Koy kadını torbaya, salla salla vur duvara
Fotoğraf: Envato
Tüm işçi ve emekçilerin başına geçirilecek torba yasa haziranda çıkacak. “Taşerona, memura, kayıtdışı çalışana, kadına müjde” tam tamlarıyla duyurulan yasa, kölelik düzeninin resmi ilanı gibi. Şanını kadın işçilerin “annelik haklarını genişletmek”le yürütmesi ise tam bir kandırmaca!
Buyurun; “doğum borçlanması”. Daha önce ilk doğum için 2 yıl olan borçlanma süresi ilk doğum için 6 ay, ikinci doğum için 1 yıla indiriliyor. 3 çocuk meraklısı hükümet, doğum borçlanması süresini 2 yıla ancak kadın üçüncü doğumu yaptığında çıkarıyor. Yani devlet, varolan bir hakkı elimizden alıp, üç çocuk doğurma politikasının yükünü sırtımıza yükleyip adını da “müjde” koyuyor. Bu arada, kim ödüyor doğum borçlanmasını? E tabi ki siz! Asgari ücretle kısmetse ödersiniz…
“Esnek çalışma”yı bir hak olarak yutturma hamlesinin en cafcaflı kısmı “annelik” üzerinden yapılanı. Yasayla “doğum yapan kadına 6 aya kadar yarı zamanlı esnek çalışma hakkı” getiriliyormuş. İkinci ve üçüncü çocuk için esnek çalışma süresi daha uzun. “Çalışmadığı sürelerin ücretini devlet ödeyecek” deniyor. Devlet nereden ödeyecek? İşsizlik fonundan. Sakın sanmayın ki “6 ay çalışacağız, tam ücret alacağız”. Hayır, ilk 2 ayda kadın maaşını eksiksiz alacak. Devlet, geri kalanını kadına değil patrona verecek. Yarı zamanlı çalışacak kadın iki aydan sonra çalıştığı saatler üzerinden ücret alacak ve prim esasına göre emeklilik sisteminin olduğu ülkemizde hiçbir zaman emekli olamayacak. Çocuklu kadınların part-time/kısmi çalışmasına tüm toplum alışıp uyum sağladıktan sonra, çocuk başına yaklaşık 6 yıl part-time çalışmayı yine bir “hak” olarak getirdiklerinde çalışma hayatında kadın kalacak mı, hep birlikte göreceğiz!
Patrona bir kıyak daha var; yeni doğum yapmış kadın yarım zamanlı çalışırken işin geri kalan kısmı da özel istihdam bürolarından kiralanan başka işçilere yaptırılacak. Bu “geçici işçilerin” büyük çoğunluğunun yine kadınlardan oluşacağını tahmin etmek zor değil. (Elbette özel istihdam bürolarının saltanatını kolaylaştıracak düzenlemeler de var torba içinde). Hedef özel istihdam büroları aracılığıyla esnek ve düzensiz çalışmayı yaygınlaştırmak. Bunu da ataerkil yapı nedeniyle toplumda esas işgücü olarak görülmeyen kadın emeği üzerinden uygulamaya sokmak istiyorlar. Elbet sıra erkeklere de gelecek... Tüm işçi ve emekçilere daha fazla kölelik koşullarını dayatacak olan bu sistem, İş Yasası’na göre işçiden bile sayılmayan ev işçisi kadınların üzerinden meşrulaştırılmak isteniyor.
Kreş saatlerinin kadınların çalışmasına göre ayarlanması meselesine gelince… Bu hükümet döneminde kamu kreşleri ortadan kaldırılmadı mı? Patronların üstünden “kreş yükümlülüğü” bir çırpıda alınmadı? “Kadın çocuğunu kreşten alacak, onu 15.00’den sonra çalıştırmayın” diyeceksiniz, patronlar da “tabi” deyip uygulayacak öyle mi? Kim denetleyecek, nasıl denetleyecek, yaptırımı yükümlülüğü ne olacak? Koca bir boşluk. Kadınlar, kâğıt üstündeki bu hakkı kullanmaya “cesaret” ettiğinde kapının önüne konulmasını engelleyecek bir sendikal örgütlenme olanağı kalıyor mu? Hayır. Çünkü yarım işler, yarım güvenceler, tam örgütsüzlük demek.
Bu torbayı, 2011’de açıklanan Ulusal İstihdam Strateji Belgesi’nde iş yaşamında kadınlar için öngörülen esnek ve güvencesiz yeni çalışma biçimleriyle birlikte düşündüğümüzde ortaya çıkan tablo açık: Kadınlara, erkek egemenliği ve sermaye arasındaki kutsal ittifakı bozmayacak şekilde ve üstelik ev ve bakım işlerini aksatmamaları “yasal bir zorunluluk” haline getirilerek; “şimdilik” daha da esnek ve güvencesiz şartlarda çalışmaları dayatılıyor. Sonrası, iktidarların kadınların çalışma hakkı konusundaki siyasal tercihlerine ve hem evde, hem işte bu ağır koşullarda çalıştırılacak kadınların dayanma güçlerine kalıyor.
Kadınların “anneliğini” ortalığa atarak tüm emekçileri insanlığın yüz karası dönemlerdekinden bile daha korkunç koşullara mahkûm edecek bu yasa, “salla salla vur duvara” yasası olabilir bizim için ancak.
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52