13 Mayıs 2014 00:06

Tayland'da rejim krizi

Tayland\'da rejim krizi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz hafta Tayland Anayasa Mahkemesi Başbakan Yingluck Shinawatra ve dokuz bakanının hükümetten ayrılmalarına karar verdi. Hükümetin geri kalanı emanetçi olarak Temmuz’a kadar devam edebilecek. Böylece Yingluck’un ağabeyi Thaksin Shinawatra’nın 2006’da bir darbeyle hükümetten uzaklaştırılmasından bu yana üçüncü kez aynı siyasi gelenekten bir hükümet mahkeme vasıtasıyla görevden uzaklaştırılmış oluyor. Tayland, rejim krizinin yargı denetimi ve temsili demokrasi arasındaki ilişkilerde görünür hale gelmesi açısından ilginç bir vaka sunuyor. Konuya giriş için Thammasat Üniversitesinden siyaset bilimci Kasian Tejapira’nın kaleme aldığı ve New Left Review dergisinin mayıs 2006 sayısında yayımlanan yazısına başvurdum. Bangkok’ta yaşadığı için sıkı bir sansür altında yazsa da Tejapira’nın toplumsal analizi dikkate değer.
1960’ların başlarında Vietnam Savaşı’nda ABD’nin yanında yer alan Tayland nüfusun yüzde 80’inin tarımda çalıştığı ve Dünya Bankası desteğiyle ithal ikamecilik uygulayan bir ülkeydi. 1980-84 yılları arasında General Prem Tinsulanond’un başbakanlığındaki askeri hükümet Dünya Bankası’nın Yapısal Uyum Programı kapsamında devalüasyon yapıp, ucuz emeğe dayalı tekstil endüstrisi merkezli ihracata yönelik kalkınma modelini benimsedi. Böylece 80’lerin ortasından 90’ların ortasına çift haneli büyüme oranlarına ulaşan Tayland’da kente göç hızlandı, küçük burjuvazi büyüdü; sanayi, emlak piyasası, ticaret ve hizmet sektörü atılım yaptı. Hızlı büyümeyle beraber gelir dağılımı eşitsizliği ve bölgesel eşitsizlik arttı. 1994’ten itibaren şişmeye başlayan büyüme balonu 1997 Asya Krizi’nde patladığında, Tay ekonomisi yüzde 10.5 küçüldü, hisse senedi piyasası dolar cinsinden yüzde 95 düştü. 1 milyon kişi işsiz kaldı, 3 milyon yoksulluk sınırının altına düştü. Bugün krize giren siyasi tasarım da 1997’deki krizde kurulan anayasal düzenle oluştu.
1960-70’lerde Amerikan yardımı ve piyasa reformlarının yarattığı kaynakları, yerel memurlar vasıtasıyla cebe indirip zenginleşen mafyatik iş adamları temel siyasi aktörler haline geldi. Bu iş adamlarının, 1970’lerden itibaren topraksızlaşan ve ancak seçim zamanı oy karşılığı siyasi sistemden bazı faydalar sağlayan kırsal yoksullarından oluşturdukları yerel patronaj şebekeleri siyasi partilerden bile daha kalıcıydı. 1997’deki yeni anayasa ise bu şebekelere karşı iktidarı başbakanda yoğunlaştırdı. 1990’ların yüksek teknolojik sektörlerine sermaye birikimi sağlayan burjuvazi bu ortamda ülke idaresini kendi eline almaya karar vermişti. 1990-94 arasında telekomünikasyon alanında 2.4 milyar dolarlık bir şirkete sahip olan Thaksin, 1997 Anayasa değişikliğinden sonraki ilk seçim olan 2001 seçimlerinde kırsalla kent arasındaki aracılara dayanıp, kırsal seçmene hitap eden popülist bir programla iktidara geldi. 2002’den itibaren Thaksin Güney’deki Malay Müslümanları’na karşı askeri kadrolarla sağlanmış dengeyi bozup, kendine bağlı polis güçleriyle yeni bir operasyona girişti. Gelen tepki üzerine bölgeye uçaklardan “barış bombası” adında 100 milyon origami kuşunu attıran Thaksin uzlaşmacı bir siyasete mecbur kaldı, ancak devlet terörü bitmedi.
2005’ten itibaren Thaksin petrol fiyatlarındaki yüksek artış, dış ticaret açığı, artan enflasyon ve faiz oranları karşısında kentli orta sınıflara fiyat istikrarı ve kırsal yoksullarının tüketimi için ucuz krediyi sağlayamaz hale geldi. Artan itirazlara Thaksin hakaretamiz cevaplar veriyordu: “Bu p... bütün yaptığı hükümeti eleştirmek; o zaman neden hükümetten maaş alıyor? Eleştirmek istiyorsa, muhalefete katılsın”. Thaksin bu tavrını sürdürdükçe karşısındaki cephe giderek kalabalıklaşmaktaydı. Ancak askeri ve sivil bürokrasiden, iş adamlarına, muhalif politikacılardan muhafazakar teknokratlara, insan hakları savunucularından liberal entelektüellere, kamu çalışanlarından Güney’deki Müslüman Malaylar’a ideolojik ve politik olarak tutarlı bir muhalefet oluşturamayan bu cephe sonuçta kral figüründe birleşti. Muhalefetin giderek monarşist-milliyetçi bir biçime bürünmesi sonucunda Thaksin 19 Eylül 2006’da bir darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. Ancak rejim krizi son bulmadı. Haftaya devam edeceğiz ve solun durumuna bakacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa