Mayıs 2014 00:05