Halka saldırma, katilleri tutukla!
Vaktiyle, öğrencisinden dinlemiştim:
Server Tanilli’nin verdiği Anayasa Hukuku dersi, ziyadesiyle ilgi görürmüş…
(İstanbul) Hukuk Fakültesi’nden olmayanlar da izlemeye gelir…
Ders verdiği amfi dolar taşarmış.
Hoca, misal… Devleti, egemen sınıfın baskı aracı olarak izah ederken…
Daha sonra onu vuracak faşistler, ‘Türk devlet töresi…’ filanefsanesiyle itiraz eder, mugalata yapmaya kalkarmış…
Onların sabote etmeye dönük teşebbüsleri devrimcileri ayağa kaldırınca…
Server Hoca istifini bozmadan, sükunetinimuhafaza ederek, gayet sevecen:
“Onar anlamaz… Şekillerle anlatmak lazım” dermiş…
Başlarmış kara tahtada çiziktirerek, devlet-sınıf münasebetini anlatmaya…
Bi’ nevi ‘fi tarihi’ne müracaatım şundan:
Soma’daki ‘kaza’ rumuzlu ‘katliam’ gündeme gelince, iktidarın maiyet gazetecileri teyakkuza geçti…
“AKP’nin bu işte kusuru yok” kıvırtmasını kanırtmaya girişti…
Ezcümle, ‘Varsa suçlu o da özel şirket… Hükümetin kabahati yok valla’ demeye getirdi…
Misal. Havuz gillerdenSabah: Aktör Patron (17 Mayıs 2014)
Yahu tamam da… Eksik olan şu: Onun patronu kim?
Yada onu ‘aktör’ yapan ‘yapımcı’ kimin nesi?
Star’ın (17 Mayıs 2014 tarihli) manşetindeki “Soma Pişkini” hangi ocakta pişti?
İlla adlı adınca AKP… Onları anlayacağı tarzda A-K-P şeklinde mi yazmalı?
Taşeronundan sen suçlusun Tayyip denilirse anlaşılır mı?
Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın tabiriyle “domuzuna” bilirler ya… Bildikleri için bunca savunmaları ama…
Tanilli Hoca gibi erbap olmasam da…
Mustafa Karaalioğlu – Abdülkadir Selvi familyasının anlayacağı hale sokarak izahat vereyim…
Sondan… Soruşturma meselesi misali üzerinden iktidarın pişkinliğini anlatayım…
Hayır hayır muhteremler…
Çağdaş avukatları… Devrimci dayanışmacıları linç edip gözaltına almayacaksınız…
Karaalioğlu…O manşetindeki ‘Soma Pişkini’ni tutuklayacaktınız…
Server Hoca’nın izinden giderek şöyle anlatayım…
Mahalle Bakkalı Halim Amca ile çırağı Selim misalini ele alalım…
Farzı muhal… Bizim sakar Selim rafları devirip altında kalsa…
Halim Amca söylene söylene yara bere içindeki çırağını hastaneye götürse ne olur?
Naçiz bedenindeki yara bere ve ezikliklere, başından aldığı darbeye istinaden Selim müşahedeye...
Bakkal Halim Amca da polis sorgusuna alınır… Ki… Kuvvetle muhtemel çıkarıldığı savcılık kararı yapıştırır: Tutuklanmasına…
Niye? Kaçma ve delil karartma ihtimali vesaireye binaen…
Yahu kardeşler…
Bizim gariban bakkal Halim’i tutuklayan bu adaletin gerekçesi…
301… Yazı ile üç-yüz-bir işçinin müşahhas katili maden sahibi ve yöneticileri için neden işlemez…
Haklısınız… Tutuklanmaları için önce kovuşturma ve soruşturmaya tabi olması lazım…
Ama hayır… 301 emekçinin katline isyan edenleri döverek gözaltına alan polis korumasında patron, Başbakan karşılıyor…
Tayyip’le hasbihâl ediyor…
Enerji Bakanı’nınavukaatı hakkında sayın kamuoyuna iletilmek üzere bilgi veriyor…
Sayın katilin verdiği bilgilerle Sayın Bakan Sayın kamuoyunu aydınlatıyor ve Sayın sağduyu “Haa..” diyor… “Vahh vah…” çekerek, duaya duruyor…Uz.
Hülasası: Katil olay yerine döner kuralı Soma’da işlemiyor…
Zira katil olay yerini hiç tek etmiyor…
Dahası… Olay mahalli onun kontrolünde… Onun denetiminde… Onun kol ve kanatları altında kalmaya devam ediyor… Ki deliller kanunlara uygun şekilde karartılsın… Pardon amir hükümlerin icaplarına göre tanzim edilsin…
Ölenlerin ağzına, tersine düzüne bakılmaksızın alelacele maske takılsın vesaire….
Kaçma ve delil karartma ihtimali oluşmadığı için tutuklamaya… Ve bunun olması için gözaltıya ne hacet…
Bi’ ara uğrayıp ifade verir Soma katliamının sorumluları…
Şimdi delilleri münasip hale sokma, yangından kanıt kaçırma dizynıyla meşguller… Bitince…
Hem sokakları gazlamakla filan “olağanüstü” meşgulken polis…
Ne gerek var… Uğrayı verir bi’ ara…
Bilmem anlatabildim mi Tayyiban’ın medya maiyeti…
Siz bunu idrak edin, iktidarın Soma suç dosyasındaki diğer paragraflara sonra bakarız…
SOMA KATLİAMI AKP’NİN KABLOSUNU ISITTI
Türkiye kapitalizminin başarı öyküsü olarak medyaya geçen…
Misal… Vahap Munyar’ınTTK 10 Milyar lira alacak (Hürriyet, 30 Eylül 2012) başlıklı ambiyansıyla sükse yapan…
Sen ben biz o… Alayımız… Bu “winwin” haberinin muştusuyla fevkalade kıvanırken…
Serbest piyasanın faidelerine şükreder…
Cümle emek sülüğü taşerona aşerirken…
Burjuvalarımızın neredeyse, “Gidin bakın da ders alın kerkenezler” diye adamlarını staja gönderme gayesine istinaden…
Münasip taymingkolladığıSoma madeninden…
Katliam mahallinden….
