Belki de sakin ve huzurlu biter
Fotoğraf: Envato
İnsan, bir takımın puan farkını açarak şampiyonluk yolunda avantaj yakalamasına seviniyor. Bu sayede futbol ortamındaki gerilim ister istemez azalıyor çünkü. Şampiyonluk mücadelesinin son haftaya kadar sürdüğü sezonlarda yaşananları hatırladıkça bugünkü duruma sevinmemek elde değil!.. Rekabet ve gerilim üzerinden nemalananlar elbette puan farkından pek hoşnut görünmüyorlar. Onlar ısrarla ortamı kızıştırmaya çalışa dursunlar, bir takımın alıp başını gitmesi gayet de memnuniyet verici. Yeter ki kavga, gürültü, nefret, kin, düşmanlık, şiddet üretecek denli bir gerilim boy vermesin...
Gerçi her koşulda gerilim yaratmayı becerebilen bir kültürümüz var. Özellikle büyük geçinen takımların birbirlerine karşı duydukları sonu gelmez kompleks, işi rekabetin ötesine taşıyıp başlı başına gerilim kaynağı olabiliyor. Büyükler, yaşlarını ve tarihsel zenginliklerini ortaya koyarak her fırsatta ülke sporunun lokomotifi olduklarını iddia ederler ancak rakiplerinin başarılarını takdir ve tebrik etmeyi bilmezler. Rakibi kutlama olgunluğu gibi temel bir sportif değer, ne yazık ki henüz özümsenmiş ve futbol kültürümüzde kendisine yer bulabilmiş değil. Geçtiğimiz senelerde, “Rakibimizi kutlamalı mıyız, yoksa kutlamamalı mıyız” ikilemi üzerinden yaşanan tuhaf tartışmaları ve bu durumun gündemi günlerce işgal eden boyutta bir mesele haline getirildiğini unutabilir miyiz?..
Şampiyonluk kupasının hangi statta verileceği bile sorunsala dönüşebiliyor. Eh tabii kompleks o kadar büyük ki, şampiyonluk hedefine ulaşmakla yetinmeyip üstüne bir de kupayı rakiplerinin stadında kaldırmak istiyorlar. Adeta bir fetih duygusu yaşarcasına... Böyle de bir dert var yani!..
Aslında Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı elde etmek açısından ikincilik mücadelesi de önem taşıyor ancak herkes şampiyonluğa odaklandığı ve şampiyonluk dışındaki hedefler pek ilgi çekmediği için bu yarıştaki gerilim çok daha düşük seviyede kalıyor.
Hıncal Uluç gibi dönen dolapları ortaya çıkarmakta uzmanlaşmış(!) kimi çok bilmiş yazarlar ise ne olursa olsun kışkırtıcı tarzda yazmaktan vazgeçmiyorlar. Mesela Uluç, Fenerbahçe’nin federasyonun (hakemlerin) yardımıyla şampiyon yapıldığını iddia edebiliyor. Gaziantepspor maçındaki hakem kararlarını da buna örnek gösteriyor. Şu saatten sonra böyle düşünceler öne sürmenin insanları kışkırtmaktan ve ortamı germekten başka ne amacı olabilir ki?.. Tamam, daha önceki haftalarda aleyhlerine yapılan hakem hatalarının ardından Fenerbahçeli yöneticilerin “hakem kararlarında standart istiyoruz” sözü hatırlatılabilir ve buna dayanarak Gaziantepspor maçında, hakemin Fenerbahçe’nin işine yarayan standartsızlığına aynı yöneticilerin sessiz kalması eleştirilebilir elbette ancak buradan “Fenerbahçe federasyonun yardımıyla şampiyon yapıldı” sonucunu çıkarmak tam bir saçmalık. Buradan çıksa çıksa, yöneticilerin hak ve adalet taleplerinde en az, suçladıkları hakemler kadar “standartsız” oldukları sonucu çıkar... Kendi hakları yendiği zaman yaygara, başkasının hakkı yendiği zaman sus pus!.. Hayranlık uyandıran bir standart!..
Yöneticilerin, “Hakemler hep bizim aleyhimize hata yapıyor” iddiası kadar, hakemlerin hep bir takımın lehine hata yaptığını ve o takımı kayırdıklarını söylemek de kafa sağlıksızlığı göstergesi...
Her şey bir yana bu kez, üzücü olayların yaşanmadığı sakin ve huzurlu bir lig finali umut ediyoruz...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26