Yüzleşmeyen zihniyetin değişmeyin kodları ve soykırımda 99 yıl

23 Nisan’da çocuk bayramı kutlanır ve 24 Nisan’daki Ermeni Soykırımı perdelenmeye çalışılır her yıl. Bu nasıl bir zihniyettir ki 99 yıl önce İttihatçıların planlayarak yaptığı ve övünerek ‘tarihe yazdığı’ ve Hitler’e esin kaynağı olduğu iddia edilen bir soykırımı inkar eder, sahip çıkanları vatan haini ilan eder ve yüzleşmekten kaçınır? Ne ilginçtir ki bu zihniyeti besleyenler de utanmadan içlerindeki kin ve nefreti deyim yerindeyse kusmayı çekinmeden sürdürür hâlâ.
Resmi kayıtlara göre 1940 çocuk tutuklu var 23 Nisan’ın bayram olduğu bu ülkede. Neredeyse her gün çocuklar öldürülür iş kazalarında ya da atılan gaz kapsülleriyle ya da sıkılan kurşunlar ve atılan havan mermileriyle. İşkence ve tecavüz edilir çocuklara bu ülkenin zindanlarında. Bunu dile getiren çocuklara dünya dar edilir sonra.
“Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacaktır” denir yetkili ağızlardan bu ülkede ve ardından çocuklar ve kadınlar her gün kurşuna dizilir sokak ortasında. Köy meydanında kurşuna dizilen ayağı terlikli kız çocukları ‘terörist’ ilan edilir hemen. Yaşından fazla kurşunlarla öldürülen çocuklar da ‘terörist’tir her daim. Yoksa niye öldürülsün ki?
Ötekilerden nefret etmek suç değildir bu ülkede. Ötekileri rahatsız etmek, otellerde yakmak, çeşitli bahanelerle katletmek, mallarına el koymak, göçe zorlamak serbesttir oysa. Ötekiler için başka bir hukuk söz konusudur daima. “Bu ülkede Türk olmayanların bir tek hakkı vardır: Türklere hizmetçilik hakkı” diyen ‘Adalet Bakanı’nın adına ‘Baro’ tarafından ödül verildiği ülkedir burası.
Sahi 1915’te ne olmuştu da binlerce Ermeni buharlaşmıştı bu ülkede? Sonra evleri, kiliseleri ve okulları sistemli şekilde yağmalanıp yok edilmişti değil mi? Sanırım bunlar Marsta yaşanmıştı ve katiller ve yağmacılar da Venüs’ten getirilmişti. Zamanın Diyarbekir Valisi yaptığı katliamla övünmemiş ve Ermeniler ve farklı inanç kesimlerinin altın ve mücevherlerini talan etmemişti örneğin. Bu da uydurmaydı. Yüzlerce köyde yaşananlara tanıklık edenlerin anlattıkları da tamamen yalandı.
Resmi yalanlarla oluşturulan ve her türlü şiddet kullanılarak kabul ettirilmeye çalışılan yapay tarih artık kâr etmiyor bence. Her katliamın ardından başka bir katliam yapıldı bu ülkede. Unutmak ve unutturmak için her yol denendi bu ülkede. Ama nafile! İnsanlığa karşı işlenen suçları örtbas etmek o kadar kolay değil artık. Böyle diyoruz ama 99 yıldır kanayan bir yaraya merhem çalamamışız ne yazık ki. Yalan ve şiddetle bastırmaya çalışmışız meğer!
Kısacası Türk ve Sünni/Hanifi olmayan tüm farklı etnik topluluklar ve uluslar ile farklı inanç kesimlerine daima katliam, sürgün ve asimilasyon reva görülmüştür. Türkleştirme bu zihniyetin değişmez kodu olmuştur ve her hükümet mutlaka buna uymuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı da zihniyetin temel kodlarından olan inançları “hizaya getirmek” amacıyla kurulmuş ve bu yönde hizmet vermeye zorlanmıştır. CHP, MHP, AP, DP, MSP, ANAP, AKP, DYP… gibi düzen partilerinden hangisi ya da hangileri iktidarda ise resmi politika hiç ama hiç değiştirilmeden uygulanmıştır.
‘90’lı yıllarda yüzlerce vatandaşımızın Kürt, Alevi, Solcu, Emekçi, Ermeni… diye katledilmesinin arkasında hangi zihniyet varsa 1915’te binlerce Ermeni’yi katledenlerin arkasında da o zihniyet vardı. Ne yazık ki bu zihniyet öyle kolayca çözüleceğe ve geçmişle yüzleşeceğe benzemiyor. Çünkü gerek yapı içinde ve gerekse yapı dışında güçlü bir çıkar ve suç ağı oluşturmuş ve hemen her kesimden suç ortağı yaratmıştır. Bence suç ortaklarından başlayarak geçmişle yüzleşmek birinci ve önemli bir adım olabilir. Toplumsal cinneti tedavi etmenin ilk ve en önemli adımı yüzleşmek ve ardından hakikatlerin araştırılması için komisyon kurmaktır. Aksi durumda havanda su dövmüş olmaktan öteye gidemeyiz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et