03 Nisan 2014 00:03

Kadıköy'den Ceylanpınar'a itaatsizler...

Kadıköy\'den Ceylanpınar\'a itaatsizler...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hafta sonu gerekçeleşen yerel seçimler, spor gündemini geri planda bıraktı.
Normal temsili demokrasilerde, vatandaşlar oylarını kullanırlar, genelde ülkenin teknolojik alt yapısına bağlı olmak üzere 6-12 saat içinde sonuçlar belli olur ve hayat devam eder.
Bizim “ileri demokrasi”ye sahip olan memleketimizde ise oy atmanız yetmez, bir de attığınız oyun iradenize uygun biçimde yansıtılıp yansıtılmadığını takip etmeniz gerekir.
Bu yazı kaleme alınırken, yerel seçimlerin üzerinden 48 saat geçmişti. Hâlâ çok ciddi şaibe iddiaları ve belgeleriyle yeniden sayım talep eden yurttaşlar çeşitli sandık kurulu merkezlerinde nöbetlerine devam ediyorlar. Ankara, Yalova, Antalya, İstanbul, Beyoğlu, Üsküdar gibi pek çok merkezde itirazların sonuçları bekleniyor.
Ceylanpınar’da ise itiraza bile izin yok. Yakıldıkları, çöplere atıldıkları, fotoğraf ve videolarla belgelenen oylarına sahip çıkan vatandaşlara adeta savaş açılmış durumda. Sayımı yenilemeyi reddeden seçim kurulu, ilçede OHAL uygulamalarını devreye soktu.
Memleketin var olan kurumlarına vatandaşların duyduğu güven seviyesinin yerlerde süründüğü haftalardır pek çok kişinin yazdığı gibi bu sütunda da defalarca dile getirildi.
17 Aralık “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu öncesinde yapılan Kadir Has Üniversitesinin Sosyal ve Siyasal Eğilimler araştırmasında yargının güvenirliliği yüzde 26’lar seviyesine kadar düşmüştü. 17 Aralık sonrasında yayımlanan ve yalanlanmayan ses kayıtlarında yargının içine düştüğü içler acısı hal daha da görünür hale geldi. ÖYM’ler kaldırıldı. Yargıtayın Başbakan ile “Alo hakim” hattı kurduğu belli oldu. Şimdi seçimlerle ilgili ciddi iddialar konusunda en son YSK bir sınavın içinde.
YSK şeffaf ve adil bir biçimde herkesi ikna edici kararlar almazsa, önümüzdeki günlerde yüzde 43 oy destekli bir iktidarın, 76 milyonluk bir ülkeyi nasıl yönetemeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Tıpkı TFF’nin artık memleket futbolunu yönetemediği gibi.
Köşemiz sporla ilgili ya yerel seçimi bir an geride bırakıp, oradan dünyada yaşanan güzel bir ilke dönelim.
Cumartesi gecesi Voleybol Avrupa şampiyonluğunda rövanş maçları hem kadınlar, hem erkekler de İstanbul’daydı.
“3 Temmuz garabet”i gerçekleşip Fenerbahçe kulübünün Avrupa kupalarına katılamayacağı belli olduğunda, kulüp siyasal ablukanın yanı sıra büyük bir ekonomik baskının da altına girmişti.
O günlerde, dönemin federasyon başkanı olan Mehmet Ali Aydınlar ve “trafolara giren kedilerin denetçisi” Nihat Özdemir dahil olmak üzere birçok kişi amatör branşlar kapansın diyordu.
Bu isteğe en büyük tepki Fenerbahçe’nin itaatsiz taraftarından geldi.
Ne kadın –erkek basketbol, ne kadın-erkek voleybol şubeleri kapatılamazdı.
İtaat etmediler.
En değerli futbolcular satıldı ama amatör branşlar açık kaldı.
Aykut Kocaman’ın kıt kaynaklarla oynadığı UEFA Avrupa Kupası Yarı Final başarısını tarih daha tam olarak yazmadı.
Ama cumartesi gecesi, tarih, taraftarın ve kulübün özverisiyle açık kalan voleybol şubelerinin başarısını yazdı.
Fenerbahçe erkek ve voleybol takımları 3 saat arayla 3-0’lık skorlarla set vermeden Avrupa şampiyonu oldular.
Bu dünyada bir ilkti.
Bu iki kupanın nasıl bir direnmenin sonucunda geldiğini anlatmak kolay değil.
Bunu en iyi Fenerbahçe taraftarı biliyor…
Fenerbahçe taraftarı 3 Temmuz’dan beri bu topraklarda direnmeden, itaat etmeden, adaletin gelmeyeceğini bilen en önemli kitlelerden biri oldu.
Zaten bu yüzden değil mi Ceylanpınar’dan Ankara’ya, Üsküdar’dan Yalova’ya, Antalya’dan Beyoğlu’na seçim şaibesi olan her yerde Fenerbahçeli taraftarlar formalarıyla “adalet”in peşinde koşuyorlar…
Voleybolda 2 Avrupa şampiyonluğu, futbolda 13 puan fark, baskette bir GS galibiyeti kazandıkları bir hafta sonunda, taraftarlar, zafer kutlaması yerine seçim kurulları önünde nöbet tutuyorlarsa adaletin değerini anladıkları içindir.
Adaletin değerini en çok adaletten yoksun bırakılan itaatsizler bilir…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa