5 Nisan 2014

Seçimden sağaltılanlar

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

Gerilim ve karşıtlıklar üzerine kurgulanmış bir yerel seçimi daha geride bıraktık. Yerel de yapılacaklara ait proje ve hizmetlerin yerine genel siyasi argümanların konuşulması, seçmenin de bu algılar üzerinden oy kullanması sonucunu doğurdu. Muhalefetin gelecekle ilgili siyasi öngörülerini belirleme yerine iktidarın “rüşvet, yolsuzluk dosyaları, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaları vb.” üzerinden söylemleri geniş yığınlar üzerinde etkili olamadı. İktidarın oylarını kısmen artırmasının bir nedeni de yalpalayarak da olsa süren barış sürecidir. Seçmen bir yıldır süren bu sürecin ve ölümlerinin olmamasının bozulmaması adına iktidara olan kredisini geri çekmedi.
Kim ne derse ve neresinden bakarsa baksın bu seçimin galibi BDP’dir. Ancak bu başarı üzerinde düşünülmesi gereken birkaç soruyu da beraberinde getirmiştir. Mardin, Van gibi illerin büyükşehire dönüşmesinin ardınan kaldırılan belde belediyeler yerine BDP bu iki büyükşehri de alarak belediye sayısını 104’e çıkardı. Ancak bu başarı elde edilen belediye sayısı üzerinden düşünüldüğünde anlamlaşır. Çünkü oy bazında BDP Kürt illerinde
(bazılarında yüzde 10’a varan) düşüşler yaşamıştır. Ceylanpınar, Kurtalan, Tatvan, Kozluk gibi önemli ilçeleri el değiştirdi. Bu gerçeklik ileriki seçimler için BDP’ye bir risk oluşturmaktadır. Biz bu ilçelerin el değiştirmesini yerelde uygulanan politikalar yanında genel de yürütülen politikanın yenilenmemesinine bağlayabiliriz. Söylem ve uygulamalardaki gelenekleşen davranışların kitleler üzerindeki etkisi giderek azalmaktadır. Sadece ulus ve ulusal değerler söylemi, yürütülmekte olan barış sürecine ve onun politik söylemine cevap vermemektedir. Bu söylemler gerek yerelde ve gerekse bölge bazında kurumlaşma ve bir kültürel politik alan haline gelmek zorundadır. Zira sloganların, üst söylem ve davranışların dönemsel etkileri vardır. Seçimlerde yerel dillerde propoganda serbestisi olmasına rağmen hakim dilin Türkçe olması, Kürtçenin ana sorunların ifade aracı olmaması ve sadece selamlaşmak gibi sembolik olarak kullanılması, pankart, afiş ve sloganlarda kullanılan Kürtçenin dil kurallarına uymaması, seçmen nezdinde ciddi eleştirilere sebep olmuştur. Hele hele her paltformda ana diliyle eğitimin öneminin dile getirildiği ve ana taleplerde üst sırada olmasına rağmen Kürtçenin kullanımına karşı gösterilen bu duyarsızlık da oy kaybına neden olmuştur. Seçim süreci boyunca bir Kürtçe şiir veya mısranın konuşma aralarına dahi girmemiş olması, sınıf söylemini çağrıştıracak bir dil kullanılmaması üzerinde düşünülmesi gereken başka bir eksiklikti. Başbakanın her fırsatta konuşma aralarına şiir parçacıkları serpişitmesi unutulmamalıdır.
Yerel yönetimler siyasi partiler değildir ve onlar gibi davranamazlar. Uzun dönemdir kazanılmış olmalarına rağmen Diyarbakır, Batman, Viranşehir, Kızıltepe gibi merkezlerde katılımcı, demokratik, halkçı yönetim örneklerinin yaratılmamış olması, yeni bir yaşam tarzı, kent kültürü ve Kürt dilinin yaşam alanlarının oluşturulmaması ilerisi için bir handikaptır. Her ne kadar vasıflı eleman bulmakta zorluklar olsa da mevcutların eğitimi de sağlanamamıştır. Görünen o ki bu oy kaybını biraz da bu gerçeklik üzerinden okumalıyız. Bu nedenle yerel yönetimleri “siyasal organlar” olarak değil, yerel, özerk ve demokratik organlar olarak halkın da kolektif olarak katıldığı yapılara dönüştürmeli, model yönetimler oluşturmalıyız.
Unutulmamalı ki başarı sayısal verilerden çok niteliksel değişikliklerle anlam bulur. Bu yüzden önemli olan yaratılmış ve kazanılmış bu devasa zeminde oluşturacağımız yerel yönetimler toplumsal geri dönüşümü olan demokratik ve halkçı bir sistem alanları olarak oluşturulmalı ve yaşatılmalıdırlar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL Kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et