Şimdi onlar düşünsün!
Fotoğraf: Envato
Bu yazıyı seçim sonuçlarını bilmeden yazıyorum. Ama rakamlara, oranlara bakmadan söylenebilecek bir sonuç var. Bu seçimin kazananı kadınlar!
Şimdi böyle söyleyince elbet “Şu kadar az kadın seçilebilmişken bunu nasıl söylüyorsun” diyeceksiniz. Haklısınız. Yerden göğe kadar…
Lakin bir gariban avuntusu değil iddiam…
Bu süreçte pek çok kadın adayla tanıştık Ekmek ve Gül ekibi olarak. Seçim çalışmalarını izledik. Öyle dirençli yaşam öyküleri, öyle güzel “Ben varım, biz varız” cümleleri duyduk ki! “Çocuk gelin”likten başkan adaylığına uzanan hikayeler, tekstil işçiliğinden, ev işçiliğinden, deri işçiliğinden gelen canım kadınlar, kürsüleri kadınların sözüyle dönüştürenler, gencecik kadın adaylar, çevrelerinde her yaştan her meslekten her kimlikten onlarca, yüzlerce, binlerce kadın… Umut verdiler, gönenç verdiler… Onların hikayeleri, değiştirmenin gücünün nasıl biriktirilebileceğinin nişanı oldu.
Pek çok yer sadece “seçim çalışması” yapılan değil, ev ev, sokak sokak “kadın dayanışması” örülen yerler oldu. Sayıp da eksik bırakacaklarım karşısında mahcubiyet duymak istemem. Ama bilinsin ki kadınlar, yalnızca “Sandıktan çıkmak için” değil, sandıklara sığıştırılmaya çalışılan hayatlarının sınırlarını genişletmek, yarını başka bir güne dönüştürmek için koşturdu. Kadınlar, yarına yaşanabilir bir kent bırakmak için mahallelerinde, ilçelerinde kadın dayanışma evlerinin, meclislerinin, derneklerin sözünü verdiler birbirlerine. Tanış olan, söz ortaklaştıran kadınlar, sonuç ne olursa olsun şu hay huy geçince kendileri için buluşmaya karar verdiler. Yaparız yakında haberlerini!
Bu dönem daha önce hiç olmadığı kadar çok “kadın beyannamesi”, “kadın şartnamesi” ilan edildi. Çok sayıda kadın örgütü, forumlar, platformlar tane tane yazdılar kadınların nasıl bir yaşam sürmek istediğini. Partiler de yer vermek zorunda kaldı bu maddelere. Kimi hakkıyla, kimi ise laf olsun diye. Çok değil, 10 yıl önce “kadınlar için yerel yönetimler” dendiğinde kimse çok fazla şey sayamıyordu. Şimdi herkes “Aman şu da eksik kalmasın” diyerek sayfa sayfa yazabiliyor.
Kadınların “Sözümüz de, değiştirecek gücümüz de var” şiarı kime ne öğretmedi ki!
Trakya’da daha önce hiç “kadın” kelimesini ağzına almayanların kadın görünürlüğüne kayıtsız kalamayıp özel olarak kadınların kapılarını çalmaları, ilk kez 8 Mart’a katılmaları mı dersiniz…
Kayseri Talas’ta kadın aday gösteren CHP’nin “İlçeye kadın eli değecek” deyip evlerin kapısına parti amblemli mutfak önlüğü bırakınca gördüğü tepkiyi mi duymak istersiniz…
Yapılan araştırmaların muhafazakar da olsa, liberal de olsa, sağcı da olsa solcu da olsa herkesin kadın adaya çok sıcak yaklaştığını ortaya çıkardığını mı bir köşeye yazmak istersiniz…
Eş başkanlık kavramının “Bizim memlekete uzak” havasının nasıl da dağıldığını, uygulamanın nasıl da meşruiyet kazandığını, daha da ötesi artık bir “gereklilik olarak” diğer partilerin de hanesine yazıldığını mı görmek istersiniz…
Kadına düşman siyaset anlayışının her gün miting meydanlarında, televizyonlarda şiddet ve savaş çığırtkanlığına nasıl dönüştüğünü, saldırı ve tehditlerin hayata sahip çıkmanın, sorunları çözmenin, ortak hayatı birlikte kurmanın aracı olan politikayı nasıl ortadan kaldırdığını bilerek, demokratik siyaset yapma zemini yok edildikçe sesi en çok kısılanın kadınlar olacağı gerçeğini görerek “bi susun” dedi kadınlar. “Taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz, sokaktan eve dönmeyeceğiz” diyerek ortalığı germeye çalışanlara karşı “Biz buradayız” dediler. “Kürtaj yasakçılarına oy yok” diyerek kampanyalar düzenlediler.
Bunlar, kadınların başarısı değilse nedir?
Sonuç, yereli gören, gücünü bilen, biriktiren kadınların geleceğe adımı değilse nedir?
Bizi erkek egemen siyasete mahkum etmeye çalışanlar ne kadar debelenirlerse debelensinler,
Kadınlar, varolma cesaretleri, temsil etme güveni, istediğini- hak ettiğini tek tek şart koşma ve peşini bırakmama dirayeti ile her yerdelerdi.
Kadınların bu süreçte biriktirdikleri sandığa sığmaz.
Şimdi onlar düşünsün!
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52