30 Nisan 2014

Dünya ve Türkiye işçilerle değişecek

Diyarbakır’ın tuğla işçileri bu kez ikinci kez 1 Mayıs’ı kutlayacak. Bağıvar’daki fabrikalarda sigortasız, iş güvenliği olmadan, toz içinde çalışan iki bine yakın tuğla işçisi, sadece kendi koşullarını değiştirme mücadelesi vermiyorlar, aynı zamanda sömürüsüz, baskısız ve demokratik bir Türkiye mücadelesine de bir tuğla koyuyorlar.
Gaziantep’te Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki atölyelerde sabahtan akşama kadar bali kokusu içinde çalışan ve babadan oğula aynı kaderi paylaşan işçiler arasında da 1 Mayıs’ın tartışıldığını biliyoruz. Örneğin, gazetemizde dün ‘Babadan oğula uyuşturulan işçiler’ başlığıyla yayımlanan arkadaşımız İnanç Yıldız’ın haberinde 10 yaşında işçiliğe başlamış olan Muhammet Özkılıç’ın anlattıklarında bunu görebiliyoruz. 28 yaşındaki Özkılıç, bugüne kadar 1 Mayıs’a katılmamış olduğunu, birilerinin işçi hakları için çabaladığını görmenin kendisini de değiştirdiğini belirterek, bu sene katılacağını söylüyor.
Arkadaşımız Tuncay Sağıroğlu’nun bugün gazetemizde “Kendi bayramımıza taksit taksit katılacağız” başlığı ile yer alan haber ise, aslında Türkiye’nin birçok işçi havzasından tanıdık olduğumuz bir gerçekliğe ayna tutuyor. Tekstilden, deriye, metalden gıdaya birçok fabrikanın olduğu sanayi kenti Çorlu’da resmi tatil olmasına rağmen sendikasız olan birçok fabrikada 1 Mayıs’ta da işçiler çalışmak zorunda kalacaklar. Ünteks fabrikasında çalışan bir işçi bu durumu “Gece vardiyası yürüyüşe, sabah vardiyası da mitinge katılacak. Yani 1 Mayıs’a taksit taksit katılacağız” diyerek anlatıyor. Bu ‘vardiyalı 1 Mayıs’ manzarasına muhtemelen yarın başka illerde de tanıklık edeceğiz.  
Arkadaşımız Halil İmrek’in haberinden öğreniyoruz ki, Hatay Dörtyol’da da işçiler 1 Mayıs’a ya daha önce hiç katılmamış, ya da bir defa katılmışlar. En azından bu ağırlıklı bir eğilim.
Arkadaşımız Haşim Demir de, iş cinayetlerinden başı çeken inşaat işçileriyle 1 Mayıs’ı konuşmuş. Dünkü gazetemizde yer alan haberde İYİ-DER (İnşaat ve Yapı İşçileri Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi Halil Çağlayan, geçen yıl iş cinayetlerinde ölen 1295 işçinin 300’ünün inşaat işçisi olduğunu hatırlatıyor. Çağlayan, 1 Mayıs’ta kendi talepleri, pankartları ve baretleriyle Taksim Meydanı’nda olacaklarını belirtiyor.
Evrensel’in deneyimli işçi sendika şefi, arkadaşımız Muzaffer Özkurt ile Vedat Yalvaç’ın imzalarını taşıyan ve gazetemizde dün ‘Karınca adımlarıyla’ başlığıyla yayımlanan haber ise, İstanbul’un üç ayrı noktasından (Esenyurt, Tuzla, Çağlayan) işçilerle yaptıkları görüşmeden oluşuyor. Haberde 7-8 yaşından beri çalışan 29 yaşındaki Hıdır Özkara isimli işçi, Türkiye’de yerle bir olması gereken hakim sendikal gerçekliğe ışık tutuyor: “Allah için bir sendikacı gelip de bir bildiri dağıtıp, 1 Mayıs’ta şu taleplerle şuraya gideceğiz demedi.” Haberde göçün merkezi olan ve Kürt, Azeri, Afgan, Suriyeli ve Moğol işçilerin yoğunlukta olduğu Çağlayan’da uzun yıllardır çalışan Leyla Güzel ‘Yabancı düşmanlığı birinci sorun’ diyor. Mücadeleci bir işçi olan Leyla Güzel, işçilere 3 dilde Türkçe, Kürtçe ve Arapça 1 Mayıs çağrıları yaptıklarını anlatıyor.
Taksim yasağı, sendikaların tutumları ve bölünme tartışmaları arasında ortada duran gerçek şudur: İşçi ve emekçilerin, mücadele ve dayanışma günleri olan 1 Mayıs’a katılmaları için o kadar fazla nedeni var ki!
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsünün (DİSK-AR), 1 Mayıs’a giderken açıkladığı raporda bu nedenlerden 15’i sıralanıyor. Bunlardan ilki şöyle: ‘Her dakika bir iş kazası, her saat bir ölüm’. Gerisini siz düşünün! Gazetemizde bugün yer aldığı için burada tek tek sıralamayacağımız DİSK-AR’ın sıraladığı çok önemli gerekçelere ek olarak, Türkiye’nin bir dikta rejimi tarafından yönetilir hale gelmesi de, işçi sınıfına demokrasi mücadelesiyle ilgili sorumluluklar yüklüyor. Biliyoruz ki, örgütlenme hakkından, ifade özgürlüğüne ve ülkenin temel demokratikleşme sorunlarının başında gelen Kürt sorununa kadar pek çok önemli sorunun çözümünün anahtarı, işçi ve emekçilerin ellerindedir.
1 Mayıs’a işçilere kentlerin tarihi meydanlarını yasaklayanların oturdukları koltuklardan, bulundukları binalara kadar her şeyin emeğin eseri olduğu unutulmamalıdır.
Emeğin Türkiyesi’ne ve dünyasına inanç ve umutla, İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs kutlu olsun!


 

Evrensel'i Takip Et