‘Çamura yatma’ manevraları!
Seçim günü yaklaştıkça, sandıktan umduğunu bulamamaktan korkanların telaşı da büyüyor.
Olağan koşullarda “seçim güvenliğini” sağlamakla yükümlü Hükümetin, seçimlerin güven içinde yapılacağını, herkesin sakin olması gerektiğini propaganda etmesi gerekirken Başbakan ve yandaşları, basınıyla adaylarıyla, ülkeyi daha da gererek, tam tersi bir yol izliyorlar.
Başbakan meydanlarda, kendisine muhalefet edenleri “Cemaatin piyonu olmak”tan “casusluk faaliyeti”ne “Hükümete darbe yapmaya hazırlanma”ya ağzına ne gelirse onunla suçlayarak ortamı geriyor. Dahası Başbakan HDP binaları ve seçim çalışmalarına yönelik kontra odakların düzenlediği saldırıları görmezden gelerek, teşvik eden bir tutum alıyor, saldırgan güruhu ve onlara kol kanat geren yerel yöneticileri yerel ırkçı-gerici odakları koruyarak seçim ortamını germeyi tercih ettiğini açıkça gösteriyor.
Hükümet, dış politikasını da bu gerilimi artırmak için kullanıyor. Bunun son örneği de “Süleyman Şah Türbesi’ne el Kaide tehdidi” üstünden Suriye’ye yönelik askeri saldırı planlarının basında tartışmaya açılması... Suriye’nin hava sahasında bir Suriye savaş uçağının düşürülmesiyle yaratılan “savaş hali” havası da aslında seçim ortamını germe ve hükümet lehine çevirme amaçlıdır. Öyle ki Başbakan kendisini rahatlatan tek sorun olan “Kürt sorununun barışçı çözümü” konusunda bile, gerilim politikasının dışında tutamayarak, Öcalan’ın idamını yeniden seçim meydanlarında tartışmaya açmaktadır.
Ve son günlerde AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Adayı Melih Gökçek, Başbakan ve yandaş basının sürdürdüğü gerilim politikasını, “Seçimde büyük olaylar çıkacak”, “Provokasyonlar olacak”, “Sandıklar kaçırılacak”,… kehanetini; Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Mansur Yavaş ve Mustafa Sarıgül’e suikast yapılabileceğine kadar götürdü!(*)
Başbakandan izinsiz tuvalete bile gidemeyecek durumdaki Gökçek’in bunları kendiliğinden uydurması elbette beklenemez.
Ve tabii amacı son derece karanlık olan bu provokasyon ve suikast kehanetlerinden öte son günlerde yaygın biçimde pek çok eve Nüfus Müdürlükleri üstünden “yabancı kişiler” kayıtlı gösterilerek, sahte oy kullanılacak bir seçmen kitlesi oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Pek çok vatandaş, basın ya da yasal yollardan “Benim evimde tanımadığım kişiler kayıtlı görünüyor. Bunlar tanımadığımız kişiler”… demesine karşın ne YSK ne de Hükümetin bunu “seçime hile karıştırma girişimi” olarak ele aldığına dair bir belirti yoktur. Ki, Nüfus Müdürlükleri tarafından yapılan ve “sistematik biçimde” yapıldığı anlaşılan bu sahte kayıtların Hükümetin ve AKP’nin izni ya da göz yumması olmadan yapılmasının da olanaksız olduğu ortadadır.
Şu açıktır ki Başbakan ve adamları tarafından bu türden “Suikastlar yapılacak”a kadar ortaya atılan iddialarla seçim ortamını her tür provokasyona açık hale getiren gerilim yükseltme tutumunun amacını şöyle sıralayabiliriz:
1- Gerilimi yükseltmenin ortadaki seçmeni “Aman istikrar bozulmasın” çizgisine iterek iktidara oy vermeye yönelteceğine dair varsayım.
2- Artan gerilimin “Sahte oy kullanma”, “Oy kaydırma”, “Birden çok oy kullandırma”, “Oy sayımını yanlış yapma”,… gibi küçük ama yaygın sandık hilelerini (Ki bunları en çok iktidar partisi yapma imkanına sahiptir) normal, “Eh buna şükür!” dedirtecek bir seçim ortamı oluşturmak.
3- Muhalefeti sindirmek ve Hükümete oy vermeyecek kesimlerin iradesini serbestçe ortaya koymasını zorlaştıracak bir terör ortamı oluşturmak.
4- Yolsuzluk, rüşvet, özgürlük düşmanlığı çerçevesinde İnternet’e düşen ses kayıtlarını gündemden düşürmek, en azından gündemin gerisine itmek.
5- İşler ters gidip de beklenen oy çıkmadığında ise, seçim sonucunu şaibeli göstererek “Çamura yatmak” için şimdiden gerekçeler oluşturmak.
“Bütün bunlar, Erdoğan ve yandaşlarının seçimi kurtarmasını sağlar mı; seçimi kurtarsa bile kendilerini kurtarır mı?” denirse, bu o kadar kolay değil. Bu yüzden de bu gerilim politikası, provokasyon odaklarını cesaretlendirme ve seçim sonuçları konusunda “Çamura yatmaya” bahane sağlama ötesinde hükümetin amaçlarına hizmet edemeyecektir.
(*)CHP’nin MHP kökenli Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş da Ankara’ya seçimleri sabote etmek için 100 silahlı militan getirildiği iddiasıyla Melih Gökçek’e destek veren bir kulvara geçti.
Evrensel'i Takip Et