26 Mart 2014 00:06

De ki onlara!

De ki onlara!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Topraktan, ateşten, sudan, demirden doğanların, hani neşesi sıcak, kan kadar sıcak olanların (N. Hikmet)  geçen Haziran’da bir tuğlasını çektiği duvar sallanıyor, sarsılıyor. Şimdi bu duvarın altından kim sağ çıkar kim çıkmaz diye seyrediyoruz alemi, alem seyreyliyor bizi.
“Onların durumu ise,  gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşekler bulunan bir yağmura tutulmuşun hali gibi. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tık (ıyorlar.)” (Bakara 19)
Yüzümüze karşı bizi yoldan çıkmış ilan edenlerin tehdidinden ve azabından geçerken söylediğimiz sözlere; dibine vurduğumuz yoksulluğumuza, şehrin talanına, yarının uzaklığına öyle tıkadılar kulaklarını işte.
“Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır” aslında. (Bakara 7)
Yollar yaptık, köprüler yaptık, hava alanları hastaneler yaptık, tabletler kitaplar dağıttık diye önümüzde böbürlendiklerinde neleri yıktıklarını, nereleri yaktıklarını ve eşe dosta ihale edilen kaynakların bizim cebimizden kurulan şantiyelerden devşirildiğini hiç anlamayacağımızı, hiç öğrenemeyeceğimizi sandılar. Akılla donatılanlar onlardı, zekasıyla alay edilen biz.
“ ‘Biz de beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?’ derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. (Bakara 13)
Saltanatların ömrü kumdan şatolarınki gibi bir gün, iskambil kulelerinki gibi bir fiskedir Bir sultanlığı sonsuza kadar sürüklemenin hiç şansı yoktur. Harcanan efor gemiyi batırmaktan kurtaramaz, her yeni yalan eskisini büyütür sadece. Yeryüzünün mucizeleri yüzünü saraya değil halka döndüğünde uzun çöpten hakkını soran kısa çöpün durdurulması mümkün olmaz artık.  Fakat ne zordur o sırada arafta kalanların durumu; hem halka yalan söyleyenlerin hem şeytanla işbirliği yapanların.
“Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.“ (Bakara 9)  “Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz” derler. (Bakara 14)
Öyle derler.
Ey iman edenler! Size her Cuma Google’dan ayet kopyalayıp Twitter’den gönderen bakanların yüreğine ateş salmayan Bakara Suresi’nin sizin gönlünüzü yakmasını, yakıp yakıp korlamasını ve o korun gözünüzü karartmasını beklediğini duymadınız mı? Sonra o Twitter’in kablosunun, sırf kendi vaazlarının sesi daha gür işitilsin diye çekildiğini fark etmediniz mi? Sosyal medyanın yuva yıktığını iddia ederek aslında kendi evlerini kurtarmaya çalıştıklarını anlamadınız mı?
Ama “İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar” (Bakara 12)
Anlamazlar ve tam bu sırada, seçime üç beş gün kala bir Suriye uçağının düşürülmesindeki tesadüfün evde çıkan yangını daha büyük bir yangınla değiştirme azmiyle bir ilişkisi olduğunu anlatmazlar. Ama siz bilenlerdensiniz;  bir büyük yalanı acı bir gerçekle örtemeye çalışmalarının size neye mal olduğunu görebilenlerdensiniz. Bütün emperyalist savaşların o büyük yalanla neşet ettiğini öğrenenlerdensiniz.
Onlar: “sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.” (Bakara 18)
Öyleyse de ki onlara:Yalan söylemelerine karşılık size elem verici bir azab vardır.” (Bakara 10)
Ve sonra yeni bir ülkeye uyanalım: Elif, Lam, Mim…
Not: Sureler, Google’daki Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden alındı: http://www.kuranikerim.com/melmalili/bakara.htm

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa