21 Mayıs 2014 00:03

Kapkara, derin bir aymazlık

Kapkara, derin bir aymazlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

11 Aralık 2013 tarihinde gazetemizde yayımlanan “Kömür Karası Sınav Korkusu” adlı yazımı, “… Hâlâ, öğretmenler ve rehber öğretmenler öğrencilerini Zonguldak madenlerinde çalışmak zorunda kalmakla korkutmaya devam edebilir; iş kazalarında işçiler ölmeye devam ettikçe ve madenci ölümlerinde Türkiye ilk sıralarda yer almaya devam ettikçe…” diye bitirmişim. Öyle bir katliam meydana geldi, öyle bir cinayet işlendi ki Soma’da, aynen o yazıda “3 Saat: Bir ÖSS Belgeseli” adlı filmden alıntıladığım sahnede olduğu gibi öğretmenler öğrencilerini madenlerde çalışmak zorunda kalmakla korkutmaya (!) devam edebilirler. Çünkü iş cinayetleri hâlâ işlenmeye devam ediyor ve Türkiye maden kazalarında, çıkartılan kömür miktarına oranlandığında, en çok madencinin öldürüldüğü ülke konumunda… Öğretmenlerin öğrencilerini madenlerde çalışmak zorunda kalmakla korkutmalarının bu kazayla ne ilgisi var, diye sorabilirsiniz. Maalesef var… Madenden canlı çıkan bir işçinin, sağlık ekiplerine, “Çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin” sözünde bu ilgiyi görebilirsiniz. Öğrenciye verilen mesaj şu: “Derslerine çalışmazsan, yaptığı mesleğin toplumdaki algısından utanan bir insan olursun sen de. Hayatın tehlikede olsa ve yaptığın iş yüzünden başına bir dert gelse bile yardım istemeden önce kendine dön bir bak ve utan.”
Böyle sınıfsal bir açıdan bakın bu katliama. Böyle bakarsanız, o katliamı anlayabilirsiniz. Vardır çevrenizde kader, Allah’ın takdiri, diye bu olaya bakan, kader kavramını dibine kadar çarpıtarak... Zerre kadar değer vermeyin böylelerine gerçekten tanrıya inanıyorsanız ve inançlı bir insansanız. Bu mesleğin fıtratı bu, deyip de madencileri yerin kilometrelerce altına gerekli önlemleri almadan gönderen ve bunu hiç önemsemeyen patronlardan beslenen siyasetçiler de var. Onlara da gıdım değer vermeyin. Oylarınızı onlara verdiyseniz ve pişman olduysanız merak etmeyin hâlâ umut var. Teknolojinin mümkün kılmasına rağmen ve madenciliğin devlet eliyle yapıldığı ülkelerde artık neredeyse hiç madencinin ölmediği bir çağda, 19. Yüzyılın sonuyla 20. Yüzyılın başındaki madenci ölümlerini örnek vererek bu katliamı meşru göstermeye çalışan siyasetçileri de istifaya davet edin. Çocuklara kötü örnek oluyorlar.
İşte bu katliamın sınıfsal boyutu nedeniyle bunlar olabiliyor. Bu yüzden yakınlarını kaybetmiş kişileri yerlerde tekmeleyebiliyorlar, yüzlerine yumruk atabiliyorlar. Bu yüzden madenci yakınlarını bilgilendirmeye ve hukuki destek vermeye çalışan avukatları gözaltına alabiliyorlar. Bu yüzden Soma’ya hiç kimseyi sokmamayı meşru görebiliyorlar. Bu yüzden maden şirketinin sahibi, işçilerinin ve onların ailelerinin karşısına zamanında çıkmaya tenezzül bile etmiyor. Bu yüzden madene inenlerin ne sayısını bilebiliyorlar, ne de onlara dağıttıkları gaz maskesi onların daha uzun süre nefes almasını sağlayabiliyor. Bu yüzden sık aralıklarla sensör yerleştirmiyorlar madene. Bu yüzden yaşam odaları koymaya tenezzül bile etmiyorlar, kanunda zorunluluk yok diyerek. Çalışma Bakanı da rahatlıkla maden şirketi sahibini suçlayabiliyor, kanunda yeri yok diye yaşam odalarını inşa etmemeyi insanlık dışı bularak. Peki, Sayın Bakanım, siz niye mükemmel olduğunu iddia ettiğiniz kanuna bunu zorunluluk olarak koymadınız? Daha da ötesi gereken uluslararası sözleşmeleri niye imzalamadınız? Maden şirketi sahibine ve oradaki diğer yöneticilere mi suçu yıkmaya çalışıyorsunuz, sorumluluğunuzu unutarak?
Yerin kilometrelerce dibine sayısını ve kimliğini bilmediğini iddia ettiğin yüzlerce insanı gönderdiğinde onları umursamadığını gösteriyorsundur, zaten. Ya bu işi beceremediğin için onların sayısını bilmiyorsundur, ya da saklamak istediğin bir şeyler vardır. Suriyelilerin, çocuk işçilerin ya da çocukken madende çalışmaya başlamış kişilerin, sigortasız işçilerin orada olduğunu bildiğiniz için mi, saklıyorsunuz bu bilgileri?
Bir zamanlar 15-65 yaş arasındaki erkek vatandaşların madenlerde çalışmasını zorunlu kılan bir kanunun çıkarıldığı bir ülkede yaşıyorsunuz. Maden kasabalarının yaratılmasıyla babaların erkek çocuklarıyla birlikte köleliğe mahkum edildiği bir ülke burası… Hatta öyle bir ülke ki, öğrencilerini madende çalışmak zorunda kalmakla korkutan ve böylece üniversite sınavına çalışmaya motive edebileceğini sanan öğretmenler de var bu ülkede... Yeterli güce sahip gaz maskesi taşımanın madencilerden esirgendiği ama polislerden esirgenmediği çok garip bir ülke burası…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa