5 Nisan 2014

Bitmeyen sayım süreci ile seçimler

Nerede ise seçim kampanya süresine denk gelecek bir oy sayım süreci yaşayacağız. Kimse ikna olmuyor. İkna olunacak gibi de değil. Seçim güvenliğini ihlal eden, seçimlere gölge düşürecek ne varsa hepsini yaşadık.
Pusulaların basımı ile başlayan suistimale açık uygulamaları tek tek saymaya bile bu köşe yetmez. Birkaç tanesine dikkat çekmekle yetinelim. Pusulaların baskı miktarı ile tutanaklardaki pusula miktarı birbirini tutmuyor. Dahası her sandığa verilen pusula miktarı ile zarf miktarı da birbirine denk gelmiyor. En kötüsü de çoğu sandıkta kullanılan geçerli oylar, geçersiz sayılan oylar ve kullanılmadığı için boş kalan pusula toplamı da o sandığa teslim edilen pusula sayısı ile örtüşmüyor.
Tutanaklar tam bir komedi. Basit toplama hatalarından, sandık kurulu tarafından imzalanmış boş tutanaklara hatta mükerrer hazırlanmış farklı rakamların yer aldığı tutanaklara kadar ne ararsanız var.
Demokrasiyi sandıktan ibaret sanan ama onu da eline yüzüne bulaştıran bir durum var ortada. Maksadı aşan bir ifade olmasa “Demokrasi senin neyine” dedirtecek bir rezalet ile karşı karşıyayız.
Polisler, değil sadece oy kullanma sürecinde sandıkların bulunduğu odalarda oturmayı birçok sandıkta bizzat oy sayım işleminde çalıştılar. İtiraz ettiğinizde, “Ne var canım bunda?​”, “Hemen kötü niyet aramayın” cevabını alıyorsunuz.
Oy toplama ve birleştirme tutanaklarının hazırlandığı merkezlerde olan biten ise film senaryolarını aratmayacak nitelikte. Akşam görev yerini terk eden hakimden, silahlı ekiplerle oy birleştirme merkezlerini basan adaylara kadar ne ararsanız var.
Aslında tüm bunlar, siyasetin gerilim üzerine inşa edilmesinin ve iktidar olma dışında kimseye hayat hakkı tanımayan genel algının eseridir.
Siyaseti toplumsal duyarlılıklara dayalı bir sorumluluk alanı olarak görenlerin de, en az kişisel beklentilerle siyaseti araçsallaştıranlar kadar kararlı oy takipçisi olması ile bu vaziyetten kurtulmamız mümkün olacaktır.
Sandığa giderken bir oyu bile önemseyip sonra bu kadar geçersiz oy kullanılmasını kendine dert edinmemenin izah edilebilir bir tarafı olamaz.
Size oy verenlerin oyuna sahip çıkmadıkça yeni toplumsal kesimlerin size güvenip oy vermesini sağlamaya güç yetiremezsiniz.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et