21 Mart 2014 00:02

Olağanüstü yolsuz kapitalizm ve tırlatmış devlet formu

Olağanüstü yolsuz kapitalizm ve tırlatmış devlet formu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fethullah Gülen röportajından: “Bazı savcılar ve ona bağlı vazife yapan kolluk kuvvetleri kanunun onlara emrettiği görevi yapmış ve bilememiş ki, suçluların peşine düşmek meğer suç sayılıyormuş!” “Burada milletimizin zararına, rüşvetler, irtikaplar, adam kayırmalar, ihalelere fesat karıştırmalar varsa, örtbas ediliyorsa Allah sorar bunu.” “Bu, bazen birkaç kuruş bazen 3-5 dolar bazen de devlet hazinesine ait bir çuval para... Kimi zaman liyakatsizlik ve yetersizliğe rağmen iltimasla elde edilen bir makam.” “Zannediyorum siyasi makam ve mevkiler böyle bir kısım ganimet ve komisyonlara dâyelik edince bu makamlara rağbet artıyor. Neticede aldığı ihalenin bedelini bu şekilde ödeyen müteahhit veya iş adamı, bunu devlet kesesinden bir yol bulup çıkarmaya kalkıyor. (…) Umuma ait şeyler çalınıp çırpılıyorsa bunu ne Mecelle kaideleri ne de demagoji yaparak izah edebilirsiniz.” “Yine aynı noktadayım. Eğer biz çeteysek örgütsek Allah bizim belamızı versin, eğer ‘paralel’ devletsek bizim belamızı versin, değilse bunları bu masum cemaate isnad edenlerin belasını versin!” “Yazık! 3 bin 800 dershanenin 3 bininin Camia’yla hiçbir münasebetinin olmadığı söyleniyor.” “Eğer bu soruşturmaları yürütenler arasında hizmetleri takdir eden birileri var idiyse, ben de bu insanlara ‘Yolsuzluk iddialarını görmezden gelin’ mi demeliydim?​”
Hem paralel değilim, hem de dershanelerin 800’ü, hakim savcı polislerin bir kısmı camiaya yakınsa ne yapalım diyor.
Poulantzas, üç olağanüstü devlet formundan söz ediyordu: Mutlakiyetçi devlette burjuvazi ve toprak soyluluğu arasındaki; Bonapartizmde burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki ve Bismarkizmde bu iki durumun karışımı söz konusudur. Gramsci’ye göre felakete yol açan (katastrofik) bir denge söz konusudur. Burjuvazi sınıfı kaybetmiş, işçi sınıfı ise henüz bir ülkeyi yönetme yeteneğine erememişti. Fransız Bonapartizmi, bu koşullar üstünde yükselir ve monarşiden yana tavır takınır.
Türkiye’de komprador (küresel sermayenin aracısı) burjuvazi bir türlü ülkeyi yönetecek olgunluğa erginleşememiş; okumuşları bulundukları camiaların, tarikatların, aşiretlerinin ötesine geçememiş; aşiret reisleri şeyhleri tekkelerinin sınırlarını aşıp modern tüccarlara dönüşememiş; işçisi emekçisi akrabalığın ötesinde özerk mücadele oluşturamamış; kısaca servet sahipleri burjuvazi, işçisi sınıf, memuru bürokrat olamamış…
Fehmi Koru, dahası bizzat MIT Başkanı Hakan Fidan Pensilvanya’ya ricaya gidiyor, Cumhurbaşkanı, Gül-Gülen-Erdoğan paralel yapıların ötesinde bloklar oluşturuyor. paralel değil ortaklık ve ortakların pazarlıkları söz konusu bulunuyor.
Hobbes, Montesquieu Batıya kurallı despotizm, Osmanlıya kuralsız istibdat diyorlardı. Şimdi de Batıya kurallı kapitalizm (nasıl oluyorsa) bize kuralsız camia, havuz, çalma çırpma kıyak… düşüyor. Fakire de pirinç kömür ne kapabilirse, eline ne tutuşturulursa… o kalıyor.
Artık Gramsci’nin felaket dengesi durumu bile kaybolmuş, olağanüstü devletin ötesine; tırlatma evresine geçilmiş bulunuyor. Yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık, paralel yapılar, ikili öğretim, keyfi yönetimler, kara para (akı AK/Para oluyor), çalma çırpma çarpma ekonomileri … mevcut bürokrasi ve işleyiş de işlemez hale geliyor.
Kaldı ki kapitalist sistemin rasyonalitesi de etik-ahlakla değil finans, teknoloji-endüstri, istihbarat ve askeri kompleksin eş güdümlü şekilde küresel kaynak ve artıdeğere el koyabilmesi ile ölçülüyor.
Türkiye’de burjuvazi de tümden hakim durumda değil. Araya eşraf, araya küreselin aracısı komprador tüccar, politikacı, polis, imam, hoca efendiler giriyor. Gül, Gülen, Erdoğan, Kalyoncu, Zarrab, Saraç, Karaman, el Kadı, Topbaş… Türkiye iç blokunu, Türkiye’nin ligini gösteriyor.
Ahlaki olarak da nitelemek doğru olur mu, ondan emin değilim, ancak emekten yana olanı henüz ufukta gözükmüyor. Sanatçısı, yazarı, aydını, bilimcisi, mühendisi, emekçisi blokun parçası bile olamıyor.
Mevcut bloktan ancak olağanüstü yolsuz kapitalizm, dahası bizde olağanüstü tırlatmış (oynatmış) devlet formu çıkıyor.
Newroz/Nevruzunuz kutlu olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa