19 Mart 2014 00:09

Misket oynayan çocuklar

Misket oynayan çocuklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Berkin değil, belki de bir ülke çocukluğundan vuruldu en son. Daha önce de olmuştu. 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un bedeni havan mermisiyle parçalandığında ve vücuduna 13 mermi isabet eden Uğur Kaymaz’ın ölümünü AİHM’ye “Bize kalaşnikofla ateş açtı” diye açıkladıklarında. Pozantılı çocuklar anlatsın gerisini…
Giden her çocukla eksildi misketler. Misketlerin azaldığı bir yerde ise çocuklar çocukluklarından vazgeçer; erken büyürler. 13-20 yaş aralığındaki çocukların ve gençlerin her yerde işittiğiniz fütursuz ergen kahkahalarının yerine sloganlar geçmişse, uluorta politika konuşmaya başlamışlarsa, üçü beşi bir araya geldiğinde “kurabiye Tayyip” diye bağırıp dolanıyorlarsa misket oynamaktan daha ciddiye aldıkları şeyler var demektir hayatta. Var nitekim; dünyayı önce misket oynayabilecekleri bir hale getirmek; çocukluğu taklit ederek büyümek değil onu çalanlardan geri kazanmak.
Başbakanın buluttan nem kapmaya ayarlı burnu Berkin’in mezarına bırakılan misketlerde bir çapanoğlu kokusunu boşuna almadı. Kendi yitik çocukluğunun da envanterini tutmaya başlamış olan bir halk da, bağrına bastığı Berkin’in mezarına annesinin bıraktığı misketlerle yitirilmiş masumiyetine, saflığına, kandırılabilirliğine de bir cenaze töreni düzenledi esasında. “Anlamadım” dedi Başbakan, “evladınızın mezarına karanfil ve demir bilye atışınızı pek anlamadım, neyin mesajını veriyorsun?..” Ah bir anlayabilseydi zaten!
Anlayabilseydi Berkin Elvan’a terörist, cenaze töreninden hemen sonra ölen Burak Can Karamanoğlu’na “yavrumuz” diye hitap ederken çocukluğu bölmeye çalışmanın, çocukluğunu Ceylan Önkol’un anasının eteğinde, Berkin’in mezarında bırakmış olan insanlığın karşısında ne beyhude bir çırpınış içinde olduğunu görürdü. Baba Sami Elvan, Başbakanın göremediğini Burak Can’ın babasıyla kolkola girerek gösterdi. Ne kadar çok mesaj var şu alemde; anlaşılamayan.
Başbakan 14 yaşında bir çocuğu polise bilye atarken hayal etti. Ölümünün hak edilmiş bir son olduğunu demeye getirdi. Ankara’da anneler, mezara koyulan misketlerde sapanla fırlatılan bilyeden başka bir şey görmeyen Başbakanı, çocuklarıyla misket oynayarak protesto ettiler sonra. Matrak ve her şeyden eğlence çıkarmaya çalışan bir tepki biçimimiz var son zamanlarda. İşimiz gücümüz mesaj! Annelerin çocuklarının çocukluklarına ortak olurken aslında kendi çocukluklarından çıkıp büyümeye çalışmasındaki ironiden biraz korkmak gerekir bu yüzden… Ne mesaj veriyorlar acaba değil mi?
Oysa çok açık; çocukları birbirinin karşısına kullanmayın. Anneleri ve babaları birbirine düşürmeyin. Ölen çocukları yarıştırmayın, anaların kalbini kırmayın, Sünnileri Alevilere; Türkleri Kürtlere; Dindarları olmayanlara; komşuyu komşuya… Kısaca bu ülkenin yoksullarını birbirine düşürmeyin. Yurttaşları düşmanlaştırmayın.
Bir karanfil, bir misket, bir ayakkabı kutusunun, bir kurabiyenin kolaylıkla birbirine teyelleyebileceği yarıkları derinleştirmenin kendisine yararı olmayacağını bilmeyen adam, sokaktan gelen sesi nereye gitse duyacaktır artık; birbirine çarpan rengârenk misketlerin şenlikli şıkırtısıdır bu. Halkın kendisini çocukluğundan başlayarak yeniden büyütme çabasının sesi.
Masumiyetin saflık veya ayartılabilirlik anlamına gelmediği, kıymetli bir insan hasleti ve hasreti olacağı bir yeni dünyanın ayak sesi.
Erken büyümüş çocukların ve çocukluklarını gözyaşlarında temize çeken yetişkinlerin ortak sesi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa