23 Mayıs 2014

Gaziantep’ten izlenimler…

4. Nar Film Festivali, aylarca süren çalışmalar sonucu Gaziantep’te, 15 Mayıs’ta başladı ve 21 Mayıs’ta bitti. Soma katliamı 13 Mayıs’ta yaşandı. İptal edilir düşüncesiyle ilgili arkadaşları aradım. İptal edilmeyeceğini ve festivalin biçiminin değiştirileceğini, seçilen filmlerin zaten Soma işçilerinin de içinde olduğu bir hayatı anlattığını, festivalin Soma’da öldürülen işçilere adanacağını söylediler. Düşündüm ne yapılmalıydı diye? İptal en kolayı idi. Doğru olan yaşanan gerçekliğe uygun refleks gösterebilme becerisiydi.
15 Mayıs’ta Gaziantep’e gittiğimde herkesin gözü, kulağı ve yüreği Soma’daydı. Protesto gösterileri yapılıyordu. Önce protestoya katıldık sonra öğretmenevinde gerçekleştirilen “100. Yılında Türkiye Sineması” başlıklı panele.  Panelin açılışı ve içeriği Soma ile başlamış ve her konuk bu konuda duygu ve düşüncelerini ifade ederek konuşmasına başlamıştı.
Daha önce duyurulan, restore edilmiş Muhsin Bey filminin gösterimi ile açılış kokteyli iptal edilmişti.
Ertesi günden itibaren ise filmlerin önünde Nar Sanat’ın hazırladığı Soma vahşetini anlatan etkili bir video klip eklenmişti. Kısacası Nar Film Festivali Soma’da öldürülen işçilere adanmış bir etkinlik olarak sürdü. Arkadaşlar iyi bir refleks göstererek festivali Soma etkinliğine dönüştürme becerisini gösterdiler. Onun için emeği geçen herkesi kutluyorum.
Gaziantep tarım ve sanayinin iç içe olduğu 1.5 milyonluk nüfusuyla ve işçi havzalarındaki direnişleriyle bilinen bir ilimiz. Oradayken Emek Partili arkadaşlar Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde Gür İplik’te direnişin olduğunu söylediler. Bir yanda Soma bir yanda Soma’ya adanmış bir film etkinliği ve süren bir işçi direnişi…Hayatın diyalektiği bu olsa gerek.
Gaziantep’teki protestolara katıldığımda gaz maskesi ve baret alsa mıydım diye düşündüm. Sonra ise ortalıkta ne TOMA ne resmi üniformalı polis; ne gaz ne plastik mermi vardı. Yalnızca fotoğraf da çeken sivil polisler ve MOBESE’li bir sivil polis aracı alanı tarayıp duruyordu. Uzaktan uzaktan… Aklıma İstanbul, Ankara, İzmir geldi. Sanki bu ülkede yasalar ve ona bağlı polis teşkilatı farklıydı. Bölünme ise zaten bölünmüşüz diyesim geldi. Buradaki gösteri diğer illerde olsa ortalık savaş alanına dönerdi. Sordum burada gösteriler hep böyle mi yoksa bu güne mi özel diye? Gezi direnişleri sırasında ortalıkta polis falan varmış ama uzun zamandır böyle dediler. Demek ki “Polis yok, sorun yok”  tezi bir kez daha ispatlanmış oluyordu. Sayısal verilere bakarsak 1.5 milyonluk şehirde yaklaşık  2 bin kişinin katıldığı bir eylem gerçekleşti diyebilirim. Yine sendikalar temsilci düzeyindeydiler. Ama liseli gençler aktif ve çoğunlukta idiler. Hem de sözde genel grev ilan edilen bir günde. 15 milyonluk İstanbul’la karşılaştırdığımızda ya da Ankara ile buradaki katılım iyiydi bile denebilirdi.  Bu konu uzun. Sendikalardan girip derneklerden çıkmayı gerektirir. Bir başka yazıya bu konuyu bırakarak ya da bu konuyu işleyen evrensel gazetesinin 15-22 Mayıs tarihlerindeki köşe yazarlarının yazılarını okumanızı öneririm. Haftaya görüşmek üzere derken, yılda 1500 işçinin iş kazası denerek öldürüldüğü bir ülkede bir anda 301 veya daha fazla sayıda gerçekleştirilen Soma katliamının hesabının sorulması için mücadele edenlere şükranlarımı sunuyorum. Fotoğrafçısıyla, gazetecisiyle, yazarıyla, çizeriyle tek derdi hakikat olanları hiçbir güç engelleyemeyecektir. Soma’nın sesi kulaklarımızdan ve yüreklerimizden eksilmesin.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et