Türkiye 1 Mayıs’a hazır!
Fotoğraf: Envato
Yarın 1 Mayıs, ama daha bugünden “dünyanın doğusu”ndan başlayarak (Yeni Zelanda, Avustralya) kutlamalar da başlamış olacak.
Dil, din, milliyet, ırk, cins, yaş farkı gözetmeksizin tüm dünyanın işçileri tarafından kabul edilen bütün dünyada kutlanan tek bayram olması nedeniyle 1 Mayıs, enternasyonalist karakteriyle de bir kez daha kendini duyuracak.
Dünyanın her yerinde emekçiler yarın sömürüye, zulme, savaşlara, baskılara, sermaye egemenliğine karşı sömürüsüz, savaşsız, tüm insanların kardeş olduğu bir dünya için birleşmek üzere taleplerini haykıracaklar.
Ama bu kutlamaların en yaygın ve 1 Mayıs anlamına ve önemine uygun kutlamalardan birisinin Türkiye’de yapılacağını söylemek herhalde yanlış olmaz. Üstelik bu, hem sendikal bürokrasinin 1 Mayıs’ı bir “seremoniye”, sendikacıların alkışlandığı bir gösteriye indirgemek ve bölmek istemelerine, hem de Hükümetin “Taksim yasağı” ile 1 Mayıs’ı kendi istediği sınırlara hapsetme gayretlerine karşın böyledir. Çünkü günlerce önceden başlayan, gazetemize de yansıyan etkinlikler, 2014 1 Mayısı’nın, geçmiş yıllara göre daha yerel ve işçiler, emekçiler arasında daha çok gündeme gelen bir 1 Mayıs olduğunu göstermektedir.
Nitekim günler öncesinden başlayan “1 Mayıs’a hazırlık” etkinlikleri, yerel kutlamalarla da birleşerek yüz binlerin alanlara çıkacağı bir 1 Mayıs gününe dayandı.
Kısacası Türkiye’nin her yerinde işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, 1 Mayıs hazırlıklarını tamamladılar ve yarın, kendi talepleriyle alanlara çıkacaklar.
Gazetemizin okurları, ülkenin başlıca sanayi havzalarındaki ileri işçi kesimlerinden mücadeleden yana sendikacılara, geleceklerini 1 Mayıs ideallerinde gören gençlerden çifte sömürüye karşı mücadele içindeki kadınlara kadar, 1 Mayıs’ı Sınıfın Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlamak isteyen herkes, bugün 1 Mayıs heyecanı içinde! Ve öyle anlaşılmaktadır ki, sanayi havzalarında ve emekçi semtlerinde küçük küçük etkinliklerle başlayıp, az çok kitlesellik kazanan basın açıklamalarına kadar son 4-5 gündür değişik biçimde süren kutlama etkinlikleri yarın alanlarda birleşip yüz binler olacak. Ve alanlarda toplanacak yığınlar sınıfın, tüm emekçilerin taleplerini ifade ettiği kadar yeni bir mücadele çağrısı olacak sloganlara dönüşecek.
Ancak Başbakandan başlayarak, bakanlara, AKP sözcülerine,… Valiye kadar, ülkeyi ve İstanbul’u yöneten zevat, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını yasaklamakla, 125 yıl sonra 1 Mayıs’ı “Emek Bayramı” olarak kabul etmek zorunda kalmalarını hazmedemediklerini göstermiş olmaktadırlar. Onun içindir ki Hükümet 1 Mayıs’ta İstanbul’u 39 bin polis, yüzlerce TOMA ve değişik polis araçlarından oluşan polis kuvvetiyle işgal etmeyi planlamıştır.
1 Mayıs’larda “Taksim yasağı”, AKP Hükümetinin 2010-2012 yılları dışında, tüm iktidarları boyunca süren takıntısıdır. Ve az çok aklıyla düşünen herkes de bilmektedir ki “Taksim yasağı”nın ne akli, ne ahlaki, ne de hukuki açıdan kabul edilebilir bir açıklaması vardır! Nitekim bugünlerde ülkemizi ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı da diğer yasaklar gibi “Taksim yasağını” da anlayamadığını söylemektedir.
Kısacası Hükümet, “Taksim yasağı” ile 1 Mayıs’ı suya, gaza, polis şiddetine boğmak için hazırlanmaktadır. Bu, elbette kabul edilebilir, hiçbir biçimde mazur görülebilir bir durum değildir.
Burada 1 Mayıs kutlamasını “normalleştirecek” olan işçilerin, sendikalarının Taksim’den vazgeçmesi değil, Hükümetin eften püften gerekçelerle 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engellemekten vazgeçmesidir.
Bu yüzden de “yasak” nedeniyle olacak olanların sorumlusu Hükümet ve İstanbul’u yönetmekle görevlendirdiği Valisi ile emniyet yetkilileri olacaktır.
Ve her şeye, Hükümetin yasakçılığına ve sendikal bürokrasinin bölme girişimlerine karşın Türkiye’nin işçileri, emekçileri 1 Mayıs’ı layıkıyla kutlayacaktır!
Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs, şiarıyla alanlara!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00