16 Mayıs 2014

Soma’da yaşanan maden kazasının teknik boyutlarını işin uzmanları irdelemekte, dünyadaki örnekleriyle kıyaslayıp bir kader olmadığını ortaya koymaktadırlar. Biz işin teknik kısmını bilemeyiz bu konuda mesleki bir yeterliliğimiz yok ancak dünyada yaşananları da takip edip kıyaslayıp uzmanların açıklamalarını okuyup, dinleyip bir kanaate varabiliyoruz.
Yaşanan bu iş cinayetine Hükümet kanadının yaklaşımları her zamanki gibi alışılagelmiş ve beklenen boyutta olmaktadır. Başbakan maden kazalarını karşılaştırırken 1862 İngilteresi’nden örnek vermekte, kazayı işin ‘fıtratı’ olarak kabullenmekte madenci şirketi savunurken de adeta şirketin sözcüsü gibi konuşmaya devam etmektedir. Başbakan ve bakanların açıklamalarını dinleyip diğer açıklamalara kulak tıkayanlar bu kazaların ya işçilerin suçu olduğu ya da zaten beklenen ve önlenmesi mümkün olmayan bir kader olduğu inancını kabul edeceklerdir. Buna hazır bir kitlenin olduğunu hem biz hem de Hükümet bildiği için birazcık irdeleyen insanlara komik gelebilecek açıklamaları Hükümet yetkililerinin neden yaptığını da anlayabiliyoruz.
Soma’da yaşanan cinayet ve her dakika artan can kaybı karşısında ailelerin acısını dindirmek ve onların yaşadıkları travmayı gidermek için de adımlar atılıyor. Yine bu adımların Hükümetimizin hükmetme ve olaylara bakış anlayışına uygun olarak sürmektedir. Hükümete göre yaşanan olay bir kaza ve kaderdir, öyleyse kaza ve kadere iman eden ümmetin yaşadığı travma ve psikolojik sorunları çözecek olan da psikolog ve ilgili eğitimleri almış uzmanlar değil imamlar olacaktır. Bunun için ilk yapılan açıklamalara göre bölgeye 500 imam gönderilirken gönderilen psikolog sayısı ise on kişi olarak açıklandı. Diyanet İşleri Başkanı hemen acil müdahale ekibiyle Soma camiinde konuşlandılar.
Bu arada İlahiyatçı Profesör İhsan Eliaçık, tam da yüzyıllardır bizim Dede’lerin Ana’ların söylediğini söyleyerek kadere İman Muaviye (Biz ona Mavuya deriz) tarafından İslam’a sokulmuştur dedi. (Gerçi biz sadece kaderin değil bugünkü Sünni İslam’ın kabul ettiği esasların bütününün Mavuya ve zihniyeti tarafından İslam’a sokulduğuna inanırız.) Öyle ya Mavuya gibi ceberut devlet yöneticilerinin yaptıklarına inançsal bir kılıf bulmaya ihtiyaçları vardır. Öyle işin hukuki tarafını, bilimsel tarafını irdelemek, soruşturmak işlerine gelmez. Şimdilik 500 kişiden oluşan imam ordusu ev ev çalışma yaparak aileleri kaza ve kadere ikna edip seslerini çıkartmamalarını, yaşanılana boyun eğmelerini aksi takdirde Allah’a ve İslam’a ters düşen iş yapmış olacaklarını anlatacaktır.
Böylelikle şirket işlerini yürütecek, parasını kazanmaya devam edecek, kasalara sığmayan paralar ayakkabı kutularına konacak, Hükümetimiz de imam ordusuyla vatandaşının hizmetine koşmuş ve onları yalnız bırakmamış olacaktır.
Ölenler tatlı öldüler, aileler kaderlerine razı olmalılar, zaten şirketin hiçbir eksiği gediği yok, aslında hiçbir sorun ve sıkıntı da yok. Tüm sorunu çıkartan bu Ali’siz Aleviler, Ateistler, fırsatçı Geziciler, ölü sevici sosyalistler, komünistler’dir. Bunlar da olmasa her şey süt liman olacak.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et