Kapitalizmin kıskacında şeker hastası olmak
Fotoğraf: Envato
Bir zamanlar şeker hastası olmak hiç de kolay değildi. Hem kan şekeri ölçtürmek zahmetliydi hem de insülin kullanımı ile ilgili olmadık duyumlar hızla yayılıyordu. İnsülinin yaşamı kısalttığı kanaati yaygındı. Doksanlı yılların ortasına kadar durum böyleydi.
İnsülin kullanımına dair bir başka direnç, üretim tarzından geliyordu. O yıllarda insülinler genelde domuz kökenli idi. İnsan insülinine en yakın hayvan insülininin domuz olması “müslüman mahallesinde” direnç geliştirmişti diyebiliriz. Derken gen teknolojisi devreye girdi ve insan insülini üretilmeye başaldı. Bu kez bakteri türünden bir mikrop, E. coli kullanılmaya başlandı. Üreme hızı çok yüksek olduğundan E. Colilerin genetik yapısı ile oynanarak insülin üretmesi sağlandı. Hoşunuza gitmeyebilir ama bu bakterinin en bol olduğu yer sindirim sistemi yani gaitadır.
En küçük bakteriden başlayıp hayvan ve bitkilere kadar nice canlının genetik kodları ile oynamak ve bunun tıbbi kulanabilirliği için piyasa araştırması yapmak giderek yaygınlaşıyor. Allerji yapmayan ev kedisinden tutun da bir gıda zinciri için maliyeti düşürmek adına tüysüz tavuk üretmek ve daha niceleri sıradanlaştırılmak isteniyor. Hatta ilk bakışta son derece cin bir fikir gelebilecek keçi sütünde ilaç üretimi hayata geçirildi bile. Son derece pahalı bir ilacı genetik müdahale ile keçiye ürettirip sütü ilaç olarak nadir bir hastalıkta kullanıldı.
Kulağa hoş geliyor değil mi? Keçi sütü içerken beraberinde misal şeker ilacı, tansiyon ilacı veya kolesterol düşürücü almış olmak. Hayalleri gerçek kılma yolunda çok hızlı bilim insanları ama bir soru var ki yanıtı zor: Nereye kadar?
Bilim ve teknoloji bu hızda ilerlerken sağlığımız nasıl peki? Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarihinde dört kez hastalık gündemi ile toplandı son elli yılda. Tarihsel sıra ile sıtma, verem, AIDS ve nihayet şeker hastalığı. Peki, Dünya Sağlık Örgütünün mikrobik olmamasına karşın “salgın hastalık” olarak tanımladığı şeker hastalığı nasıl oldu da Birleşmiş Milletler örgütünün uğraş alanı olabildi? “İnsanlık tarihinde ilk kez hastalığa bağlı ölümlerde bir sonraki neslin ömrü bir önceki nesilden daha kısa olacak ve bunun nedeni şeker hastalığı ve ilintili diğer hastalıklardır” derken Birleşmiş Milletler, kapitalizm öldürüyor demek istiyor aslında.
Şeker hastalığı bir salgın misali artıyor bizde ve tüm dünyada. Kapitalizmin kâr hırsı, insanı ve doğayı merkezine almayan sanayileşme, mevcut düzenin yaşam tarzımız ve beslenme alışkanlıklarımıza tarihte görülmemiş oranda müdahalesi bu kötü sonucu hazırlıyor. Ne yazık ki bu süreç ülkemizde ve dünyada sağlıktaki neoliberal rüzgar ile çakıştı. Sağlık ocakları kapatılarak aile hekimliği sistemi ile koruyucu sağlık hizmetleri adeta rafa kaldırıldı. Oysa ne de önemlidir hastalıktan korunmak!
Devletin en ceberut yüzü okullar ve çocuklarımız bahsinde su yüzüne çıkıyor. Birlikte hatırlarsak üniversite veye liseye giriş sınavlarında her on çocuktan nerede ise 8-9 tanesi sıfır çekiyor. Yani hiç okula gitmeselerdi daha iyi olacaklardı belki de. Ama eğitim anlamında çoğunluk için neye yaradığı belli olmayan bu düzen okullarında çocuklarımızın yeme alışkanlıkları da olumsuz anlamda şekillendiriliyor. Çocuklar fast food kültürü ile genelde okul kantinlerinde tanışıyorlar. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı müdahil olsa da durum pek değişmedi. Oysa genç yaşta kalp ölümlerinde Avrupa birincisi olan bir İskandinav ülkesi okullardaki kantinleri kapatıp, kentteki fırın ve lokantalara müdahale ederek, dahası devlet eli ile okullarda ücretsiz yemek dağıtarak bu sorunun üstesinden gelmeyi başarmıştı.
Bir zamanlar şeker hastası olmak hiç de kolay değil demiştim. Ya şimdi? Evet, evde şeker ölçmek her hasta için mümkün hale geldi, Genel Sağlık Sigortası ile tüm nüfus sorunlara rağmen sağlık sigortası şemsiyesine alındı, ilaca ulaşmak en azından bir süreliğine kolaylaştı ama yetmedi. Sağlık piyasanın hizmetine öyle bir sunuldu ki durum seksenli yıllardan da vahim.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29