28 Mart 2014 00:26

Ne yereli? Genel bu genel!

Ne yereli? Genel bu genel!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tapeli mapeli, Twitter’lı Youtube’lu bir seçim döneminin sonuna yaklaştık.
Pazar günü hepimiz gidip yerel seçim için oylarımızı vereceğiz.
Ama bu yerel seçim aslında yerel seçim gibi değil.
Bu seçim basbayağı hükümete güvenoyu gibi bir şeye dönüştü.
O nedenle, BB terminolojisiyle söylersek: Ne yereli? Genel bu, genel…
Geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz ki, bu pazar oy kullanacağımız seçimde oyları verenden çok oyları sayanlar önemli olacak.
Çok şaibe var. Çok tereddüt var.
Meşruiyeti kalmamış demokrasi gibi, seçimin meşruiyetinden de şüphe edenler var.
Umalım ki, seçimler tüm yurtta adil ve güvenli bir şekilde gerçekleşsin.
Medyanın seçim sürecinde oynadığı rol açısından ilginç bir döneme tanıklık ettik.
Bol yasaklı, çok dedikodulu, sosyal medyanın büyük medyaya meydan okuduğu bir seçim atmosferi yaşadık.
Gezi eylemleri sonrası, AKP’ye karşı muhalefetin yükseldiği bir döneme denk geldi bu seçimler.
Buna rağmen, büyük medya ve sokaklar daha çok iktidar partisi AKP’nin hegemonyasındaydı.
Kağıda basılı gazeteler ve majör TV kanalları, Recep Tayyip Erdoğan’ın borazanı gibiydi.
Muhalefet partileri ne reklam panolarında kendilerine yeterince yer bulabildi ne de TV tartışma programlarında muhalefete gerektiği kadar zaman ayrıldı.
Nereye baksak Başbakanı gördük.
Özellikle büyük kentlerin ana caddeleri, ara sokakları Recep Tayyip Erdoğan posterleriyle kaplıydı.
TV kanallarında yayınlanan seçim propagandalarının neredeyse yüzde 75’i AKP’ye aitti.
Sinema salonlarında film başlamadan önce AKP’nin propaganda reklamları izletildi millete.
Bu tabii çok açık bir güç ihlalidir, demokratik bir durum da değildir.
Gazetelerin ve TV kanallarının partizan olma hakları vardır, ama bu derece vahşi bir partizanlıkla muhalefeti yok farz etme hakları yoktur. Bu nedenle, seçim sürecinde AKP yanlısı medyanın adeta propaganda makinesi gibi çalışmış olması sadece seçim yasalarına değil, basın etiğine de aykırıdır.
Çoğu artık AKP yanlısı hale gelmiş büyük medya muhalefetin sesini duyurmayınca, muhalefet de daha çok sosyal medyada konuşlanıp viral reklamlar ve parti propagandalarıyla seçim sürecine katıldı.
Türkiye’de Youtube, Twitter ve Facebook bugüne kadarki  seçimlerde görülmedik şekilde, etkili olarak kullanıldı.
Yolsuzluk ve rüşvet tapeleri Gülen Cemaatinin gazetecileri ve trolleri aracılığıyla sosyal medyadan servis edilirken, zaman zaman yüzümüz kızardı, zaman zaman da hayretler içinde kaldık.
Ama bu tapeler ve utanç verici yolsuzluk belgeleri AKPgiller üzerinde pek bir etki yapmadı.
Çünkü AKPgillerin büyük çoğunluğu sosyal medyayı izlemiyor. Twitter, Youtube filan da bilmiyorlar.
Bilenler için de sosyal medyada konuşlanmış Ak Troller maşallah ezici bir çoğunlukla kamusal alanı domine ediyor.  
AKPgiller sadece kendilerine “yapılanlara” bakıyor.
