14 Mayıs 2014
DİĞER YAZILARI
Edebiyat 15 Nisan 2015
Normalleşmek 8 Nisan 2015
Adil 18 Mart 2015
Beklenti 11 Mart 2015
Koşa koşa 4 Mart 2015
Adım adım 25 Şubat 2015
Her şey 18 Şubat 2015
Mendil 28 Ocak 2015
Yuvarlak 14 Ocak 2015
Yabancı 7 Ocak 2015
YAZI ARŞİVİ

Anneler günü, Türkiye’nin en güçlü baba figürlerinin canlı yayındaki hiddetli öfke patlamalarının gölgesinde geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu; Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ise Fenerbahçe taraftarlarını edepsiz ve terbiyesiz olmakla suçladı. Bağıra çağıra, herkesin önünde.
Siyasetten bağımsız düşünmek kolay olmasa da, eninde sonunda spor sayfasında yayınlanan bir köşe yazısı bu. O yüzden Başbakan’ın öfkesini değil de Aziz Yıldırım’ı ele alalım. Adil olmayan bir yargı süreci sonunda mahkûmiyeti kesinleşen cefakar bir nefer diyorlar. Yıkılmayan son kale Fenerbahçe’nin, hani İslam Çupi’nin, Lefter’in, Selçuk Yula’nın erken kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz’ın Ahmet Atakan’ın takımını; serveti, özgürlüğü uğruna savunan büyük başkan diyor kimileri. Zaten Alex de Souza diye tezahürat yapan grup da pek sevilmeyen bir grup diyorlar. En anlamlı şampiyonluk bu yılkiydi diyorlar.  Önüne ne kadar mazeret dizersek dizelim ben o öfkeli çıkışı unutmayacağım. “Attırırım sizi stattan bir daha gelemezsiniz”i, o tribünleri savunmak için ne bedeller ödendiğini bilen birisi olarak kabul edemeyeceğim. Yok öyle yağma. Kim kime öyle çıkışabilir, kim kovabilir taraftarı stadyumdan? Betonunu dökmekle sahibi olunmuyor stadyumların.
90’larda, 2000’lerde Fatih Terim’in, Mehmet Ağar’ın, Sinan Engin’in yönettiği futbol sahada fazlasıyla başarılıydı. Hem kulüpler hem milli takım düzeyinde. Ama öfkenin, egemen erkek profilinin izi kaldı işte. Onu hatırlıyoruz. Başarı bir kültüre dönüşemedi ama bağıra çağıra üste çıkmak kalıcı bir raconu oldu futbolun.
Geleceğe ne iz bırakmak istiyorsun? Bir başkası değil de sen. Çocuklarına “Bizim semte giren rakip taraftarı harcardık biz, arabayla bile sokmazdık?​” hikayesiyle mi kahramanlık anlatacaksın?“Bizim başkan bir kükredi, kimse çıtını çıkaramadı taraftardan. Sonra bir daha giremediler stada.” diye mi  övüneceksin? Rol modelin tekme atan futbolcular, küfreden teknik adamlar mı olacak?
İyi düşünce zihinlerden silindi gitti. Galatasaray iki güzel frikik golü attı aynı maçta, kim bilir kaç yıl sonra. Tadını çıkaramadı kimse. Herkesin dilinde Trabzon yattı, barajı bilerek sağa çekti, önünü boşalttı. Biz bu çocuklara güvenmeyeceksek, kirlilik içinden çıkılmaz bir hal aldıysa, dört büyükten birisinin diğerine kayıtsız şartsız her koşulda bile isteye yenildiğine inanıyorsak ve değişmesi için kol kola girmediysek; bu oyunu izlemeyeceğiz. Başka yolu yok. Bana komplo kuruldu ama diğer herkes şikeci, hem hakemleri de satın alıyorlar, federasyon onların kuklası, rakipler bir tek bize asılıyor, uluslararası tezgah var düzeyinde rahatsız ediyorsa tüm olup biten ya değiştirmek için yola çıkacaksın ya da gözünü başka yerlere çevireceksin. Zira öyle mutlu olamazsın. Sana da yazık.
Çocukluğumdan beri bir yerindeyimdir Karşıyaka camiasının. Ne sportif istikrarı vardır (11 sezondur 1. Lig’de çakılı kalması dışında), ne de heyecanını dizginleyebilir. Biraz haytadır. Dersine çalışmaz. Genelde orta sıralara, ortalama hedeflere koşar. Ama gözünü başka yerlere çevirmesini bilir Kaf-Kaf. Futbol dışında basketbolu görür, izler. 84 yıl önce yağmur yüzünden yarım kalmış bir futbol maçının tamamlanması adına atlar Sakız Adası’na maç yapmaya gider. Futbol güzele gitmiyorsa, kendisi futbola güzellikler eker yeşertir. Biz burada birbirimizi yerken bağıra çağıra, çok değil iki kulaç mesafesindeki Sakız Adası’nda Karşıyaka ile Lailapas 84 yıl önce başlamış, hiç bitmeyecek bir dostluk çıkardılar maçın içinden. Taraftar maç 5-5’ken kucaklaşarak bitirdi maçı. Sonuna kadar sabredemedi ki, dostluğun sonu gelmesin. Her yıl devam etsin. Babalar, ne kadar güçlü olduğunu ispatladı Türkiye’de. Her gün ispatlıyor. Biz bu figürleri baş tacı ederek babalara gelmekte olduğumuzu gördük. Hemen karşıda el kadar bir adadaki dostluk maçında ise Türkçe ve Yunanca “Anneler Kutsaldır” pankartı(aşağıda) açıldı. Senede bir gün değil, her gün hatırlayalım anneleri diyorsak; hadi gelin babaların futbolunu yıkıp annelerinkini kuralım. Varsın annemizin liginde oynayalım ama babalara gelmeyelim.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sivil kanıyla harita çiziyorlar

Sivil kanıyla harita çiziyorlar

Suriye’de aralık ayında yönetimi ele geçiren Batı destekli cihatçıların, ülkedeki farklı etnik ve dini gruplara yönelik katliamları artarken, emperyalist güçler bu kanlı ortamı bölge haritasını yeniden şekillendirmek için bir fırsat olarak görüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et