Bu katliamı gürültüye getiremeyeceksiniz!
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP propagandası Soma’daki katliamda, kendi sorumluluklarının üstünü örtmeyi, asıl görev edindi.
Hükümet, artık uzmanlık alanı haline getirdiği olup biteni ters çevirme, kendisini mağdur göstererek sorumluluktan sıyrılma oyununu bu sefer şöyle oynamaktadır.
1 - Kendilerine yönelik, “Patron AKP’liydi işletmeler ona peşkeş çekildi”, “Erdoğan patronu eskiden beri tanıyordu!”, “İçeride çok işçi var!”, “Somali’ye değil Soma’ya bak!”... gibi eleştirilerin doğru ya da yanlış olması, sanki 301 işçinin katledilmesinin asıl nedeniymiş gibi Başbakan, bu iddiaları ortaya atanları ve kullananları “alçaklık”, “şerefsizlik”, “haysiyetsizlik”... gibi ifadelerle suçlayarak gerçekler üstünde bir gürültü perdesi oluşturmaktadır.
2 - 301 kişinin katlinin bir suçlusunun da gösterilmesi gerekirdi; bunun için de işletmenin sahibi firmanın yönetimi öfkeli işçiler ve halkın ayakları altına atılmıştır. 301 kişinin katlinde çok önemli role sahip bu kişiler, ortalık yatışınca kurtarılmak üzere, şimdilik “tek suçlu” ilan edilmektedir.
3- Soma’da katliamın kurbanlarına para verileceği, yasa çıkarılarak “şehitlik unvanı verileceği” (“şehit maaşı” bağlanacağı), çocukların okul giderlerinin karşılanacağı, kredi borçlarının kapatılacağı, ailelere bir. belki de iki maaş bağlanacağı, bu amaçla yardım hesapları açıldığı... üstünden büyük bir gürültü koparılıyor. Ki, dün evrensel’de bu işçi hayatını parayla ölçme aç gözlülüğü, “Parası neyse verelim rezaleti” olarak manşete çekilmişti. Dahası bu yöntemin iş cinayetlerinde başlıca yöntem olduğunu aynı zamanda da çok etkili olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda ve aylarda (halen de), iş cinayetine kurban giden işçi ailesinin çaresizliğini kullanarak patronun avukatları, muhasebecileri, “Size şu kadar para verelim davadan vazgeçin. Mahkemeye giderseniz, bizimle başa çıkamazsınız, davanız yıllar sürer ve elinize bu kadar para da geçmez” diyerek susturmuşlardır. Örneğin geçtiğimiz yıllarda 85 canın yok olduğu Tuzla Tersanelerinde firmalara karşı dava açan işçi ailesinin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ötesi, işçiler hep parayla, vaatle, olmazsa tehditle davadan vazgeçirilmiştir.
Bu silahı Hükümet, Roboskîli köylülere karşı da kullanmış ama Roboskîlilerin siyasi bilinci bu alçak oyunu bozmuştur.
Şimdi bu “Parayı devreye sokarak”, akla gelip gelmeyen her vaadi yaparak “Davadan vazgeçirme” yöntemi şimdi Soma’daki katliamda hükümetin rolünün saklanması için kullanılmak isteniyor.
Hükümet böylece, Hükümetin ve ilgili bakanlıkların “denetim” sorumluluğunun üstünü örterken aynı zamanda özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını da hedef olmaktan çıkarmayı amaçlamaktadır.
Oysa asıl sorun; 301 işçinin yaşamını kaybetmesinin nedeni ve sorumlularıdır. Ve bu nedenler hem uzmanların değerlendirmeleri hem de madenden sağ çıkan işçilerin açıkça anlattıkları gibi bu katliama gelen yolu; Hükümetin özelleştirme ve taşeronlaştırma merkezli ekonomi politikası, bu politikanın gereği olarak bu işletmeleri işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından denetlememesi (Denetimin lafta kalması) ve elbette patronların kâr hırsı döşemiştir.
Patronların “daha çok kâr” amacıyla yaptığı ihlallerle ilgili yan “adli bir soruşturma” sorunudur. Bu alanda bir adım atılmış ve öyle görünmektedir ki tutuklamalar sürecektir. Ama öte yandan bu katliamın asıl nedeni olarak ortada olan sorunun “idari-siyasi boyutu” tamamen tartışma dışı tutulmakta, bunun için her yol ve yöntem denenmektedir. Oysa bu yan sadece Soma’daki maden ocağı işçilerinin değil tüm işçi sınıfını, emekçileri ilgilendirmektedir.
Dolayısıyla, elbette basın, duyumları da haber yapacaktır, bazı spekülasyonlar üstünde de duracaktır. Ama asıl dikkat noktası; Hükümetin ve patronların ekonomi politikaları ve bunlara karşı mücadele, dolayısıyla bu işçi katliamındaki siyasi iktidarın, Hükümetin rolüdür. Ki, buradan hareket edildiğinde de karşımızda bizatihi kapitalist sistem ve onun sınıf ilişkileri vardır.
Gezi direnişindeki büyük halk tepkisini “Hükümete darbe girişimi” propagandasıyla püskürten Hükümet, Soma katliamını “darbe kategorisine” sokamadığı için, katliamı Soma Holdingin yöneticilerine yıkarak, Hükümeti kurtarmaya çalışmaktadır.
Ancak Hükümetin işi o kadar kolay değildir; bu katliamı yalanla, çarpıtmayla gürültüye getirmesi kolay olmayacaktır. Çünkü bu büyük facianın ortaya çıkardığı gerçekler üstü örtülemeyecek kadar büyüktür.
Yeter ki gerçekleri savunmayı işçi sınıfının ve emek cephesinin mücadelesiyle birleştirebilelim.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00