Nabızla bir dakika
Fotoğraf: Envato
Ne şikayetiniz var?
—Uzun zamandır karın ağrısı ve bulantım var.
—Ateşiniz çıkıyor mu?
—Hayır.
—O zaman siz şu tahlilleri yaptırın sonra görüşürüz.
Sanırım bu diyaloğa yakın bir yaşanmışlık yolu sağlık ortamına düşmüş birçoğunuza tanıdık gelmiştir. Muayene odalarının önüne konmuş monitörler, muayene masalarındaki bilgisayarlar bu gerçekliği azaltmak bir yana daha da pekiştirdi.
Derken tahlil verilir, sonuçlar geçmiş yıllara göre daha hızlı çıkar, hekime randevu ile daha az bekleyerek ulaşmak mümkün olur ve sıra yine hekim değerlendirmesine gelir. Sonuçlara hekim bilgisayardan ulaşır, hatta unuttuğunuz geçmiş zaman tetkik sonuçlarını da okuyup sizi bir an için etkileyebilir de. Ve sonrasında büyülü cümle dökülür ortama: “Tetkikleriniz gayet normal”. Bir an için huzurla kapıya yönelirsiniz, ta ki koridorda kendinizi güçlükle tuvalete atıncaya kadar. Evet, ishal sizi fena yormaktadır. Ne sizin aklınıza gelmiştir ishal olduğunuzu söylemek ne de tam öykü almıştır hekim. Duydunuz, duyduk: “Tetkikleriniz normal.” Peki, ya siz?
Mekana dair dönüşüm aslında gerçeklik için önemli ipuçları sunmaktadır. Nicedir çoğu hasta muayene odasında paravan yok. Yine hemşire veya hastabakıcı bulunmuyor muayene ortamında. Bu salt mahremiyetin gaspı başlığında ele alınabilecek bir husus değil. Hasta ve hekimin tek başına bulunduğu bir ortamda giderek fizik muayeneden uzaklaşmak beklenen bir sonuçtur. Bu hem bir neden hem de aynı zamanda sonuçtur. Bilinmeli ki paravan, hemşire veya tıbbi sekreter olmayan bir muayene ortamında muayene edilmeyi beklemek fazla iyimserlik olur. Sağlığı metalaştırırken buna “sağlıkta dönüşüm” diyen anlayış mekanı da dönüştürmektedir.
Hasta hekim ilişkisi “Neyin var” ile başlayıp iki kelamın ardından laboratuvarda bitiyor ve özeti tetkiklerin normal bulunması ile hasıl oluyorsa bir süre sonra hasta ve yakınları şu soruyu sormaya başlayacaktır elbet. “Google denen bir dünya var. Yazayım anahtar kelimeleri, üstelik zaman baskısı da yok. Bakalım bahtıma ne çıkacak?”
Baştaki örnekten yola çıkarsak “ +karın ağrısı +bulantı +ishal -ateş” yazıp” gelen sonuçları okumak denenebilir bir yol haline gelecektir. Ekrana yansıyan birkaç hastalık arasında iyi bir okuma ile kendi doktoru olabileceğine dair bir duygu gelişecektir belki de. Sonra da gelsin yine Google’da kanat getirilen hastalık adı ve ilaç yazarak iz sürmek. Hele bir de ulaşılan ilaç ucuzsa iş kolaya havale edilmiştir artık: Eczane.
Oysa hiçbir tetkik, hiçbir İnternet avcılığı fizik muayenenin yerini alamaz. Dijital bir tansiyon ve nabız ölçer sadece sayısal veri sunar. Oysa bir hekimin iki parmağı yarım dakika için bile olsa nabzınıza değdiğinde tahmin edemeyeceğiniz veriler sunabilir. Salt bir dakikadaki kalp atımını değil aynı zamanda ritmik olup olmadığı, amplütüdü, cildin nemli ya da kuru olup olmadığı hakkında da olanak sunar.
Eğer nabzı dijital bir cihazdan ölçüyorsanız gözleriniz onun monitöründe olacaktır. Oysa bir hekim bizzat parmakları ile en fazla bir dakika el bileğinizden nabzınızı değerlendirdiğinde ise gözleri yakın mesafeden hastasına odaklanacaktır. O bir dakikalık yakın duruşta nefes sayınız, nefesin alış ve veriş sürelerindeki oran, nefesinizde kötü bir koku olup olmadığı, guatr olup olmadığı, şah damarınızda her nabız atışı ile birlikte bir dalgalanma olup olmadığı, cilt renginiz üzerinden kan eksikliği veya sarılık mevcudiyeti ile sınırlı kalmayacak genişlikte bir değerlendirme yapma olanağı bulacaktır hekiminiz.
Diyebiliriz ki cihazlar sadece nabız ölçer hekim ise nabzı değerlendirmeye alır. Ve İnternet! Bilgi bombardımanı tıp eğitimi almamış her bir hasta için kendine karşı bir silaha dönüşme potansiyeli taşır. Buna İnternet üzerinden sağlık arayışı günümüzün bumerangıdır da diyebiliriz.
Sağlıcakla kalın ve siz siz olun her hekim görüşmesinden sonra nabzınızı neden değerlendirmediğini sormayı unutmayın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29