16 Mart 2014

Yedisinde okuyamadığını yetmişinde okumak

Okuyup yazmaya epey erken başladım. Nasıl olduğunu tam hatırlamıyorum. Yedi yaşında üçüncü sınıfa gittiğimi söylersem “erken okuma yazma”nın sınırları anlaşılabilir. Annem babasızlığın erken iş hayatına daha doğrusu güvensiz işçiliğe ittiği kız çocuklarındandı. Okuma tutkunuydu. Bense tam bir okuma oburuydum. Ailede bir de matbaa çalışanı olduğundan evde içerik olarak kaliteli kitaplar vardı. Benim ilk okuduğum kitaplardan biri: Virgil’in Çoban Şiirleri’ydi (Bükolikler). Bana sinema filmleri gibi görüntüler armağan etmiş bir kitaptı. Annemin okumam için abone olduğu Çocuk Sesi, Doğan Kardeş dergileri mi çok ciddiydi bilmiyorum. O dergilerden daha çok Doğan Kardeş’i hatırlıyorum, Sefiller romanının çocuklar için resimlenmişini, Tanrının Kırbacı Attila’yı... Evliya Çelebi, Tolstoy gibi yazarlardan parçaları o dergide okudum. La Familia adlı İspanyol kadın dergisinin Türkçe çocuk eki bana Peter Pan’ı tanıttı. Doğan Kardeş’in yayınladığı kitaplar da vardı:  Leylek Dede, Küçük Bacacı , Gümüş Patenler gibi yeni yetme romanları o dizi de yayımlandı. Çocuk kitabı denen eğlenceli, renkli, kahramanları cici bici hayvancıklar olan kitapları yabancı dillerde ve epey geç yaşta gördüm.
Türkçe böyle kitapların yayınlanması da epey geçtir. Belki bu yüzden çocuk kitapları tiryakisiyim. Özellikle Türk yazarlarının çocuk kitaplarına bayılıyorum. Mesela Devrim Çakır’ın Cici Pisi Tedi’sine. Cici Pisi Tedi’yi  Ayşın Delibaş Eroğlu çizip boyuyor. Yapı Kredi Yayınları arasında kalın kapaklı büyük boy yayınlandı. Şimdiye kadar iki serüvenini okudum. Çalışan bir çocuk kedi Tedi. İki de kardeşi var Hırıl ve Mırıl. Bu öyküde evlerini Çaça adlı bir yabancıyla paylaşıyorlar. Niye paylaşmasınlar, dünya hepimizin değil mi?  Çaça onlara hiç benzemiyor. Ama onlar bu eve gelmeden çok önce bu eve taşınmış. Rengi onlara hiç benzemiyor, kuyruğu onlardan farklı diye arkadaş olamayacaklar mı? (Kulağınıza söyleyeyim, Çaça bir küçük fare ama Hırıl ve Mırıl ondan korkuyor. Kitap 14 lira)
Kitapta alçak gönüllü bir ithaf cümlesi de var: “Akan sular ömrün olsun’  Berkin için...”
Birbirine benzemezlerin ya da farklı canlıların eşitliğini anlatan bir kitabı da yine Yapı Kredi yayınlamış, Filiz Özdem’in Zürafa Fazi’si. Buket Topakoğlu’nun resimlediği bu kitap daha farklı formatta ve 7 lira.  Kapak arkasından kitap için bir kopya vereyim: “Zürafa Fazi’nin derdi boyundan büyükmüş. Çünkü hiç beğenmiyormuş kendisini. Okulda kim bir araya gelse, yalnız gördükleri arkadaşlarıyla alay ediyormuş. Ne de olsa devenin boynu bile eğriymiş, kirpinin dikenleri, karganın sesi, leyleğin bacakları, filin hortumu, ayının tombulluğu, karıncanın küçüklüğü derken saymakla bitmiyormuş. Bunu fark eden Fazi dahice bir çözüm hayal etmiş. Hayal ettikçe güzelleşmiş. Güzelleştikçe boynu dikleşmiş. Gözleri ışıl ışıl parlamış.”  Evet, bu bir “farkındalık” öyküsü: “Sözün özü herkesin varmış bir farklılığı, bazen başkalarının kusur sandığı.”
Resmi yazısından bol bu kitapların en küçük yaş grubu için olan Tedi.
Ben bir de Sabine Bohlmann’ın Çalısüpürgesi adlı kahramanının serüvenlerini seviyorum. Bu Alman yazarı göçebe bir halkı anlatıyor. Nehir boyu kayıklarla göç eden bir halk bu. Çalısüpürgesi adında bir kız, kayığıyla yolculuk ederek, yanında keçisi ve tavuğuyla hem kaybettiği halkını hem ana babasını arıyor. Bu yolculukta yeni insanlarla tanışıyor, yetiştirdiği kokulu otları satıyor ya da takas ediyor yiyeceklerle. Prenses olmayı düşleyen küçük bir kız da yeni kitabın (Çalısüpürgesi-4 Serseri Kıral, Kelime yayınları) kahramanlarından biri. Bir de ressam var. Renkli tebeşirlerle şehrin duvarlarına iç acıcı resimler çizen. Kardeşinin kızına kim olduğunu bir türlü söyleyemiyor. Kitabı dilimize Deniz Tuna Dalyancı çevirmiş. Resimleyen Karin Schliehe ve Bernhard Mark. Sert kapaklı,184 sayfalık kitap 15 lira.
Yedi yaşımda okuyamadığım bu kitaplar (elbet daha nicesi) bana yetmişimde dünyayı paylaşmayı ve yaşamayı yeniden sevdirdi. Çocuklarınıza (torunlarınıza) aldığınız kitapları siz de okuyun. Belki de öğreneceğiniz yeni  yaşama sırları vardır. Nasılsa hepimizin yüreğinde bir çocuk gizli değil mi?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et