Sağlıkta resmi emir: Dürüstlüklerine saldırın
Fotoğraf: Envato
Başbakan yakınıyor. “Bu ülkenin başbakanına baş çalan diyorlar. Bu ne cüret! Haremlerimize kadar girdiler.” Bakanlar yakınıyor: “Meşrutiyetimize, dürüstlüğümüze saldırıyorlar.” Sanırsımız ki siyasi etik timsali her birisi. Üstelik yeni hasımları dünkü sırdaşları, siyasi ortakları ve bu eksenden yarattıkları, eğittikleri kilit bürokratik kadrolar iken.
Nicedir hükümet üyelerinin yargılanması gerektiğinde hemfikir geniş kitleler. Meclise gelen, gelemeyen bakan fezlekeleri, miting alanlarında ifşa edilen ses kayıtları, İnternet’te ayağa düşmüş görüntüler bunun gerekçeleri olarak dile getiriliyor. Tüm bunlar kısmen güncel tartışmalar ve kimileri için yeni bir gelişme. Oysa gerçeklik hiç de öyle değil. Biz meseleye biraz sağlık penceresinden bakalım şimdi de.
Sağlık Bakanlığı 2003’te el altından dağıttığı bir kitabı 2010’da bakanlığın e-kütüphanesinde yayınlamaya başladı: “Sağlık Reformunun Doğru Yapılması”. Kitap Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların yöneticileri için başucu kaynağı olarak tasarlanmıştı. Çeviri kitabın baş editörü ise dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ idi.
Kitap ‘sağlıkta dönüşüm’ süreci için yöneticilere kılavuz olarak tavsiye ediliyordu bakanlıkça. Bakın o kitapta ne tavsiye ediliyor devletin kadrolu yöneticilerine: “Meşruiyetine, dürüstlüğüne veya motive edici kaynaklarına saldırın”, “Medyayı muhaliflerden bahsetmeme konusunda yönlendirin, onların uzman olmadığını, kendi isteklerine hizmet ettiklerini, sadakatsiz olduklarını vs. vurgulamaların sağlayın”
Peki, o “tosuncuklar” kimlerin meşrutiyetine, dürüstlüğüne, motive edici kaynaklarına saldırma emri almışlardı o zaman bir hatırlayalım. Kitabın başlığı, önsözü ipucu veriyor aslında. Sağlıkta dönüşüm programı olarak adlandırdıkları sağlığı metalaştıran, hak olmaktan çıkarıp ödeve dönüştüren uygulamaları eleştiren kim, hangi kurum varsa hedef tahtasına konuyordu kılavuz kitapta. Yani meslek örgütleri, siyasi partiler, sendikalar bu etik olmayan, gayriahlaki tutumla karşı karşıya bırakılmak istenmişti. Üstelik bu bir itham olmayıp baş editörü dönemin Sağlık Bakanı olan kitabın müelliflerince açık yüreklilikle söyleniyor: “Bu güç stratejileri, tüm durumlarda etik olmayabilir.”
Dün halk düşmanı kılınmak istenen kadrolu tosuncuklar bugün devletin yayınladığı kılavuz kitabın öğrettikleri ışığında eski patronlarına yönelmiş durumdalar. Durum bu kadar sade ve net...
Son zamanlarda bir daha gördük ki AKP Hükümeti kimi yazarlara kaynak yaratıyor, muhalif gördüğü kimi gazetecileri ise işten attırıyor; kimi haberlerin içeriğinin değişmesi veya hiç yayınlamaması için baskı yapıyor. Andığım kitabı Sağlık Bakanlığı sanal kütüphanesinden okursanız eğer “işin kitabını” yazdıklarını anlayacaksınız. Şimdi ilgili kitaptan bir pasajı virgülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum:”
“• Reformu destekleyen gruplara para, personel veya tesis vermek veya bunları ödünç vermek,
• Uzmanlıklarını artırmak için destekleyicilere bilgi ve eğitim sağlamak,
• Müttefiklere, anahtar karar vericilere lobicilik yapması için geniş erişim sağlamak,
• Müttefiklere, meşruiyetlerini geliştirmek için medya zamanı ve dikkati sağlamak; dikkatlerini uzmanlıklarına, tarafsızlıklarına, ulusal sadakatlerine ve diğer pozitif sosyal değerlere odaklamak.”
Bu dost bildikleri için iktidar nimetlerinin sunulması için öğrettikleri. Gelin bir de düşman eyledikleri için reva göreceklerine bakalım:
“Sağlam bir siyasi analist, aynı zamanda bunun tersini de muhalifler için yapabilir:
• İnsanları onlar için çalışmaması ve onlara katkı sağlamaması yönünde teşvik ederek muhaliflerin kaynaklarını azaltmak; bunu yaparken grubun meşruiyetine, dürüstlüğüne veya motive edici kaynaklarına saldırmak,
• Örneğin bilgi sağlamayarak muhaliflerle işbirliği yapmayı reddetmek; bunları bilgisiz
ve devre dışı bırakmak,
• Muhaliflerin anahtar karar vericilere erişimini azaltmak,
• Medyayı muhaliflerden bahsetmeme konusunda yönlendirmek, onların uzman olmadığını, kendi isteklerine hizmet ettiklerini, sadakatsiz olduklarını vs. vurgulamak.”
Evet, bir kitap düşünün ki devlet yayını olarak basılsın, baş editörü AKP’li Sağlık Bakanı olsun. Ve o kitapta tavsiyeleri için kendilerine dair şu tespiti yapmaktan geri durmasın:
“Bu güç stratejileri, tüm durumlarda etkili veya etik olmayabilir.”
Sağlık Bakanlığında bu kitabı eğitim çalışmalarında kullanan tüm sorumluların, baş editör eski Sağlık Bakanının yargılanması gerekiyor; öğle değil mi?
Kılavuz bahsinde çokça halk deyimi olmakla birlikte bu kılavuz kitaptan hareketle deyimi bulmayı siz okurlara bırakıyorum.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29