Yazın (Edebiyat) Müzesi- Belgeliği’ni depo yapmak için boşaltmamızı istiyorlar (3)
Fotoğraf: Envato
Uzatmadan, en kısa yoldan özetledim Türkiye Yazarlar Sendikasının Yazın Müzesi’ni- Belgeliği’ni.
Yazımın başlığını bile böyle uzun tutmamın nedeni var. Yalnız başlığı okuyanlar bile hemen ayrımsasınlar konuyu… Nasıl bir dönemde yaşadığımızı da…
Kimileri sırası mı diyebilirler.
Elbette sırası…
Bilisizlerin, insanımızı bilisiz bırakmak isteyenlerin işleri bunlar.
Bunların arasında, başlarında kimlerin olduğunu bilmeyen var mı?
Başaramıyacaklarını da bilmeliler… Biliyorlar da…
Ama süre yitirtiyorlar bize… Oysa biz dar sürazlerdeyiz…
BELGELİK’ imiz Nâzım Hikmet, Aziz Nesin ile başlamıştı. Mustafa Köz’ün başkanlığında daha da gelişti... Şükran Kurdakul, Enver Gökçe, Arif Damar, Melih Cevdat Anday, Cemal Süreya, Orhan Kemal, Asım Bezirci eklendiler…
Yazarlarımızın ilk baskı yapıtları, el yazısıyla şiir taslakları, düz yazı taslakları, kullandıkları kimi şeyler, fotoğrafları, birer camlı dolapta yerlerini aldılar belgeliğimizde…
Elbette betikler, betikler, betikler de…
Öğrenciker geliyorlardı oraya…
Yazınla ilgili incelemeler yapıyorlardı… Çalışıyorlardı…
Gönüllü olarak TYS’ye katkı yapan Sayın Aysel Hanım her biriyle tek tek ilgileniyordu.
Şu günlerde gözleri dolu dolu, değerli belgeleri toparlayıp kutulara yerleştirmeğe çalışıyor.
Ne mi oldu?
Ne olacak, dediğim gibi “depo” (!) yapmak için “boşaltın” dediler.
Oysa Kültür Bakanlığıyla, Yıldız Sarayı yöneticileriyle, TYS arasında her yıl yenilenen sözleşme var. Süresi de daha bitmedi… Yıldız Sarayı’nın bekçi, ahır gibi ek yapılarından birindeki Yazın Müzemize yasal olarak dokunmamaları gerek… Bu dönemde yasayı masayı kim dinliyor?
Evet depo aramışlar bula bula Yazın Müzesi’ni bulmuşlar. Bakın , bakın…
Nasıl yanıt verecekler günü gelince kendi çocuklarına, aydınlara, yazarlara?
Bu kişilerin, gençliğimizin okumamasında, incelememesinde bir çıkarları mı var?
Yalnızca üstlerine şirin mi gözükecekler, onlardan “aferin” mi alacaklar?
Görün ne günlere kaldık?
Kimler ülkenin geleceğiyle oynayabiliyorlar?
21. yy da bu kişiler buralara nasıl gelebildiler? Bizim en çok düşünmemiz gereken bu değil mi? Bir daha böyle şeyler olmamalı değil mi?
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08