19 Mart 2014
DİĞER YAZILARI
Edebiyat 15 Nisan 2015
Normalleşmek 8 Nisan 2015
Adil 18 Mart 2015
Beklenti 11 Mart 2015
Koşa koşa 4 Mart 2015
Adım adım 25 Şubat 2015
Her şey 18 Şubat 2015
Mendil 28 Ocak 2015
Yuvarlak 14 Ocak 2015
Yabancı 7 Ocak 2015
YAZI ARŞİVİ

Mahallenin bilgiç, pek de hazzedilmeyen abisinin sözüdür. Sadece kazandığı maçlardan sonra der. “Ben Hatice’ye değil neticeye bakarım aslanım” diye, sevimsizce.  Netice her sözün sonudur ona göre. Artık bunun üzerine anlattığın her laf Hatice’nin bir parçasıdır ve abimiz Hatice’ye bakmadığını baştan söylemiştir. “Sana bir sivrisinek masalı anlatayım mı?​” kadar pis bir kısır döngüdür.

Halbuki çoğumuz Hatice’nin peşindeyizdir. Mahalle basketbolu tek potada oynanırken, sessiz bir anlaşmayla ilk 15-20 dakikada skor hesabı tutulmaz. Isınma, alışma, rakibi tartma oturumudur. Ama skor sayılıyormuşçasına da sıkı geçer bu kısmı maçın. Hatta daha özgürce, daha güzel oynanır basket. En estetik hareketler bu dönemde gelir. Kalan kısımda o tadı bulamazsın bir daha. Futbolcular ısınmaya çıktığında, dertleri genelde Hatice’dir. En falsolu şutlar, en sıkı kafa vuruşları, en yaman plonjonları burada izleriz.

Kimi zaman ligden erken kopar bir takım, aşağıyla da yukarıyla da fark büyüktür. Son birkaç hafta Hatice sevdasıyla geçer. Taraftar için de cennettir. Hedefsizlik bazen hedefin kendisinden daha yüce olabilir. Takım genç oyuncu dener, taraftar yeni besteyle uğraşır. Galibiyeti cık-cıklayarak karşılar oynanan topu sevmediyse. Mağlubiyete bile gülebilir, takım topun hakkını verdiyse.

Netice oyunu ise serttir. Kalp kırar. Bazen de kol bacak. “Bu haftalarda oynanan oyunun önemi yok” beyanatıdır. Halbuki mevzu sadece oynanan bir oyundan ibarettir. Nasıl önemi olmaz? “Bir olsun bizim olsun”dur, “Futbolun adaleti yok”tur netice. Her karara itirazdır. Sakatlık numarasını abartmaktır. Hakemi kasıtlı olarak aldatma çabasıdır. Auta giden topu aheste bir yürüyüşle kale sahasına dikme samimiyetsizliğidir. Skora dair hiçbir mesuliyeti olmayan top toplayıcı çocuğa yönelmiş telaşlı bir sitemdir. Taktik fauldür. Taca çıkan topa eskortluk etmek için topun önünde örülen iri duvardır. Unutulacak ne kadar hareket varsa, hepsi neticeye bakanların üslubundadır.

Hatice sevenler ise, düşen rakibe zarifçe elini uzatır yerden kaldırmak için. Kimi zaman eski takımına karşı attığı gole sevinmez, asilce başını önüne eğer. Ayarsız bir faulden sonra hakeme mahcupça bakar “Pardon hocam, bu sondu” dercesine. Auta çıkan topu alır getirir kaleciye verir. Güzel diyagonal pası atan arkadaşına şık bir takdirdir Hatice, bazen güzel bir pasın ta kendisidir. Orta şut karışımı bir vuruştur, kale üst direğine asılan kalecideki haylaz çocuk halidir. Kaybettiğin maçtan sonra rakibi kibarca kutlamaktır. Ne kadar romantikleştirilse de, Maradona’nın 1986’da İngiltere’ye elle kurnazca attığı ilk gol neticedir; 5 kişiyi ipe dizip attığı ikinci gol Hatice.

Bütün memleket durduk bir seçimin neticesini bekliyoruz. Aklımız, vicdanımız sandıktan çıkacak sonuca endekslendi . Maç izleyemez haldeyiz, oyuna değil oyunun sonucuna bile bakamıyoruz. “Skor seçimi nasıl etkiler?​” tek derdimiz olmuş. Kibirli abiler “Ben neticeye bakarım koçum” nobranlığında. Öte yandan ülkenin her yerinde güzellikler yağıyor. Kazova işçisi ilmek ilmek örüyor emeğini. Gezi’nin çocuğu Berkin’in acı cenazesinde milyonlar dostluk ve dayanışmanın en güzel örneğini sergiliyor. Oğlunu kaybeden babalar, insanlık dersi veriyor sabır ve asaletle. Rengarenk kadın, eşcinsel adaylar erkek egemen siyasete soluk getirmek için sokak sokak geziyor. Kazanma hırsına kapılanlar, yalan söylüyor, öfke nöbetleri geçiriyor, kırıyor, döküyor. Sinirine ve kibrine söz geçiremiyor.  Sonucu, merak etmiyorum desem yalan olur. Gel gör ki kazanma delisi olmuş sistem herkesi neticeye kilitlemişken inatla Hatice’nin peşinden koşanlar oyunu, dünyayı güzelleştirmeye devam ediyor. Kimin kazandığı tabelada yazar elbet. Biz kimin nasıl oynadığını aklında tutanlarız.

Evrensel'i Takip Et