Bilişmek, bileşmek, gelişmek ve HDP
Fotoğraf: Envato
Bilme tek taraflı bir iddia üzerine oturabilir ama bilişme bir süreçtir ve mutlaka karşılıklı yürümek zorundadır.
Kuran, kavimlerin, dillerin farklılığının üstünlük iddiası ve çatışmaya dönüşmemesinin güvencesi olarak “tanışma, bilişme” eksenini merkeze oturtmuştur. Yine Hz.Muhammed’in bir hadisinde, “Birbirinizi gerçekten sevmedikçe iman etmiş olmazsınız” uyarısı yapılmaktadır.
Siyasal örgütlerin ortak iddialar üzerinden bir araya gelmesi ve böylece toplumsal hareketlenmelere öncülük etmesi, tıpkı insanlar ya da halklar arasındaki ilişki gibi dinamik bir süreci ifade eder.
Kaygılar, korkular, geçmişte yaşananlardan kaynaklı ön yargılar doğal olarak, tanışma, bilişme, bileşme ve birlikte iş yapma sürecinin seyrini etkiler.
HDP öncesinden başlayan arka plan ortaklaşmaları ile birlikte son seçimler bilişme sürecinde ciddi bir mesafe alınmış olmasını gerektirir. Hatta bileşenlerin kendi özgün iddia ve çalışma zeminlerini koruma hakkını kendilerine tanımakla birlikte, ortak çalışma platformundaki kimlik ve hukukun bir adım daha ilerletilmesi zorunludur.
Eklektik ve geçici bir araya gelmiş havasından çıkmak ve geri dönüşü olmayan bir kararlılıkla yol yürümek, kitlelerin bu siyasal alternatife itibar edip inanması için şarttır.
Özetle bütün bileşenlerin Tarık Bin Ziyad’ın İspanya kuşatmasında yaptığı gibi gemileri yakmayı göze alması ve geri dönüş ihtimalini zihin dünyasından silmesi gerekir.
Yeni bir siyasi çalışmanın gelişebilmesi için kararlılık ve yoğunlaşma zorunludur. Zaten zayıf olan güçlerin ayıracakları kısmi güç ve katkı ile etkin bir siyasi irade inşa edilemez. Oturmuş güçlü siyasi organizasyonların kurdukları bir alt komisyon değildir HDP. Bu pozisyondan çıkmak ve HDP etrafında yeni çevrelerin siyasete katılımının önünü açmak için tüm bileşenlere iki önemli görev düşmektedir.
HDP’yi yeni isimlerin katılımını zorlaştıracak kadar domine etmemek ama bir yandan da bütün gücü ile enerjisini bu çalışmanın başarıya ulaşması için seferber etmek. Bu dengeyi gözetmek zor ama zorunludur.
Eskinin devamından ibaret imajı verip sadece tabela değişikliği izlenimi oluşturacak yaklaşımlardan kaçınmak ne kadar gerekli ise, sahiplenme konusunda isteksiz davranıp projenin ölü doğmasına neden olacak davranışlar içerisine girmekten uzak durmak da bir o kadar önemlidir.
BDP ya da diğer partilerin seçilmişlerinin HDP’ye katılımı konusunu bu bağlamda ele almak gerekir. Sorun birilerinin katılmasında değil özellikle yeni çevrelerin katılımının sağlanamamasında aranmalıdır. Kim ne kadar bu yönde bir çaba ve arayış içinde olmuş, bunun gereğine uygun davetkar bir tavır ortaya koymuştur?
Bu sorunun cevabını her birey ve bileşen aramalıdır. Dışarıda değil kendinde aramalıdır. Başkasının eksik ve yanlışlarını sorgulayarak değil kendi gerçeğini masaya yatırarak aramalıdır.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00