O meşhur “işçilik maliyetinin140 dolardan 23.80 dolara…”
Dikkat isterim… “23.80 dolara…” gibi ince ince yapılmış hissi veren…
O güven verici matematiğe “düşürülmesi”nin foyası ortaya dökülmeye başladı…
Görebildiğim en son haber:
Meğer “Soma’daki madeni inceleyen tekniker ‘kablolar dayanmaz’ diye uyarmış”… (17 Mayıs 2014)
Habere göre uzman, “17 gün önce bu kablo panoyu taşımaz. Mutlaka bir arıza olacak ve faciayla sonuçlanacak” demiş…Ama….
Bence aynı aymazlığa RT Erdoğan iktidarı da devam ediyor…
Zira son Soma katliamı da AKP diktasının kablolarının fena halde ısındığının sinyalini veriyor…
Bu ateşe bu otoriter ‘pano’ dayanmaz… Patlar… Patlı…
İSMET BERKAN BİLE KORKMUŞSA BU TÜRKİYE’DEN…
Hürriyet Yazarıİsmet Berkan, Soma’da iki emekli madenciyle konuşmuş.
Uzunca bir alıntı:
“ ‘Başbakan kimin başbakanı? Devletin taşeronu olan şirketin mi başbakanı, burada ölen madencilerin mi? Hükümet kimin hükümeti, bizim mi yoksa şirketin mi? Ben Başbakan’ın konuşmasını hastane kapısında dinledim. Soma’da olsaydım belediyenin önüne gider ben de bağırırdım, o kadar kendimi böcek yerine konmuş hissettim’ dedi biri, ismini yazamıyorum, bana bile söylemedi çünkü.” (17 Mayıs 2014)
Bu değerlendirmeleri yapan işçi “marjinal” solcu mu?
Berkan’dan okuyalım:
“Yerel seçimde vermedim ama son iki genel seçimde Ak Parti’ye verdim ben oyumu, bu Başbakan’ı seviyordum iki gün önceye kadar…”(aynı yazı)
Son olarak Berkan’’ın gözlemi… Lütfen dikkat: “Köy yerinde, insanları adını vermeye korkar haline getiren bir ülkede yaşıyoruz.”
‘Eee ne var bunda? Böyle bir ülkede yaşadığımız sır değil… Niye bu alıntı’ derseniz….
Şundan: Bunu Yazan İsmet Berkan…
İsmet Berkan: Hükümetin sevgili gazetecilerinden…
Hürriyet’in başına geçmesini isteyebileceği (belki de istediği…) şahsiyet… O kadar yani!..
Bu mertebeyi de alnının karasıyla kazandı elbet Berkan:
“Evet izledim Kabataş iskelesindekio görüntüleri… Anlatıldığı gibi tacizler var” (5 Şubat 2014) demişti mealen…
‘Tarafsız’ Hürriyet yazarının hoş görüşü iktidar medyacıları için can kurtaran olmuş, ‘Gezici’lerin vahşetinin kanıtı olarak sunulmuştu…
Nagehan Alçı’nınbile (CNN’deki programında) delil göstermek için atıf yapmayı akıl edebileceği açıklıktaki bu destek…
Emniyetten sızdırılan görüntülerle (13 Şubat 2014) yalanlanmış… “Yok böyle bir hadise” denmişti… De…
Berkan,“kusurumu itiraf ediyorum” (15 Şubat 2014) notuyla özür dilemişti…
Bu tür kıymetli mülahazaları epey önce keşfedildiği için…
İ. Berkan, vicdan sahibi gazetecilerin birer bire uzaklaştı(rıldı)ğı“Ferit Kardeşim” in NTV’sinin filan muteber gedikli yorumcuları arasına sokuldu… Vesaire…
Hangi kumaştanbi’ gazeteci olduğunu şunun için hatırlattım:
Bu evsaftaki İsmet Berkan’ın… ““Köy yerinde, insanları adını vermeye korkar haline getiren bir ülkede yaşıyoruz.”
Diye yazmasına ne demeli?:
a) Günaydın...
b) Soma’da gördüğü trajik tablonun hassaslaştırdığı bünyede Hasan Cemal sendromunun zuhur etmesi…
c) İleride de lazım olacak, ‘Ben gerektiğinde hükümeti de eleştirebilirim’ kontenjanından yazılmış yazı ile piyasasını yükseltmeye yarayacak ‘tehditvari’ döşeme…
d) Vicdanı eve döndü ve aklına hükmetti…
e) “Soma AKP’nin sonu olabilir”, öngörüsü ile karşı yakaya itibarlı geçiş yollarını arama…
f) Hiçbiri… İsmet Berkan bu; ne yersen ye: Yersen!?
?!
Başbakan Soma çıkarması sırasında feraset ve zekâmıza hakaret ederken…
“İngiltere’de 1862’de204 madenişçisi öldü” misalini verdi.
Soma’daki katliamı, 19. Yüzyıl verisiyle mukayese etmesini nasıl yorumlamalı?
Akıl ve izan kıtlığı ile mi…
Türkiye’de maden işçileri 1800’ler İngilteresi’nin vahşi kapitalizm şartlarında çalışıyor itirafıyla mı?
Evrensel'i Takip Et