O zaman özerkliği tanıyın!
Bugün gazetesi, 29 Nisan’da ‘Kaçak elektrik herkesi çarptı’ manşetiyle çıktı. Gazete, Dicle Elektrik (DEDAŞ) sözcüsü Mehmet Gökay Üstün’e dayandırdığı haberinde “Güneydoğu illerinden tahsil edilemeyen her kuruşun, Türkiye’deki havuz sistemi uygulaması sebebiyle borcunu tam ödeyen ülke genelindeki tüm aboneleri etkilediğini” vurguluyor. Haberde ayrıca bu kaçak oranının “abone başına aylık ortalamada yaklaşık 10 lira maliyeti” olduğu da belirtiliyor. Böyle bir haber ülkenin batısında yaşamını zorlukla sürdüren halk kesimlerinde, emekçilerde nasıl bir algıya yol açar sizce? Bunu okuyan vatandaş, “Kürtler her ay cebimizden on lira çalıyor” demez mi? Çatışmaların yaşandığı süreçte yıllarca Kürt düşmanlığını körükleyenler, silahlar susunca bu kez gerici-şoven politikalarına ekonomik gerekçeler yaratmanın peşinde koşuyorlar.
Gelin görün ki, bizi sömüren Kürtler yine de mutsuz ve umutsuz! TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) ‘yaşam memnuniyeti’ anketine göre en mutsuz (Dersim), en umutsuz (Dersim ve Diyarbakır), sağlık, eğitim ve sosyal güvenlikten en az memnun olan (Hakkâri ve Şırnak) iller hep Kürt illeri. Yine ATO’nun (Ankara Ticaret Odası) hazırlattığı raporlara göre Türkiye’de resmi işsizlik yüzde 10 civarındayken Batman, Şırnak, Mardin, Siirt, Diyarbakır ve Ş.Urfa gibi kentlerde işsizlik oranı yüzde 35’leri buluyor. Türkiye’de ‘ekonomik ve sosyal gelişmişlik’ ile ilgili hangi veriye bakarsanız bakın sonuç değişmeyecektir: Bu ülkede Kürt coğrafyası, yoksulluğun ve yoksunluğun coğrafyasıdır.
Kaçak elektrik kullanarak bizi sömüren Kürtlerin yaşadığı bölgede (GAP Bölgesi’nde) Türkiye’nin toplam elektrik enerjisinin yüzde kaçı üretiliyor biliyor musunuz? GAP İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre GAP Bölgesi 17,3 milyar kilovat saatlik üretimiyle toplam elektrik üretiminde yüzde 44’lük bir paya sahip. Peki, Bölge’nin 21 kentinin elektrik tüketimindeki payı ne kadar? Yüzde 6,8! Elektriğin yüzde 44’ünü üretenler, yüzde 6,8’ini harcayarak herkesi soyuyorlar! Bu nasıl mı oluyor? Devlet Kürt coğrafyasında üretilen enerjiyi, petrolü, yer altı ve yer üstü kaynaklarını sermaye ile el birliğiyle tepe tepe kullanıp yağmalarken asayiş berkemaldir. Ama iş, köylerinden zorla sürülüp üretimden kopartılan, kentlerin varoşlarında iş, barınma, beslenme gibi en temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılan Kürt yoksullarının kaçak elektrik kullanmasına gelince, birileri “hırsız varrr!” diye bas bas bağırıyor.
Kürtler, kendilerini açlık, yoksulluk ve işsizliğe mahkum etmesi yetmezmiş gibi bir de ülkenin sırtında bir kambur olarak gösteren devlet politikalarına karşı çözüm platformlarını artık herkesin duyacağı bir şekilde seslendiriyorlar: Özerklik! Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gülten Kışanak’ın “petrolden pay istiyoruz” açıklaması, bu tartışmaya yeni bir boyut getirdi. Bölgede üretilen-çıkarılan kaynakların buradaki özerk yönetimler tarafından işletilmesi, en çok kimi rahatsız eder? Yıllarca ‘bölücülük’ öcüsüyle korkutulan emekçileri mi, yoksa bu kaynakları yağmalayan tekelleri ve onların sözcüsü hükümeti mi? O yüzden Enerji Bakanı Taner Yıldız, zaman kaybetmeden Kışanak’ın açıklamalarına “Devlet hakkı içerisinde ayrı bir devlet hakkı söz konusu olmaz. Böyle bir şeye sıcak bakmamız mümkün değil” yanıtını veriyor. Sermayenin hizmetindeki bir hükümetten , “tabi, gelin kaynakları paylaşalım” demesi beklenemezdi elbette. Aynı hükümet, söz konusu olan tekellerin enerji ihtiyacı olunca GAP’ın enerji projelerini hızla gerçekleştiriyor. GAP’ın enerji projelerinin yüzde 83’ü tamamlanmış durumda. Ama iş, Kürt yoksullarının, köylülerinin iş imkanı ve tarımsal üretimi için hayati önem taşıyan sulama projelerine gelince yerinde sayıyor. GAP’ın sulama projelerinin gerçekleşme oranı sadece yüzde 16,5 düzeyinde.
Son sözümüz, Türk halkı ve her milliyetten işçi-emekçileredir. Bugün ülkeyi yönetenlerin bu sömürü ve yağma düzeninin devamı için halklar arasına diktikleri milliyetçi duvarları yıkmanın, eşit haklar temelinde kardeşçe yaşamanın yolu Kürdün özerklik talebini sahiplenmekten geçmektedir. Üstelik GAP’ın, Bölge’nin yer altı ve yer üstü kaynaklarının Bölgesel-özerk yönetim tarafından halkın çıkarları temelinde kullanılması; işsizliği, yoksulluğu işçi-emekçileri bölmek ve ağır çalışma koşullarına mahkum etmek için kullanan sermaye ve düzenine karşı halklarımızın, bütün işçi-emekçilerin bir kazanımı olacaktır. O yüzden “cebinizden on lira çalıyorlar” diyenlere verilecek cevap açıktır: O zaman Kürtlerin özerkliğini tanıyın!
Evrensel'i Takip Et