Onlar kamuda iş buldukça, çocukları bir şekilde üniversiteye girdikçe, taksitle araba ve ev aldıkça demokraside bir sorun yok.
Ayrımcı, ötekileştirici dili o derece ileri götürmüşler ki, “Amaaan! Hırsız olsun da, bizden olsun” diyecek kadar gözleri dönmüş.
Geçenlerde AKPgillerin Cemaat Temsilcisi Etyen Mahcupyan’ın da dediği gibi, onlara göre “AKP’nin yarattığı yanlışlar, doğruların yanında çok hafif kalabiliyor.”
Kemikleşmiş AKP seçmeni Yeni Şafak, Akit, Star, Sabah okuyarak ve atv, NTV, Kanal A filan izleyerek seçime hazırlandı.
Bu medya kanallarına bakılırsa, zaten ülkede her şey güllük gülistanlık.
Yolsuzluk diye önümüze konulan şeylerin AKP ileri gelenlerinin ülke menfaati için yaptıkları işler olduğuna ikna edilmişler.
Başbakan ve ailesi asla haram yemez. Eh, “yapılanlar da ortada.”
AKPgillerde böyle bir söylem hakim.
Her gün aynı medyanın pişirdiği bayat yemeği yeseniz siz de bu duruma düşebilirsiniz.
İşin aslı şu ki, iktidara güvenoyuna dönüşmüş olan bu genel seçimvari yerel seçimin sonucunu belirleyecek olanlar yine son dakikada yön değiştirecek kararsız oylar olacak.
Bu sefer 2002’deki gibi merkez sağın eridiği ve ancak iki partinin öne çıkacağı bir durum yok.
Erimesi beklenen tek parti var, o da AKP.
3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimleri, AKP’nin zaferi ile sonuçlanmıştı.
AKP, seçimlerden yüzde 34.28 oy oranı ve 363 milletvekili ile çıkmış ve tek başına iktidar olmuştu.  
3 Kasım 2002 milletvekili seçimleri ile 1987 genel seçimlerinden bu yana ilk kez bir parti tek başına iktidara gelmiş ve 1946’dan sonra meclise ilk kez sadece iki parti girebilmişti.
AKP’nin bu başarısında kuşkusuz başta Doğan grubu olmak üzere, AKP karşıtı büyük basının Tayyip Erdoğan ve AKP karşıtı yayınlarının etkisi büyüktü.
Bizde seçmen her ne kadar yandaş görünse de, son dakikada medyanın işaret ettiği partiye oy vermemek veya “Ahı alınan mazluma”da selam çakmak gibi bir huyu var.
Bu nedenle, bu seçimde total medya hakimiyetini elinde tutan AKP’nin daha baştan kararsız oyları alamayacağını söylemek mümkündür.
AKP sosyal medyanın AKP karşıtları tarafından yoğun kullanıldığının farkında.
O nedenle Twitter’ı filan bloklayıp kendi çapında muhaliflere gözdağı verdiğini sanıyor.
Muhalifler yasağı delip ona “nanik” yapsa da, o yine de kendi tabanına “kapatırım dedim, kapattım” mesajını veriyor.
Yaygın medyada kendi seçmenine ve kararsız seçmene karşı yaptığı propaganda bombardımanının ne gibi bir sonuçlar doğuracağının ise farkında değil.
Kanımca bu yerel seçimler de 2002 genel seçimlerinde olduğu gibi ezilenin, yok farz edilenin, dışlananın ve muhalif olduğu için yaşaması bile fazla görülen insanlarımızın tepkisel zaferiyle sonuçlanacaktır.
Berkin Elvan’ın cenazesine katılan yüz binler bunun göstergesidir.
Bu seçimin sonucu “her yer hizmet, her yer millet” de olabilir.
Her yer “hizmet, her yer hezimet de...”
Gidelim oyumuzu kullanalım.
Oyumuza sahip çıkalım.
Oyumuzu sayanlara göz kulak olalım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa