Her Yer Taksim, her yer 1 Mayıs’tı!
Fotoğraf: Envato
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü tüm dünyada kutlandı.
Sidney’den Tokyo’ya, Yeni Delhi’den Moskova’ya, Paris’ten Londra’ya, New York’a dünyanın başlıca merkezlerinde işçiler ve emekçiler kapitalist sömürüye, baskıya, savaş kışkırtıcılığına karşı, sömürüsüz, savaşsız bir dünya taleplerini haykırdılar.
Ülkemizde de 1 Mayıs, Edirne’den Diyarbakır’a, İzmir’den Adana’ya, Ankara’dan Dersim’e, Kayseri’den Van’a, Mersin’den Rize’ye kadar pek çok kentte ve sanayi havzasında çeşitli etkinlikler ve gösterilerle kutlandı. Kutlamalara katılan yüz binlerce işçi, emekçi, kendi kurtuluşlarını işçi sınıfının kurtuluşuna bağlamış kadınlar, gençler, aydınlar, en acil taleplerini, halkların kardeş, herkesin özgür olduğu bir Türkiye, sömürüsüz ve baskısız, savaşsız bir dünya özlemlerini haykırdılar. Kürsülerden yapılan konuşmalarda da bir yandan Hükümetin emek düşmanı politikaları, patronların hak hukuk tanımazlığı, vahşi sömürü koşulları dayatmalarına tepkiler ifade edilirken öte yandan da 1 Mayıs değerleri üstünden sömürüsüz bir dünya için birlik ve mücadele çağrıları yapıldı.
Bu yazı yazıldığında henüz bir dökümü çıkmış değildi ama “ön kutlamalar”dan ve yapılan hazırlıklardan anlaşıldığına göre, bu 1 Mayıs’ın ülkemizde kutlanan 1 Mayıs’ların en yaygınlarından birisi, hatta birincisi olduğunu söyleyebiliriz.
Evet, dün Türkiye’de 1 Mayıs, çok yaygın bir biçimde kutlandı; ülkenin her yanında coşkulu kutlamalar vardı. Ama son bir aydan beri tartışıldığı gibi Hükümetin ve İstanbul Valiliği’nin “Taksim’de 1 Mayıs yasağı”, dün İstanbul’u sıkıyönetim ilan edilmiş, hatta işgal edilmiş bir kente döndürdü. Denebilir ki, polisin 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını önlemek için aldığı önlemler, Kartal-Kadıköy Metrosu ve Marmaray dışındaki tüm ulaşım sistemini felç ederken Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ilçeleri ise tamamen “İşgal edilmiş topraklar” durumundaydı. Ve İstanbul’un bu üç ilçesini kapsayan çatışmalarda çok sayıda kişi yaralanırken pek çok kişi de gözaltına alındı.
1 Mayıs haberlerimizi ve pek çok yönüyle genel ve yerel değerlendirmeleri okurlarımız, önümüzdeki günlerde gazetemizden ve Hayat Televizyonu’ndan izleyecek. Ancak bugünden, 1 Mayıs’ın bu yıla has özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1) Bütün ülke sathına yayılmış bir 1 Mayıs olarak en yaygın bir 1 Mayıs!
2) 1 Mayıs’a gelen günlerde sanayi havzalarında ve emekçi semtlerinde, en çok “hazırlık toplantısı”nın, “ön kutlamalar”ın yapıldığı bir 1 Mayıs!
3) Hak-İş’in Kayseri’ye, Memur Sen’in Diyarbakır’a kaçarak tören yaptığı, Kamu Sen’in ortada hiç görünmemeyi tercih ettiği ve Türk-İş’in ise elinin erip gücünün yettiği her yerde bölücülük yaptığı, bu nedenle de en çok bölünmüş bir 1 Mayıs!
4) İstanbul 1 Mayıs’ı dikkate alındığında polisin en çok müdahale yaptığı, en çok gaz, su, TOMA ve polis gücü (sayısal) kullandığı, ulaşımı en geniş biçimde kestiği, muhtemeldir ki en çok kişinin de polis şiddetinden nasibini aldığı, gözaltına alındığı, yaralandığı bir 1 Mayıs!
5) Ve elbette son bir ayı kapsayan “Taksim’de 1 Mayıs yasağı” tartışmaları içinde Hükümetin ve idarenin emek düşmanlığının işçi-emekçi kamuoyu tarafından en çok hissedildiği bir 1 Mayıs!
Evet polis şiddeti su gaz, TOMA ile 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlere saldırı vardı; sendikal konfederasyonların çoğu “1 Mayıs’ı sınıfı bölme gününe” dönüştürdü, ama bu “içeriden” ve dışarıdan saldırılar ülke sathında 1 Mayıs’ın ne yaygınlığını önleyebildi ne de coşkusunu azalttı.
Ve elbette bu 1 Mayıs’ta, gazetemizde ve bu köşede hemen her vesileyle yapılan bir değerlendirmeyi doğruladı: 1 Mayıs’ın her koşul altında, anlam ve önemine uygun kutlanabilmesi için işçilerin ve emekçilerin kendi talepleri etrafında daha sıkı, daha geniş yığınları kapsayacak biçimde ve daha mücadeleci bir mevzi tutmak üzere örgütlenmesi gerektiğini!
Asıl olan da budur. Diğer her şey gelip geçicidir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00