Ateist Alevilik
Fotoğraf: Envato
Başbakan gidecekse de vuruşa vuruşa gidecek, kalacaksa da bunu vuruşmaya borçlu olacak.
Almanya Cumhurbaşkanına cevap yetiştirirken araya sıkıştırdığı “ateist Aleviler” göndermesi hem bilinç altını yansıtıyor hem siyasal kamplaşma zeminine yönelik tercihlerini.
Elbette öncelikle bir başbakanın ateist ya da Alevi olmayı, kınanmaya değer bir durum gibi algılayıp yansıtmamayı biliyor olması beklenir.
Her şart altında Başbakanın haklı olduğunu anlatmaya kendini memur görenler “Başbakan ateistlere ya da Alevilere değil ikisi birden olanlara tepkili” diyebilirler.
İkisi birden olmanın ne kadar mümkün olduğu teoloji, felsefe hatta sosyolojinin tartışma konusu olabilir ama siyasetin değil. Devletin görevi kimlikleri netleştirmek ya da daha doğru(!) daha tutarlı bir zemine çekmek değildir. Böyle bir yetkiyi kimse devlete vermemiştir. Bu hakkı kendinde gören bir devlet aklı ile gidilebilecek hiçbir özgürlük ortamı olamaz.
Nasıl bir İslam’ın daha doğru olduğu tartışması nasıl ancak o inancın mensupları ya da toplumu ilgilendirirse, nasıl bir Alevilik tartışmasının muhatapları da başbakanlar değildir.
Başbakan her şeyin en doğrusunu bilen biri bile olsa bu durum her hangi bir inanç ya da dünya görüşünü hakir gören dil kurmayı meşrulaştırmaz.
Herkese düşen ötekini anlamaya çalışmaktır. Bu birlikte eşit özgür yaşamanın bir gereğidir. Demokrasilerde kimse onay ya da akredite makamı değildir.
Başbakan “Kişiler değil devletler laik olur” diye başladığı yolda galiba gittikçe geriye gidiyor. Kişisel kimlik ve tercihleri ile temsil ettiği makamın gereğini birbirinden ayırt edemeyen bir başbakanın ülkesinde(!) yaşamaktan bir süre sonra sadece bir avuç insan mutluluk duyabilir.
Nitekim kamu yararı(!) için meydanlarda gösterileri yasaklayan ama hastane bahçelerinde gaz kullanma hakkını kendinde gören bir devlet uzun süre taşınamaz.
Başbakan oyunu artırdığına kendini ve çevresini inandırmaya çalışsa da seçim sistemi değişikliği ile kayıpları kazanca dönüştürme operasyonuna heveslendiği açıktır.
Seçim sistemi oyunları ile iktidarını sürdürme arayışları ya ters tepmiş ya da işe yaramamış, erimeyi engelleyememiştir.
İktidarı her şeye rağmen ayakta tutan dinamiğin muhalefet boşluğu ya da zaafları olduğu ortada.
İktidara yönelik her eleştirimizin mutlaka kendimize yönelik özeleştiri ile anlam bulacağı idraki içinde davranmalıyız. Bir iktidar dili bu kadar ötekileştirme, dışlama, kamplaştırma üzerine kurulabiliyorsa, bu kapsayıcı bir muhalefet dilinin inşa edilemiyor olmasının sonucudur.
Dindar çevrelere hitap edemeyen bir muhalefet oldukça Alevileri dışlayan bir siyaset taraftar bulmaya devam edecektir.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00