Denizleri aş da gel
Fotoğraf: Envato
İdam edilişlerinin yıl dönümü dolayısı ile özellikle sosyal medyadaki Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile ilgili tartışmalar garip bir ukalalıkla, hamaseti bünyesinde taşıyor. Bir taraf bugünden oturup yetmişli yılların gençliğini yargılamanın hazzını yaşıyor. O dönem gençlik liderlerinin ulusalcı Kemalist yaklaşımlarını diline dolamayı marifet sayanlar aslında bir savunma tepkisini de kendileri provoke ediyorlar.
Elbette herkes tartışılabilir. Söylemleri ya da eylem biçimleri ile. Ama tartışmanın amacı geçmişi yargılamak değil bugüne ders çıkarmak içindir.
Bunun karşılığında gösterilen tepki de başka bir yüzleşmeyi öteliyor. Denizlerin kahramanlığı üzerinden bugüne taşınması gereken derslerin başında siyasetin gençleşmesi gelmelidir.
Yirmili yaşlarda da Türkiye siyasetine damga vuracak gücü kendinde gören bir gençlik, bugünkü siyasi tıkanmayı da daha doğru anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Gençlerin gezi eylemlerinde kurdukları dil bile tek başına siyasette gençleşme ihtiyacını hissettirmeye yeter sanıyorum.
Eski ezberleri aşan ama elbette deneyimlerden ders çıkaran ve bugüne kadarki emeğe saygı duyan, vefa duygusu taşıyan bir gençlik.
Sadece eski sloganları tekrarlayarak Denizlerin yolundan yürünmüş olunamayacağının, onların hatırasına sahip çıkmanın yolunun, o günkü ruhu bugüne taşımaktan geçtiğinin farkında bir gençlik.
Aynı hataları yaparsanız tarih tekerrürden ibarettir. Ama gerçekte Yunan filozofunun dediği gibi aynı nehirde iki kez yıkanılmaz. Zira artık ne nehir aynı nehirdir ne siz. Tarih de su gibi akar.
Toplumsal hareketler kendilerini yeniledikleri ölçüde güçlenirler. Geçmişi tekrar yerine öğrenmeye açık bir çalışma tarzı sanıldığı gibi zaaf değil aslında özgüven işaretidir.
Denizler yanlışları ve doğruları ile tarihte hak ettikleri yeri alacaklardır. Tıpkı Mahirler, İbrahimler, Harunlar ve diğerleri gibi.
Ne bizim övgülerimize ihtiyaçları var. Ne de bizim eleştirilerimiz onları küçültmeye yeter.
Asıl önemli olan, gençlerin içinde bulunduğu imkansızlıkların hesabını yapmadan, yaşadığı ülkenin kaderini değiştirme iradesini kendinde görmesi hatta dünyaya kafa tutma öz güveni içinde hareket edebilmesidir. İnandığı değerler uğruna kendini feda edebilen adanmışlığın yeniden dirilmesi, önceliğimiz haline gelmedikçe hiçbir toplumsal ve siyasal çaba hedefine ulaşamayacaktır. HDP’nin model tartışmalarından önce fedakarlık tartışması yapması bu nedenle çok önemlidir. Ve tabii gençliğe güvenin yeniden ele alınması.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00