Seçim, oy, Suriye seferi: Umut, hırsızlık, ganimet
Fotoğraf: Envato
Bu yazı 30 Mart yerel seçimleri; sandık, oy, ganimet ilişkileri üzerine bir küçük denemedir. Bir ağırlık kestirimi yapılırsa yüzde 80 para pul hırsızlık, yüzde 20 din-kimlik.
1- Ekonomik performans ve küçük çıkarlar dünyası. Bu aslında tüm partiler için ortak bir durum. Yani burada ideolojik veya farklılaştırıcı bir durum yok. İktidar için ekonomik büyümeyi sürdürmek, kömür pirinç dağıtmak oy getiriyor. Kaynağının hırsızlık, kara para, borçlanma veya başka bir şey olması çok fark etmiyor, sonuçta işleri yürütebildiği, nema dağıtabildiği sürece iktidar oluyor.
İktidardan oy çalmak için ise üç seçenek olabilir. a) Daha fazlasını vadetmek, iktisadi büyümenin kendilerine bağlı olacağı hissi/umudu vermek. b) Ekonominin kötüye gitmesini, krizleri beklemek (Tek başına kriz tellallığı veya uzun erimli makro analizler yetmez, güncel krizlerin olması beklenecek). c) Sınıf politikaları yapmak.
Kapitalist-rekabetçi toplumlarda gerçek muhalefet iktisadi krizleri beklemekten çok sınıf politikaları ile mümkündür. Türkiye’de sosyal demokrat ve sol cenah sınıf politikalarını öne çıkaramadığından halkın günlük yaşamı, esnaf-tefecinin kazançları sürdükçe iktidar sürecek demektir. Oysa esas üreticinin toprak ve halk olduğu, toprağa ve yaratılan değere hırsızların el koyduğu, orta ve alt sınıfların payının çalındığı; buna karşı halkın/emekçilerin hak ettiklerini ancak halk örgütlenmeleri ile, ancak sınıf siyaseti ile alabileceklerine dair bir sosyal demokrat veya sol program büyük umutlar yaratabilir, sandıkta da ciddi oy alabilir.
Yoksa ekonomik krizler çıkmasını, iktidarın nema dağıtımında başarısız olmasını beklemekten başka bir yol-çare kalmaz. Ali gider Veli gelir, çok da bir şey fark etmez; mevcut yapı kendini yenileyerek sürer.
Oysa eşitsizliğe (burjuvaziye, ağalara, aşiret-tarikat reislerine, kompradorlara, hırsızlara, yolsuzlara) karşı eşitlik mücadelesi kitlelerde büyük umutlar yaratacaktır. Fakiri/işçiyi/kadını eşitlik ve adalet arayışı harekete geçirecektir.
Eşitlik mücadelesi aynı zamanda gerçek demokrasi mücadelesidir de.
2- Yaşam biçimleri, kültür, ideoloji dünyası. Burada cehalete karşı eğitim-bilim, dindarlığa karşı aydınlanma-özgürlük, milliyetçiliğe karşı evrenselcilik-hümanizma, rekabete karşı dayanışma iş görecektir.
Çağdaşlaşma ve aydınlanmadan, bilimden, eğitimden, özgürlüklerden geri adım atan liberaller, Kemalistler, CHP, BDP-HDP ve tüm sosyal demokrat ve sol unsurlar; dinci ve milliyetçi politika güdenlere karşı kaybetmeye devam edecektir. Eğer dinci politikalara karşı başarı arıyorlarsa aydınlanmadan, modernleşmeden, ilericilikten, özgürlüklerden vazgeçmemeleri, bunlara daha fazla ağırlık vermeleri gerekecektir. Dikkat edilirse büyük kentlerin daha “modern” kesimleri ile kıyı şeridi, bir de Alevi ve Kürt kimliğinin görece ilerici unsurları sosyal demokrat ve sol çizgide oy kullanmaktadır. Kürt-Türk fark etmemekte, daha dindar kesimler dinci söylemler yönünde eğilim göstermektedir. AKP Güneydoğu dahil ciddi oy elde etmektedir. BDP-HDP’nin dini kaçınmaları pek bir fayda sağlamamakta, hatta oy kaybettirmektedir. Uzun erimde Türkiye ve Ortadoğu halkları mezhep-kardeş savaşlarına veya bağnazlığa doğru yol almaktadır. Ortadoğu’da esas ve kalıcı politika bilim, çağdaşlaşma, özgürlükçülük yönünde olacaktır. Diğeri mezhepler-tarikatlar-aşiretler oligarşisini/teokrasisini besleyecektir.
BDP geleneğinin en büyük başarısı kadını kimliği ve özgürlükçülüğü ile sürece dahil edebilmesidir, gençleri aşiretlerden-tarikatlardan uzaklaştırmasıdır. Umarım bu kazanımlarını da kaybetmez. (Son dönem geleneksel söylemlere doğru yönelmesi, eğitim politikalarında sürece uyarlanması kaygı vericidir).
3- 30 Mart yerel seçimlerinin ağır bir sonucu Suriye ile ilgili olan kısmıdır. Padişah Erdoğan oğlu Bilal ve şürekasını alarak Balkonda (Hitler geleneğidir) deklare ediyor: “Suriye ile savaştayız!” Şeyhülislam Karaman çoktan sefer fetvası vermiş, ganimet ve makam peşinde Sadrazam Davutoğlu ve Komutan Özel ellerini ovuşturuyor.
Halkı razı edemiyorlardı. AKP’li seçmen de karşı idi. Ancak halka da ganimet getireceği gösterilirse, fetih-işgal çok uzak gözükmüyor. Gerisi dış dengelere kalmış.
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15