11 Nisan 2014 00:10

Trajikomik futbolumuz

Trajikomik futbolumuz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tuhaf bir spor kültürümüz var... Herkes kendisine saygı gösterilmesini bekliyor (istiyor) ama hiç kimse başkasına saygı göstermiyor. Rakibe saygı göstermek adeta zafiyet ve eziklik olarak algılanıyor. Saygı olmayınca da, rekabetin nefret boyutu kazanıp düşmanlığa evrilmesi uzun sürmüyor. Saygısızlık, beraberinde utanmazlık da doğuruyor. Özür dilemeyi gerektirecek kadar rezil davranışlar sonrasında bile yüzsüzce, üste çıkmanın yolları aranıyor...
Galatasaraylı bazı yöneticiler, son derbide Melo’nun yaptıklarının sürekli gündemde tutularak, elde ettikleri zafere (!) gölge düşürülmeye çalışıldığından şikayetçiler. Yani bir anlamda Melo’nun yaptıklarının görmezden gelinmesini istiyorlar. “Kazandık ya, biz ona bakarız. Siz de ona bakın. Nasıl kazandığımız o kadar önemli değil” demeye getiriyorlar... Öyle ya, Melo’nun rezil ve saygısızca davranışlarda bulunarak rakiplerini kışkırtmasını bu kadar büyütmeye gerek var mı ki?.. Sahalarda hiç görülmeyen bir şey mi bu?.. Aslında Galatasaray kulübünden beklenen, dünyanın çeşitli ülkelerinde çekilmiş, dil çıkaran futbolcu fotoğraflarının bulunup medyaya servis edilmesiydi. Ardından da gelsin, “Bakın işte dünyanın her yerinde futbolcular zaman zaman bu tür hareketler yapabiliyorlar, o nedenle fazla büyütmeye gerek yok” minvalinden savunma...
Son dakikalarda kırmızı kart gören Melo sahanın dışına çıkarken, taraftarlar tarafından alkış yağmuruna tutuldu. Taraftarların gözünde takımın en muteber oyuncusu o. Çünkü kazanma hırsı yüksek ve yenilgiyi kabullenemiyor!.. Bu özellikler taraftarlar için her şeyden önce geliyor. Dolayısıyla kazanma hırsının, yenilgiyi kabullenememenin içinde yer alan sportmenlik dışı davranışları pek de dert edinmiyorlar.
Spora bakış açımızı en iyi “Bu maçı alıcaz, başka yolu yok” tezahüratı yansıtıyor. Melo, maçı bir şekilde kazanmak adına provokasyon ve gaddarca sertlik gibi çirkeflikler dahil her yolu deneyebilen bir oyuncu. Böyle bir oyuncu elbette, sporu hastalıklı bir kazanma tutkusuna indirgemiş taraftarın sevgilisi olacaktır...
“Önceki maçta onlar da bize yapmıştı”, “Onlarda da provokatör futbolcular var” şeklindeki savunmaların hiçbir geçerliliği yok. Rezillik; başka rezilliklerle kıyaslanarak, karşılaştırılarak masum ve anlaşılır kılınamaz. Şımarıklığa, saygısızlığa, provokatörlüğe kılıf uydurmanın, yeni nefret ve düşmanlık tohumları ekmekten başka bir anlam taşımadığı anlaşılamıyor mu?.. Elbette anlaşılıyor ama yöneticiler durumdan gayet memnun. Çünkü böylesi bir futbol ortamı kendi sahalarında galibiyete ulaşmayı kolaylaştıran bir faktör olurken, rakip sahada alınan yenilgilerin ardından ise mağduriyet üzerinden bahane yaratma fırsatı sunuyor. Mağduriyet, en kabul edilebilir yenilgi gerekçesi ne de olsa...
Bu arada Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan ve çıkan olaylar nedeniyle tamamlanamayan maç, beklendiği gibi sarı-lacivertli ekibin hükmen 3-0 lehine tescil edildi. Fenerbahçe, kararın açıklanmasının ardından instagram hesabından Trabzonspor’a balık kılçığı göndermesi yaparak rakibe saygısızlığın ve provokatörlüğün Melo’nun tekelinde olmadığını gösterdi... Saygı görmeyi beklemek iyi hoş da, saygı göstermeyi de bilmek lazım...
Bu arada Trabzonspor ise bu maçın tekrar oynanması gerektiğini öne sürerek karara itiraz ediyor. Onlar da yaşanan dehşeti küçümseme gayreti içinde. “Maçı tatil edecek ne vardı ki, daha hiç kimse yaralanmamış ve ölmemişti bile!..” türünden bir savunma trajikomik spor kültürümüze çok yakışır!.. Tekrar talebini yine de alçakgönüllü saymak mümkün. Pekala, asıl mağdur tarafın kendileri olduğunu iddia ederek maçın lehlerine 3-0 tescil edilmesini de isteyebilirlerdi!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa