9 Nisan 2014
DİĞER YAZILARI
Edebiyat 15 Nisan 2015
Normalleşmek 8 Nisan 2015
Adil 18 Mart 2015
Beklenti 11 Mart 2015
Koşa koşa 4 Mart 2015
Adım adım 25 Şubat 2015
Her şey 18 Şubat 2015
Mendil 28 Ocak 2015
Yuvarlak 14 Ocak 2015
Yabancı 7 Ocak 2015
YAZI ARŞİVİ

Benim gibi bilişim sektöründe çalışan bir dostum, yıllar önce bilgisayarlarda olup da gerçek hayatta olmayan en önemli özellik “Undo (Geri al)”dır demişti. İnsan öğrenen bir varlık. Çağlar içinde binlerce sosyal, kültürel, siyasal ve teknolojik devrim gerçekleştirmiş insan türü; şu gerçeği öğrenip kabul etmiş. İnsan hata yapıyor. Ve en güncel devrimlerden birisi olan bilgisayar teknolojisi bunun üzerine kurulmuş. Kimi zaman sinir bozan “Silmek istediğinize emin misiniz?​”, “Dosyayı kapatmadan önce kaydetmek ister misiniz?​”, “Geri al”, “Geri almayı geri al” komutları insanın hata yaptığı gerçeği üzerine kurulu. Hatalara toleransı olmayan sistemler insanın doğasına ters.
Ne yazık ki, önceki yüzyılların ürünleri olan hukuk, mekanik, siyaset ve spor; teknoloji kadar anlayışlı değil. Hata yapmaya ya da hatayı düzeltmeye izin vermiyor çoğu zaman. Geçen hafta, yerel seçimlerde sandık başında müşahittim. Seçimin yarattığı tüm telaş ve gerilimi taşıyarak oy verme kabinine giren bir abi, kabinden aynı telaşla çıktı:
“Bana bir oy pusulası daha verin, yanlış partiye bastım.”
Herkes donakaldı. Abinin kaygısı çok anlaşılırdı ama sandık kurulu bunun mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’nin tüm geleceğini belirleyeceği söylenen seçimin, insani hatalara karşı hiçbir koruması yoktu. Abi küfrederek oy pusulasını yırttı ve öylece zarfa koyup sandığa attı. Milli iradenin hataya tahammülü yoktu.
Hukuk mesela, sanki geri alma mekanizması olan bir alan gibi gözüküyor. Beş yıllık mahkumiyet kararları bozulabiliyor, yanlış karar geri alınıyor. Ama herkes biliyor ki bu istisnai geri almalar dahi keyfi çalışıyor, bilgisayardaki kadar iz bırakmadan olmuyor. Soğuk denen teknoloji, insancıl denen hukuktan daha acısız geri dönüşler sağlayabiliyor.
Sporda da her zaman tartışılır hakemin kararını geri alıp alamayacağı. Nadiren olur bu, hakem yeterince özgüvenliyse o da. Kimi zaman da hakemi denetleyen gözlemcinin, federasyonun kararıyla; kamera kaydıyla gerçekleşir. Teknolojik toplar, akıllı ölçüm sistemleri gündemde. İnsanın basitçe hata yaptım demesine izin vermiyor sistemler, illa teknolojik kanıtlar istiyor. Zira geldiğimiz noktada insanlar da “hata yaptım”, “afedersin” diyecek bir donanımla yetiştirilmiyor. Öyle olsa, Pazar günü oynanan maçtan sonra kırmızı kart gören Emre Belözoğlu ve Felipe Melo başta olmak üzere, neredeyse tümü bile isteye sarı kart gören 14 oyuncu yaptıklarından pişman olurdu değil mi? Eminim çoğu değil. Geri almıyorlar zarar veren davranışlarını.
Televizyon programlarında tartışmalı pozisyonları onlarca kez geri alıp bir daha oynatıyoruz, bir ihtimal sonuç değişir diye. Değişmiyor. Madem hayatta geri al tuşu yok, o zaman geri almayı gerektirecek kararlar alırken bir kere daha düşünmeli değil mi? Genelde düşünülmüyor.
Önümüzdeki haftadan itibaren Futbol Federasyonu,  bu iş için özel tasarlanan elektronik bir banka kartı olmayan izleyicileri maça almayacak. Gözetim toplumu, tüketim toplumu, denetim toplumu - gerisini siz sayın-için örnek gösterilesi, muazzam garip bir dayatma. Kişileri tek bir takıma etiketleyen, o takımın maçları dışında maç izlemesini engelleyebilecek, mecburi kart ücretleriyle kendi piyasasını dayatan bir sistem. Kimin ne amaçla koyduğunu anlıyoruz ama sporsevere geri alınamayacak zararlar vereceği aşikar. Karşıyaka taraftarı dostum Can Uluğtekin tuhaflığı bir yazısında şöyle bir örnekle su yüzüne çıkarmış.
Diyelim ki Fenerbahçelisin ama kart çıkarmadın o güne kadar.Denk geldi bir arkadaşınla birlikte Galatasaray’ın maçına gitmek istiyorsun. O tribüne gitmek için Galatasaray taraftarı olarak başvurdun ve kartını aldın. Çünkü başka yolu yok. Ancak, o kartı bir kere aldığın için belki yıllarca Fenerbahçe tribününde maç izleyemeyebilirsin. Çünkü federasyon derbi maçlarda deplasman taraftarını tribüne almıyor.
Devlet geleneği “geri al”mayı sevmez. Bu sistemi düşünmeden tasarlayanlar, tüm çarpıklığıyla yaşatmak için uğraşacaklardır. Nasıl ki, oy sayımlarındaki, yargı kararlarındaki aleni yanlışlar kolay kolay düzeltilmiyorsa, futbolcusundan en üst düzey devlet yönetimine hiç kimse hata yaptım demiyorsa, bu elektronik bilet konusunda da hiç kimse “Biz bunu düşünmeden yaptık, geri çekelim” demeyecektir. Ben bu yazıyı yazmaya çalışırken en az 40 kere kullandım, yazım programının “geri al” özelliğini ama onlar milyonları yönetirken bunu yapmayacaktır. Çünkü devlet geleneğinde yapılan hatayı dahi sürdürmek, geri adım atmamak esastır. Ayrıca ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Yükselme ülküsünü sürdürmek adına alçalmak, bu toprakların olağan paradokslarındandır.

Evrensel'i Takip Et