Seçim bitti, ya çözüm?

Ülke tarihinin en şaibeli ve tartışmalı seçimlerinin üzerinden bir hafta geçti. Yolsuzluk, rüşvet, yağma ve talan; hak ve özgürlük isteyenlere karşı dizginsiz devlet terörü…Ülke aylardır çalkalanıyordu ama Başbakan Erdoğan, artık hiçbir meşruiyeti kalmamış iktidarını savunmak için ‘sandık’ deyip duruyordu. Seçimlerde ayyuka çıkan hileler, sandığın da iktidar partisi tarafından nasıl kuşatıldığını gösterdi. Mesela Ağrı, BDP’ye kaptırılmamalıydı, bir hafta boyunca her gün iki sayım yapıldı ama sonuç değişmedi. Sonra ne oldu? Seçim iptal edildi. Ceylanpınar, Rojava’ya müdahale için AKP için olmazsa olmaz bir yerdi. BDP’nin oyları yakıldı. Kanıtlar ortadaydı ama yapılan itirazlar reddedildi. Ve AKP kazandı. Şimdi Başbakan Erdoğan muzaffer bir komutan edasıyla herkese ders veriyor. Elbette muhafazakar tabanın kendi konumunu koruma kaygısından ekonomik kriz korkusuna, çözüm sürecine dair beklentiden Cemaat-CHP-MHP ittifakının güven verici olmamasına kadar AKP’nin gücünü görece korumasını sağlayan nedenlerden de bahsedilebilir. Ancak hiçbir şey bu seçimlerin en şaibeli ve tartışmalı seçimler olduğu gerçeğini değiştirmez.
Seçimler bitti. AKP Hükümeti, bir yılını dolduran ‘çözüm süreci’nin devamı yönünde atılması gereken adımlar için seçim sonrasını tarih vermişti. Çünkü bu seçim Başbakan Erdoğan için bir ‘güven oylaması’na dönüşmüştü ve milliyetçi-muhafazakar seçmen ürkütülmemeliydi. Öyle diyordu AKP kurmayları. Derken Başbakan Erdoğan, sürece dair seçimden sonraki ilk açıklamasını Bakü yolculuğundan önce yaptı. Erdoğan, bu açıklamasında Öcalan için “Atacağımız herhangi bir adım yoktur” dedi. Oysa Öcalan, Newroz mesajında görüşmelerin devamı için yasal bir çerçevenin kaçınılmaz hale geldiğini söylüyordu. ‘Başmüzakereci’nin koşulları ve görüşmelerin yasal bir çerçeveye kavuşturulması konusunda “yapacak hiçbir şeyimiz yoktur” demek, “Ben sürecin devamı için adım atmayacağım” demekten başka bir anlama gelmemektedir. Zaten KCK Yürütme Konseyi de Başbakanın açıklamasının “süreci bitirmek” anlamına geldiğini söylemektedir.
Seçimlerden önce de söyledik. AKP, ülkeyi eskisi gibi yönetemez hale gelmiştir. Bölge’de itibarsızlaşmış, ülke içinde toplumu kamplaştırmıştır. Dolayısıyla AKP ile demokratik bir çözümün zemini önemli oranda ortadan kalkmış durumdadır. Aksine bu AKP, Dışişleri Bakanı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı arasında geçen Suriye’ye savaş senaryosunda gördüğümüz gibi kendi varlığını sürdürmek için her türlü tehlikeyi göze alır hale gelmiştir.
Peki, şimdi ne olacak?
Evet, AKP çözüm önünde bir engel haline gelmiştir. Ancak AKP’ye karşı oluşturulan Cemaat-CHP-MHP koalisyonu da en az AKP kadar demokratik bir çözüme mesafeli durmaktadır. Bu koalisyon sadece Kürt sorununun değil; ülkede demokrasi, eşitlik ve insanca yaşam isteyen bütün toplum kesimlerinin sorunlarına çözüm olmaktan uzaktır. Bu koalisyon ABD ve Batılı emperyalistler için hem AKP’nin yedek lastiğidir ve hem de AKP’yi tehlikeli yollara sürmek için kullanılabilecek bir araçtır.
Öyleyse yapılması gereken açıktır.
Bir yandan Kürt halkı mücadele ve örgütlülüğünü büyüterek kendi öz yönetimlerini kurma yönünde adımlar atacaktır. Öte yandan bütün ülkede halk güçlerinin birliği üzerinden gerici egemen kamplara karşı halkların demokratik seçeneği oluşturulacaktır.  HDP’nin bu seçimlerde gerici kuşatmayı aşarak yeterince görünür olmaması, önümüzdeki dönem için bu ihtiyacı ortadan kaldırmamaktadır. Seçimlerden başarılı çıkamamasını fırsat bilen kimi Kürt milliyetçi çevrelerin ve Türk ulusalcı solcularının HDP’ye saldırması, aslında halkların geleceklerini birlikte kuracakları demokratik bir seçenek olarak HDP’nin ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir. Şimdi yanlış ve eksiklerinden öğrenerek halkların kendi çözüm iradesini büyütme zamanı…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et