İşçilerin aydınlatılmasının önemi
Gazeteciler her vesileyle yeniden 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için Başbakanın fikrini soruyorlar. O da inatla “1 Mayıs’a Taksim’de izin verilmeyeceğini” yineliyor. Dahası Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamaya yanaşmayan, başka alanlara kaçan sendikacıları da övüyor. Bu yüzden de 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması sorunu başbakan ve hükümetin işçilere meydan okumasına da dönüşmüş bulunuyor.
Başbakan ve ilgili ilgisiz bakanların arkalarına çeşitli medya odaklarını da alarak yürüttükleri tehdit içerikli propagandanın işçi kitleleri içinde bir yankısının olduğu da bir gerçek. Ancak bu durum, 1 Mayıs’ın sadece Taksim etrafındaki tartışmalardan ibaret olmadığını ve dahası Taksim tartışmasının bir alan tartışması olmadığını işçiler arasında tartıştırmayı daha da önemli hale getirmiştir.
Bu yüzden de 2014 1 Mayıs’ında;
1- işçi sınıfının ve emekçilerin yaşama ve çalışma koşullarının görülmedik biçimde kötüleşmesi, gerçek ücretlerin yıllardır düşen bir seyir izlemesi, iş cinayetlerinin günde 3-4 ölümlü vakayla olağanüstü artması, sorgusuz sualsiz işten çıkarmaların sürüp gitmesi, TİS’lerin yapılamaz hale gelmesi, sendikaların hızla etkisizleşmesi,…gibi gelişmeler,
1 Mayıs’ın kutlanmasının önemi ve öne çıkarılacak talepleri açıkça göstermektedir.
2- Taksim’de 1 Mayıs’ın kutlanmak istenmesinde ısrar, bir “meydan tartışması”, bir “Taksim fetişizmi” tutumu değildir. Tersine hükümet, Taksim yasağı ile şimdi bu yasağı önümüzdeki yıl Kadıköy’ü de kapatarak, sadece gösterilen iki alan dışında kutlamaları yasaklamayı amaçlamaktadır. Dahası hükümet, diğer il ve ilçelerde de kent meydanlarında yapılacak “tören alanları” ile kentlerin meydanlarında halkın, işçilerin kendi taleplerini ifade etmelerini yasaklamayı amaçlamaktadır. Bu yüzden de Taksim tartışması işçilerin, emekçilerin ifade özgürlüğünü, gösteri yapma hakkını, taleplerin yaygınlaştırma imkanlarını sınırlayarak, fiilen ortadan kaldırmaktadır ki, bu 1 Mayıs’ların ruhuna aykırıdır.
Peki, Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen ve bağlı sendikalar 1 Mayıs’la ilgili ne yapıyor?
Geçmişleri 1 Mayıs’ı kutlamayı “vatan hainliği” olarak görüp 1 Mayıs’ı kutlayanları taşlayan bir gelenekten gelen bu sendikalardaki sendikacılık anlayışının savunucusu sendikacılar, bugün 1 Mayıs’ı tamamen “yasak savmaya” daha da kötüsü az çok 1 Mayıs’ın içeriğine uygun kutlamaları bölmeye indirgemişlerdir. Ve aslında işçileri, emekçileri 1 Mayıs’ın ruhuna uygun olarak, bu günün; birlik, mücadele, dayanışma günü, gerçek bir emek-işçi bayramı olarak kutlanmasına dair hiç faaliyet göstermezken işçileri, kamu emekçilerini 1 Mayıs etkinliklerine katmak için ciddi hiç bir çabaları da yoktur. Tek aktiviteleri ise belirli sayıda emekçiyi alanlara götürüp orada konuşacak sendika başkanlarını alkışlatmak olacaktır.
Türk-İş üst yönetimine muhalif olarak deklarasyon yayımlayan sendikaların da bağlı işyerlerinde bir faaliyet gösterdiğine dair bir emare yoktur. Geçmiş yıllarda yaptıkları afiş ve bildiri dağıtımı, öncesinde toplantılar düzenleme gibi etkinlikler yapacaklarına dair de bir belirti yoktur.
Ve bu gelinen aşama ve sendikaların düştüğü mecalsizlik ve parçalanmışlıklarının boyutları da dikkate alınarak bakıldığında artık 1 Mayıs kutlamalarında “törensel kutlamalarla” sınırlı kalındığında bu kutlamaların dünkü kadar bile bir anlamının kalmadığı da görülmektedir.
Bu köşeden ve bu gazeteden bu görüş yıllardan beri savunulmaktadır. Ama artık bu gerçek, emekten yana olmakta ısrar eden çevrelerce de görülür hale gelmiştir; gelmiş olmalı!
Ve ancak 1 Mayıs; her alanda, her sanayi havzasında, hizmet kurumlarında ve işletmelerde birlik, dayanışma, mücadele ve enternasyonalizm ilkelerine uygun, yaygın çeşitli içerikleri zenginleştirilmiş etkinlik ve gösterilerle işçilerin, emekçilerin en geniş kesimlerin içine çekildiği bir mücadele süreci olarak ele alındığında kutlamaların da anlamı değişecektir.
Bu yıl da kalan beş gün içinde bu doğrultuda adım attığımız ölçüde, 1 Mayıs’ın ruhuna uygun davranmış olacağız.
Evrensel'i Takip Et