Vicdan göçüğü
Fotoğraf: Envato
Bağırsam neye yarar,nasılsa duymazlar
Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm
İçimde cesetler ve daha ölmemişler var”
Metin Altıok
Ey Soma! Kanayan yaramız, çöken insani değerlerimiz, umudumuzun, öfkemizin anayurdu!
Ey çocuklara güneşi göstermek için canını veren emekçiler!
Ey Soma, yiten insanlığımız, çürüyen vicdanımız!
Ey “kredi borçlarını kapatmak için” her gün yerin yüzlerce metre altına inen işçiler, kardeşlerim!
Günlerdir içim yanıyor, soluduğum hava, seyrettiğim gökyüzü, yürüdüğüm toprak bir bıçak gibi yüreğime işliyor. Yüzlerine baktığım insanlarda gördüğüm o derin hüzün, o kaderci bakış, çaresizliğin derin çizgileri bu coğrafyanın fiziki haritasını hatırlatıyor.
Paranın egemenliğinin bize sunduğu bu acı çemberi nasıl yarmamız gerektiği konusundaki bitip tükenmek bilmeyen soruların yanıtlarını birlikte paylaşamamanın, beraber fiiliyata sokamamanın ölümleri durmadan çoğaltmasına, acılardaki ortaklığı, çözümde beceremeyişimize yanıyor, kahroluyorum. Bu sıkışmışlığın, bu soluk almadaki dirençsizliğimizi nasıl aşacağımızı bilememenin ızdırabını yaşıyorum.
Katliamdan kurtulan biriniz bir haber kanalının canlı yayınında ‘‘Madene tekrardan inecek misiniz? ‘’ sorusuna ‘‘Girmeliyim bankaya kredi borcum var’’ dedi
Siz “kredi borçlarınızı” ödeyin diye değil, YAŞAMAK için çalışamadınız, çalıştırmadılar.
Siz evinize et, süt, tereyağı… almak için değil, onlar daha güzel elbiseler giyebilsin, daha iyi evlerde oturabilsin, daha çok tatil yapabilsin, daha pahalı arabalara, yatlara, katlara sahip olabilsin, çocukları daha iyi okullarda okuyabilsinler diye çalıştınız, çalışıyoruz.
Size bir tören bile çok görüldüğü için, yasımızı bile bir gün önceden başlattıkları için utanıyorum,
Sizi yüz elli yıl önceki dünyada olanlarla karşılaştırdıkları için dilim tutuluyor, söyleyecek söz bulamıyorum.
Oysa 45 yıldır Avrupa da iş kazası nerdeyse olmuyor, hele ölümlü olanı hiç yok. İş kazası sıralamasında dünyada ilk üçteyiz. O küçümsediğimiz Çin’de bile bizden yedi kat daha az.
“Oysa bu ülkede işçiler yürümesin diye alınan önlemler, işçiler ölmesin diye hiç alınmadı.”
Ama bu ölümler, katliamlar kaderimiz değil biliyorum. Artık birbirimizi daha çok dinlemeli, daha çok el birliği etmeliyiz. Kaderimiz bizim ellerimizde, geleceğimiz, yarınımız.
Örneğin bir sihirli değnek değmiş gibi yarın türkülerle uyansak. İşçiler halaya dursalar işyerlerinde, şartelleri indirse, köylüler kazmaları toprağa vurmazsa, öğrenciler derslere girmezse, memurlar emekçi olduklarını hatırlasa... Çocuklar göğe uçurtma uçursa…
İşte o gün güneş başka doğacak…Gökyüzü daha mavi olacak… Sular daha bir gür akacak…
Anneler ölen çocuklarına ağlamayacak, Tersane, maden işçileri ölüme yürümeyecekler. İşte o gün ülkemin her yanı bahara dönüşecek, “Mevsim Akdeniz olacak.”
O zaman madenci kardeşim “Bir plastik boşluğundan solumayacak hayatı, kızını ve gerisini…”
O zaman “Hürrriyet gelecek şanlı elbisesiyle”.
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01
- Sandık ve vicdan 29 Mart 2014 00:10