29 Mart 2014 00:10

Sandık ve vicdan

Sandık ve vicdan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sahte gündem ve söylemlerle halkın genel taleplerinin maniple edildiği,
Milliyetçi söylemler, seçim bürolarının basılması, parti tabelalarının indirilmesi ile  halkların karşıt kutuplara savrulmak istendiği,
Dinin siyasete kurban edildiği,
Şantaj, tehdit, tapeler, video kasetler ve ortam dinlemelerinin bir bir yayınlandığı,
Yayın organlarının tehdit ve menfaat ile yayınlarını yaptıkları,
Bir seçim sürecinin finaline geldik.
Yarın sandık başına gidip oyumuzla tercihimizi yapacağız.
Yerel seçimlerin ilk kez genel seçim havasında geçtiği bir seçim sürecine tanık olduk.
11 yıldır iktidar olmanın keyfini yaşayan AKP devletin bütün güç ve imkanlarının yanında ürettiği korkularla “paralel yapı, istiklal savaşı, benden sonra tufan vb.”ve “Sandık her şeydir,” söylemiyle seçmen kitleleri üzerinde korku ve tedirginlik yaratarak seçmenleri kendi tarafına çekmeye çalıştı. 17 Aralık’la birlikte Erdoğan ailesi ,yakınları ve 4 bakanının karıştığı yolsuzluk iddialarının ve diğer tapelerin hiç değilse seçim sonuna kadar konuşulmaması için twitter ve youtube erişimi engellenerek Türkiye demokrasisi Çin, İran, Kuzey Kore seviyesine indirildi. Bu “istiklal savaşıdır”söylemiyle de muhalefet partilerinin seçim çalışmalarının belli bir rotada olmasını sağladı. AKP bu politikasında da başarılı oldu. Özellikle de muhalefet partileri olan CHP ve MHP üzerinde. Giderek bir Cemaat partisi durumuna gelen CHP, ulusal söylemlerin dışında tutunacak bir dal kalmadığından Cemaatin AKP’ye karşı geliştirdiği muhalefetten medet umdu. HDP’ye yapılan saldırıları görmezden, duymazdan gelirken bir yandan da sol oyları bölüyor gibi eleştirilerle aslında statükocu niyetini açığa çıkarıyordu. Statükoyu korumak için birbirleriyle yarışa giren bu partiler seçmenin tercih yapmalarını da etkiliyor. Her 4-5 yılda sandık başına gidip oy vererek söz sahibi olacağını sanan seçmen, her şeyin çarpıtıldığı bir seçim sürecinde kendi özgür iradesi ile tercih yapmakta zorlanıyor.
Demokrasi, barış ve halkların kardeşliği ilkesiyle yola çıkan ve özerk yönetimleri şiar edinen BDP, HDP gibi partilerin önünde de her fırsatta engeller konuldu. Bir çok ilde parti tabelaları indirildi, gösterilerine müdahale edildi, şehirlere girişleri engellendi.
Yerel yönetimlerin yöneticileri ve projelerinin tercih edileceği bu seçimler de “Öz yönetimle özgür kimliğe, şehir senin” sloganlarıyla yeni bir belediyecilik modeli öneren BDP ve HDP eşit olmayan koşullarda yarıştı. Demokratik özerkliğin çağımızın yönetim ve yaşam biçimi olduğunu dile getirdiler. Israrla vurguladıkları şey Ankara merkezli bir yerel yönetim, sorunları aşamıyor, yerel sorunların çözümünde hantallaşıyor söylemiydi. Öyle ya bir köy okulunun ihata duvarından tutun da bir köye su götürme projesi de bürokrasinin karanlık dehlizinde yıllarca kayboluyor.
Bu seçim sadece kendi menfaatlerini düşünenler ile ülkesini, onu gelecek kuşaklarının geleceğini, barışı, demokrasiyi düşünenler arasında geçti.
Yarın sandık başına gideceğiz,
Geleceğimizi şekillendireceğiz,
Ya statükoyu güçlendireceğiz,
Ya da barış, demokrasi ve halk yönetiminden yana olacağız,
Karar sizin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa