12 Nisan 2014 07:25

Türkiye darbelerden kurtuldu mu!

Türkiye darbelerden kurtuldu mu!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İki araç yarışa başlarsa, olağan koşullarda, istatistiksel olarak bir şekilde birinin yarışı bırakma eğilimine gireceği kestirilebilir. Bu oyunun kazananı yoktur; hırslısı ve ezeni vardır. AKP’nin siyasi macerası böylesi bir ruh hali içinde, ülke aleyhine seyretmektedir.
1923 yılında kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, ömrümüz olur da görürsek, 2023 yılında, farklı temellere oturtulmuş bir Türkiye Cumhuriyeti olacaktır. Şu farkla ki, 1950’lere kadar, siyasi anlamda ve alanda bağımsız ve emperyalizme boyun eğmeyen bir Cumhuriyet, bu kırılmadan günümüze dek olgunlaşarak, 2023’e doğru emperyalizmin yörüngesinde bir uydu konumuna dönüştürülmektedir. Ekonomi politikasında yaşanan bu süreç toplum üzerinde çözücü etki oluşturdukça, dinsel-gerici ve fanatik birleştiriciler yeni hegemonya aracı olarak toplumsal uyuşturucu işleviyle devreye sokulmaktadır. Cehaletle bulanmış böylesi fanatizm kendine lider yaratır ve onu peygamberleştirir; liderinin her söz ve eylemini kutsallaştırır; cihat duygusu ile karşıt gruplara saldırır ve kutsallık adına susturur.  
Siyasal hakimiyetin dürtü ve yönlendirmesiyle sosyal alanda yaşananlar karşısında insanın aklını kaybetmemesi için otistik olması gerekir. Olağan bir parti olmayan, ezildiği ve dışlandığı kulağına fısıldanarak kandırılan ve isyana sevk edilen grup üzerinde yükselen AKP, adeta olağanüstü bir çaba ve çok büyük bir itina ile uygulamaya koyulmuş bir örtülü programla Cumhuriyet’in çağdaşlaşmayı amaçlayan tüm kurum ve kurallarını tedricen yıpratıp çökertmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, darbelerle mücadele perdelemesi altında toplumda çok ciddi siyasi dönüşüm gerçekleştirilmektedir. Zamana yayılı olduğundan darbe olarak algılamadığımız süreç aslında sosyal bir darbedir. Asker darbeyi yukardan ve uyuşturucusuz yapar, sonunda da kışlasına döner. Siyasi darbeler ise bizzat kışlanın içinde ve sosyal narkozla yapılır. Bu süreçte toplumsal uyanış olmadığı gibi, sonuçtan da dönüş yoktur!
AKP, bugün “paralel devlet” dediği güç ve kimi gazetecilerle iş birliği içinde orduyu hallederken çok güçlü bir darbe unsurundan ülkeyi temizlemiş görüntüsü sergiliyordu. Askerin siyasete girmesi, açıktır ki, siyasal gelişmelerin önünü tıkadığı gibi, siyasal olgunlaşma yürüyüşünü de birkaç on yıllar geriye götürür. Tabiatıyla, demokratik anlayışta böylesi müdahalelere yer yoktur.
Son yerel seçime gidilirken, ne kadarının gerçek ne kadarının iç üretim ve manipülasyon olduğu belirsiz sızdırmalarla toplumu arkasına almayı becermiş olan AKP, gelecekteki toplumu hedeflerken, aynı ipte oynayan ikinci cambazla mücadeleye girmesi kaçınılmazdı. Üstelik bu mücadele, toplumu temelden kuşatan ve güçlü örgütlenme ile teslim almayı hedefleyen bir “siyasi ahtapot projesi” ne karşı idi. Cemaat hareketi, yanlış olarak anıldığı şekliyle bir  “hizmet hareketi” olmayıp, emperyalizmin emrinde olarak, toplumu köleleştirme ve tepeden yönetme hareketidir. Bunun da demokrasi ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, mücadele edilip, toplumdan silinmesi gerekir.
Peki; taşların bağlandığı arazide bugün AKP ne yapmaktadır? Aksi durumda sonucun kendisi için çok acı olacağını kestirdiği için AKP hırsla yarışı sürdürmeye mecburdur. Durum ve gidişat demokratik değil, giderek yaygınlaşan despotik aşiret yönetimine dönüşmektedir. Yazılı olmayan yeni anayasanın sosyal hükümleri antilaik; ekonomik hükümleri emperyalizme açık ve antisosyal; yönetsel hükümleri ise, antihukuksal devlet yapısı ve baskıcı yönetim havasındadır.
Hayırlara vesile olsun, darbelerden kurtulduk!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa