15 Nisan 2014 00:13

Çuvaldız batmıyor...

Çuvaldız batmıyor...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bilmem dikkat ediyor musunuz?
Özellikle yerel seçimlerden sonra medyanın iyice tuhaflaşan hallerini…
Bana aynı 12 Eylül 1980 askeri darbesi günlerini ve hemen sonrasını hatırlatıyor.
O günlerde medyada yer alan haberler, bir iki demeç ve magazinsel ve polisiye haberlerden oluşurdu.
Şimdi de aşağı yukarı öyle.
Haydi, o zaman yasaklar vardı, askeri darbenin getirdiği korku vardı diyelim.
Ya şimdi?
Bu neyin korkusu?
Yok, bu kadar da değil, bu kadar da olmamalı…
Bakıyoruz,  gündem başlıklarıyla ilgili bir siyasi demeç, ardından magazinsel gelişmeler, sokak kavgaları, yangılar ve trafik kazaları…
Hepsi bu kadar…
Bu ülkede başka hiçbir şey olmuyor mu?
Haberler ‘dizi’ mantığıyla sürdürülüyor.
Neden diğer yaşamsal sorunlar dile getirilmez?
Neden bu sorunlar gündem olarak ele alınmaz?

***
Şu an tüm olanaksızlıklarına rağmen gazetecilik dürtüsüyle hareket eden yüzde 20’lik bir medya var.
Yüzde 39’u dolaysız ve yüzde 41’i dolaylı olmak üzere medyanın yüzde 80’i tamamen siyasi iktidara endekslenmiş durumda…
Bu medyada çalışan gazeteci arkadaşlarımın çoğu işten atılırım korkusuyla dahi sosyal medyadan elini ayağını çekmiş (çektirilmiş), hatta bırakın gündemi konuşmayı, birbirine selam vermekten korkar hale gelmiş (getirilmiş).
Buna rağmen hâlâ yüzde 20’lik ve zor koşullarda gazetecilik yapan medya, eleştiriliyor, baskı altına alınıyor, sindirilmek isteniyor.
Medyada ayrışma hızla sürüyor.
Bir bakıyorsunuz gündemle ilgili yorumlar hep olumlu olarak empoze edilmeye çalışılıyor?
Hep aynı kişiler konuşuyor, konuşturuluyor. Gündemi sorgulayan, soru soran gazetecilerin sesi duyulmuyor. Evet, görünürde bir sansür yok. Bunun adı otosansür.
İyi de böylesine bir otosansür, dediğim gibi 12 Eylül döneminde de yoktu, ama…
***
Örneğin, gündemdeki haberlerin işleyişine bakıyorsunuz;
Cumhurbaşkanlığı seçimi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında değişecek bir makam gibi gösteriliyor;
AYM’nin kararları, AYM Başkanı Haşim Kılıç’la siyasi iktidar arasındaki bir çekişmesiymiş gibi ele alınıyor;
MİT Yasası’ysa, salt MİT’e verilecek operasyon yetkisiymiş gibi dayatılıyor…
Oysa gündemdeki bu üç madde bu ülkenin geleceğinde büyük rol oynayacak, bu ülkenin yazgısını değiştirecek kadar önemli gündem maddeleri…
Gündemdeki bu maddelerin medyada böyle pohpohlanması, kendilerince oluşturulmasına karşın siyasi iktidar için bile iyi bir şey değildir?
***
Medya şimdiden bu haldeyse, ülkeyi istihbarat devleti haline getireceği iddia edilen MİT yasasından sonra ne hale gelecek, bilemiyorum.
Mevcut demokrasisi bile bu kadar tartışılır halde yorumlanan ve uygulanan bir ülkede, medyanın bu halinden açıkça artık endişe ediyorum.
Hukuk nasıl herkes için bir gün lazım olacaksa medya da bir gün herkes için gerekli olacak. Medyanın kendisi için de. Ve geriye dönüşü olmayacak kadar da önemli…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa