Aman ha birleşmeyin!

1 Mayıs’a üç haftadan az bir zaman kaldı. Ama işçi sendikaları konfederasyonlarının her biri ayrı çağrı yapıyor.
Hak-İş Kayseri’de 1 Mayıs kutlaması çağrısı yaparken, Türk-İş İstanbul Kadıköy için başvuru yapıp tüm ülke sathında 1 Mayıs kutlaması çağrısı yaptı. DİSK ise, İstanbul-Taksim’de 1 Mayıs’ın kutlanması çağrısı yaparken tüm diğer illerde de 1 Mayıs kutlamalarına aktif olarak katılacağını ilan etti.
İlk bakışta, üç konfederasyon da 1 Mayıs kutlamasına pek hevesli görünse de gerçek pek öyle değil.
Çünkü 1 Mayıs, işçi sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü olarak, işçilerin emekçilerin en geniş birliğinin ifadesi olan bir gün olması nedeniyle, mümkün olan tüm konfederasyon ve sendikaların ortaklaşa kutlaması gereken bir gündür. Bu yüzden de bırakalım diğer nedenleri, her konfederasyonun 1 Mayıs kutlamak için ayrı alanlara başvuru yapması 1 Mayıs’ın anlamına ve ruhuna aykırıdır.
Ne var ki geçmiş yıllarda bile en azından başlangıçta ortak kutlama için birbirine çağrı yapıp görüşmeler yapan, ortak bir kutlama için çaba harcayan konfederasyonların, bu yıl aralarında ortak kutlama için bir girişim yaptıklarına dair bir işaret bile yoktur. Tersine her konfederasyon kendisine göre bir alan bulup 1 Mayıs’ı orada kutlayacağını ilan etmiştir. DİSK’in diğer konfederasyonlara 1 Mayıs’ı ortak kutlamak için yaptığı çağrıya Hak-İş ve Türk-İş’in yanıt bile vermemesi elbette hiçbir biçimde anlaşılır ve kabul edilebilir değildir.
Konfederasyonlardan yapılan açıklamaya göre bugün tablo şöyledir:
Bir kere Hak-İş Kayseri’ye “kaçarak” tam bir yasak savmacı tutum almıştır.
Türk-İş bu yıl 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamanın önemini atlayarak, Kadıköy için başvuru yapıp sadece İstanbul’da iki ayrı 1 Mayıs kutlamaya vesile yaratmanın ötesinde Valilik ve Hükümetin Taksim’e izin vermemesi için bahane yaratan, İstanbul 1 Mayıs’ında provokasyonlara fırsat verecek bir tutum almıştır.
DİSK ve KESK ise, 2014 1 Mayıs’ının İstanbul’da Taksim’de ve mümkün olan tüm il ve ilçe merkezlerinde kutlanması için çağrı yapmıştır. TTB, TMMOB’nin de 1 Mayıs’ın İstanbul’da Taksim’de ve mümkün olan her il ve ilçede kutlanması için DİSK ve KESK’le ortak hareket edeceği açıklandı.
Türk-İş, KESK ve DİSK’in üyelerini belirli merkezlerde toplamak yerine mümkün olan her yerde kutlama çağrısı yapması ve böyle bir zamanda “Her yer 1 Mayıs alanı” demesi elbette önemlidir.
Öte yandan bu yıl 1 Mayıs’ın iki önemli özelliği vardır.
Birincisi, işçi sınıfı ve emek mücadelesinin köşeye sıkıştırılmışlığı bakımından bu yıl geçmiş yıllara göre çok daha ileridir. Bu yüzden işçilerin birliğini gösteren bir kitlesellikle taleplerinin en gür biçimde haykırılması son derece önemlidir. Ve bu 1 Mayıs bunun gösterilebileceği, tüm emek dünyasına mücadele çağrısı yapan, konfederasyonlar ve sendikaların ortak bir kutlama anlayışı etrafında birleşmesi önemlidir. Bu birliğe yanaşmayan sendika ve konfederasyonlar da elbette ki eleştirilmeli ve her biçimde suçlanmalıdır.
İkincisi, Gezi direnişi sonrasında Taksim’in işçilere, emekçilere halka kapatılması bu yıl Taksim’deki kutlamayı önemli yapmaktadır. Bu yüzden de tüm emekçilerin, halkın, ilerici demokratların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için aynı safta birleşmesi bu yılki 1 Mayıs’ın önemli tutumlarından birisidir.
Ancak 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmanın, “Haydi Taksim’e çıkıyoruz” denilerek olabilecek bir şey olmadığı da ortadadır. Bu yüzden de bir yandan “1 Mayıs’ın öncesi işyerlerinden, emekçi semtlerinden kutlamalarla” başlayan bir çalışma yürütülürse ve işçiler, emekçiler “Taksim’e yürümek” üzere Taksim etrafındaki belirli merkezlerden Taksim’e çıkacak yığınlarla birleşirse bu mümkündür. Aksi halde Hükümetin, “1 Mayıs kutlamak isterlerse Kadıköy’de Türk-İş’in kutlamasına katılsınlar. Taksim yasak bölge!” diyeceğini bilmemek için aşırı saf olmak gerekir.
Evet, 1 Mayıs’a 20 günden az zaman var. Ama sendikal bürokrasiye, özellikle de Türk-İş ve Hak–İş bürokrasisine rağmen işçilerin birliğini savunmaya, 1 Mayıs’ı tüm işçilerin birliğinin, mücadelesinin bir günü olarak kutlamak için var gücümüzle çalışmalıyız.