21 Nisan 2014 00:19

Kim ideolojik?

Kim ideolojik?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Beyefendi “ideolojik 1 Mayısçılar”dan söz açtı. “Taksim” denerek ideolojik davranılıyormuş. Meydan beğenilmiyormuş. Oysa işte Yenikapı.. Maltape varmış.. “Hayır” denip dayatılıyormuş!
Yahu! Kim dayatıyor? “Taksim” diyen mi.. “Taksim’de olmaz” diyen mi?  Neden “olmaz” demek dayatma değil?
Hangisi ideolojik? Kim ideolojik davranıyor?
Hayat, kendi kavlince akar gider. Kendi nesnel yasaları vardır. Kim ki onu kalıplara dökmeye, bir dizi kavramlarla anlamlandırmaya çalışır.. Kim ki dönüp duran dünyayı ancak belirli bir dünya görüşünün süzgecinden geçirerek anlamaya ve anlatmaya.. Öyle açıklamaya.. Yetmez.. Kendi bildiğince değiştirmeye uğraşır.. İdeoloji alanına girer.. İdeolojik davranır. Var mıdır ideolojik davranmayan? Yoktur!
Sorun birilerinin ideolojili.. Diğerlerinin ideolojisiz olmasında değildir. İdeoloji olmadan olmaz! Herkes hayata ideolojik bakar. Gözünde gözlükler vardır. Tıpkı suyun içine sokulan çubuk gibi “kırılmış” görür dünyayı ve hayatı.
Tek istisnası vardır. İdeolojisi bilimsel olan.. Gerçeğin.. Yani dünyanın nesnelliğinin bilimsel bilgisinden hareket eden.. Gerçeği.. Farkında olmadan ya da işine geldiği gibi.. Yalanlığı/sahteliği/aldatıcılığı içinde anlayıp göstermek yerine.. Gerçekte olduğu gibi anlayan ve anlatan.. Yetmez.. Buradan değiştirmeye girişen.. O da ideolojik formlarla ilgilenir.. Ama onun elinde ideoloji bilimselleşir.. Ya da ideoloji ideoloji olmaktan çıkmayı zorlar.
Anlaşılmış olması gerektiği gibi.. İdeoloji, gerçeği ifade yoludur. Ama yalan.. Ama doğru. Doğruysa.. Gerçek gerçekte olduğu gibi ifade ediliyorsa.. Gerçeğin sırrına varılmış.. Gerçek.. Gerçek olduğu haliyle yakalanmış.. Öyleyse insanlığın hizmetine sokulabilir kılınmış.. Ve tam da bu amaçla değiştirilmesine girişilmiş demektir. “Sır”ra ancak bilim vakıf olabilir.
Öyleyse, ideoloji yapmak yapmamak babında, kim bilimseldir sorusu tayin edici olur. Soru şu hale gelir: Kim bilimseldir, kim ideolojik? Çünkü bilimsel ideoloji, kırılmasız gerçeği veren yansıtıcı “dürbün”.. Kavramları doğru kullanan.. Doğru kavramsallaştıran.. Nesnelden öznele aktarımını eğip bükmeden yapan “ayna”.. Dürbün ya da aynanın uygun geliştirilmiş ve üretilmiş.. yani bilimsel olanı.. Bir tek o, saf haliyle ideolojik yapıları, aldatıcılığı, nesnellikle çelişeni dışlar!
Gerçek gerçektir! Gelin 1 Mayıs’a. İşçi işçidir. Üretir. Hayatı yaratır. Ama ürettiği hayat.. Makinesi.. Motoru.. Gemisi.. Arabası.. Beyaz eşyası.. Ekmeği.. Her şey ama her şey.. Küçük bir ücret karşılığı elinden alınır. El konur. Tüm dünyada böyledir. Ve işte buradan “Uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma” isteği doğar. İdeolojik midir? Aynı zamanda öyledir. Adına işçi sınıfının dünya görüşü denir. Ama burada ideolojiden eser kalmamıştır!
Tersindedir ideoloji: Siz, eğer, yok, hayatı üreten işçi değildir.. Ne işçisi, sermaye üretiyor derseniz.. Her şeyin patronların olması analarının ak sütü gibi helaldir iddiasında bulunur.. O küçük ücreti bile çok görür.. Esnek çalışmaydı.. Bölgesel asgari ücretti.. Özel istihdam bürolarıydı deyip tırtıklamaya çalışırsanız.. Yatağan ve Seyitömer işçisine yaptığınız gibi özelleştirmeyle sokağa atmaya kalkarsanız.. İdeolojinin “Allah’ını” yapıyorsunuz demektir! Hele “Nerede görülmüştür ayakların baş olması” deyip işçiyi.. sömürülen yığınları hakir görür.. insan yerine koymazsanız, yaptığınız saf ideoloji olur! Yaratıcı işçiye değer vermezken, tamamlayıcısı olarak, “Yaratılanı yaradandan ötürü sevmek”ten söz açtığınızda ideolojik duruşunuzda senteze ulaşırsınız: Siyasal İslam bulamaçlı burjuva ideolojisi!
Haydi 1 Mayıs’a!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa