Neden HDP?
Fotoğraf: Envato
Neden HDP? Halkların Demokratik Partisi… Çünkü tek tipleştirilmiş çoğunluğa dayalı aldatıcı bir demokrasi anlayışıyla, sözde kalmış bir kültürel mozaik yaklaşımıyla yıllardır sürdürülen zulme yeter demek gerekiyor. Bu zulme yeter derken, hedef tek tipleştirilmiş çoğunluğun özgürleştirilerek, içindeki bastırılmış çoklukların, yani bütün farklılıkların eşitlenmesi olmalı. Var olduğunu iddia ettikleri mozaiğin tutunacak harcı kalmadı; dökülmek üzere… Farklılıkların birbirine düşman edildiği, birbirine düşman edilenlerin güçsüzleştirilip çaresizleştirilerek yok sayıldığı, hayata yabancılaştırıldığı, ezildiği bir kültürel mozaik dökülmez de ne olur?
HDP’nin yerel yönetim anlayışı ile ülke yönetimine ilişkin geliştirdiği anlayış ortaktır. Yerel yönetim, insanların gündelik yaşamlarını etkin ve verimli bir şekilde sürdürmek amacını gütmemelidir, sadece. Yerel yönetim, ülkenin siyasal yönetiminden kopuk bir şekilde yürütülemez. Ülke için barış isteniyorsa ve bu barış çokluklara, farklılıklara saygı duyularak tesis edilecekse yerel yönetim de çoklukların zenginliğini, farklılıkların onurunu koruyacak şekilde hareket edecektir. Ülke için özgürlük isteniyorsa, yerel yönetim, bütün varoluş şekillerinin, birbirine saygı duyarak, kendisini ifade edebileceği ve özgürleşebileceği her türlü ortamı yaratacaktır. Ülkede eşitlik isteniyorsa, yerel yönetim yaratılan bütün kaynakların istisnasız her kişi tarafından eşit düzeyde yararlanmasını sağlayacak adımlar atacaktır. Yerel yönetim ile ülke yönetimi bu yüzden birbirinden bağımsız değildir; birbirini tamamlar.
HDP’nin yerel yönetim anlayışına göre, belediye meclisinin sahibi de halktır. Belediye meclisi, sahte bir temsiliyet anlayışıyla bütün kararların alındığı tek merci değildir. Belediye meclislerini besleyen halk meclisleri, esas role sahip olan meclislerdir. Bu yüzden demokrasi demek, sadece seçimlerde oy atmak demek değildir HDP için… Doğrudan halkın katılımıyla yürütülür yerel yönetimler. Halkın yerel yönetime seçilenleri geri çağırma hakkı da vardır. Eleştiriyle beslenir yerel yönetimler ve ülke yönetimi. Eleştiriden beslenemeyen zihniyet, ne bir kenti yönetebilir ne bir ülkeyi ne de kendisini…
Savaşlardan da beslenmez HDP; kıstırıldığında etrafına saldırarak kurtulabileceğini sananlardan değildir… Savaş baltalarını gömmeye hazırdır toprağın derinliklerine… Bunu yapmadan önce yüzleşerek tabii ki…
Rant yaratmak için dönüştürmeye kalkmaz kenti. Nefes alarak yaşamak için dönüştürür kenti, içinde yaşayan tüm canlılarıyla birlikte. Örneğin bilir kuzey ormanlarının İstanbul için ne anlama geldiğini, ülkedeki nehirlerin çevresiyle birlikte ne anlam taşıdığını… Kent parklarının, çoklukların ve farklılıkların buluşma, kavuşma ve özgürleşme yeri olduğunu bilir; onları yıkıp yerlerine, farklılıkları birbirine düşman eden kültürü yeniden üreten kapitalizm mabetlerini, alışveriş merkezlerini dikmez.
Demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği ve adaleti kalkınma uğruna feda etmez HDP…
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13