21 Mayıs 2014

Sağlıkta ve diyanette aile yapılanması

Daha dün gibi gelebilir ama aslında yıllar oldu aile hekimliği sistemine geçiş. Oysa içinden ‘aile’ geçip de isteyenin kendi doktorunu seçebildiği bir sistemdi hayat bulan. Mevcut işleyişte eşlerden her birisi ve çocuklar ayrı ayrı aile hekimine başvurabiliyorlar.
 Şimdilik üstünden geçiyor olabilir meslek örgütleri, sendikalar ve hasta hakları dernekleri ama ailece bir hekime kayıtlı olunmasının gerekliliği tıbben önemlidir. Ama bir başka boyut daha var ki tartışarak görünür kılınmayı gerektiriyor. “Mahalle baskısı” devreye girdiğinde kadınlar kadın doktora erkekler erkek doktora dönemi başlatılabilir mi? Aslında mahalle baskısından da öte hükümet eyleyenlerce uygulanması gündeme alınır mı? Şimdilik sönümlenen öğrenci yurtları ve evleri bahsine geri döndüğümüzde hükümet eyleyenlerin söz ve uygulamaları duvar gibi idi: “Yok öyle kızlı erkekli evler, yurtlar”. Bunun sağlık alanına tercümesi “Eşinizi, bacınızı kadın doktor ve kadın hemşire varken erkek doktora göndermeyi nasıl içinize sindiriyorsunuz?​” olabilir elbet.
 Yakın zamanda yaptığı bir açıklamada ilgili uzmanlık derneği başkanı, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık alanında erkek doktorların son 10 yıldır ciddi oranda hasta kaybettiklerini belirtmiş. Bu veriyi bir muhafazakarlaşma kanıtı olarak ifade ediyor açıklamasında. Bu tespitine kısmen katılmakla birlikte muhafazakarlığın son on yıl ile izah edilemeyeceğini düşünüyorum. Bu alanda veri sunan çalışmalardan birisi olan Türkiye Değerler Atlası’na göre “kapsamlı muhafazakarlık ölçeği “ yüz üzerinden yaklaşık 70. Misal işsizlik varlığında erkeklere öncelik verilmesini savunanların oranları Danimarka’da yüzde 2 iken bizde yüzde 60. Yine aynı çalışmaya göre 47 Avrupa ülkesi arasında en sağda Türkiye görünüyor. Üstelik dinin toplum yaşamındaki yeri diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek.
 Bu muhafazakarlık zemini üzerinden sağlık ve sosyal güvenliği tartışırken içinden aile geçen her bir yapıda Diyanet vb. yapılanmalara göz atmamak eksik bir tutum olur. Tam da bu noktada yani aile hekimliğinin hayata geçirildiği zaman diliminin hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığında da içinde aile geçen bir birim kurulduğunu görüyoruz: “Diyanet İşleri Başkanlığı Aile İrşad ve Rehberlik Büroları”. Bu büroların çalışma yönergesinde ise şunlar dikkati çekiyor:
“a) Toplumumuzun aile hakkında dini açıdan doğru bilgilendirilmesini sağlamak, b) Aile yapısının korunmasına katkıda bulunmak, c) Halkımızın özellikle aile ve aile bireyleri ile ilgili dini içerikli soru ve sorunlarının çözümüne katkı sağlamak”. Sağlık alanı ile ilişkilendirirken yönergesindeki bir maddeyi atlamak olmaz: “Başvuran kişilerin sorunları dikkate alınarak gerektiğinde psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve avukat gibi uzmanlara yönlendirir.”
 Tüm bu başlıkları birlikte ele alabileceğimiz bir gündemimiz var şu günlerde. Soma’da yaşatılan toplu iş cinayeti içimizi acıtmaya devam ediyor. İçimiz acımaya devam ederken, basından yüzlerce din adamının Soma’ya gönderildiğini öğreniyoruz. Bir başka haberden avukatların darp edildiğini, engellendiğini okuyoruz. Soma’dan bir soru soracak olursak “giden din görevlileri Aile İrşad ve Rehberlik birimi adına mı oradalar?​” sorusu yanıtını bekliyor. Kimi cemaatlerin de oraya geldiklerini okuyoruz bu arada. Psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi disiplinlerin görev alanları din görevlileri ile daha da çakıştırılacağa benziyor  bundan sonra. Bu nedenle Soma üzerinden bu sorulara yanıt olabilecek haber ve gözlemler yakın geleceğe dair önemli ipuçları sunabilir.
 Sağlıcakla kalın.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et