27 Mayıs 2014 00:10

Tayland'da darbe

Tayland\'da darbe

Fotoğraf: Envato

Paylaş

22 Mayıs’ta General Prayuth Chan-ocha Tay ordusunun hükümete el koyduğunu, monarşiyle ilgili bölüm hariç 2007 anayasasını askıya aldığını ve kendi başkanlığında Ulusal Barış ve Düzeni Koruma Konseyini kurduğunu duyurdu. Başbakan Niwatthamrong Oonsongphaisan ve kabinesinin bundan böyle orduya bağlı çalışması emredilirken, TV yayınları durduruldu, akşam 10’dan sabah 5’e kadar sokağa çıkma yasağı konuldu ve tüm siyasi toplantılar yasaklandı. Böylece hükümet karşıtı ve hükümet yanlısı protestoların liderlerinin bir süredir yürüttüğü müzakerelere de son verildi. Ordu aralarında 7 Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi tarafından görevden alından Eski Başbakan Yingluck Shinawatra’nın da dahil olduğu 155 siyasetçinin yanında 35 akademisyen ve aktivisti gözaltına aldı. Böylece ordu 1932’de mutlak monarşi rejimini sona erdirmesinin ardından on ikinci darbeyi gerçekleştirdi. Gözlemciler ordunun tahtı, 86 yaşındaki Kral Bhumibol Adulyadej’den halefine geçene kadar iktidarı elinde tutabileceğini belirtiyor. Ordunun seçimler için bir takvim ortaya koymamış olması bu öngörüyü destekliyor.
Uluslararası çevreler darbeyi kınıyor ve askerin sivil yönetime ne zaman ve nasıl geçeceğine dair bir plan görmek istiyor. Sandıkta üst üste zafer kazanan Shinawatra ailesinin yönetimindeki siyasi partileri destekleyen Kırmızı Gömlekliler hareketi giderek daha iyi organize olurken ve ekonomi kötüleşirken, meşruiyetini ne kadar yaşayacağı merak konusu olan bir krala dayandıran darbenin uluslararası onaya ihtiyacı olduğu su götürmez. Bu arada 2006 darbesinden sonra sürgünde yaşamaya başlayan eski Başbakan, hükümet partisinin gerçek lideri ve Yingluck’ın ağabeyi Thaksin Shinawatra sürgünde hükümet kurabileceğini ilan etti. Herhangi bir ASEAN ülkesinin Thaksin Hükümetine ev sahipliği yapıp yapmayacağı, Thaksin’in uluslararası desteği ve Kırmızı Gömlekliler’in nasıl bir mücadele hattı izleyeceği darbenin seyri ve gözlemciler tarafından dile getirilen iç savaş riskinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini belirleyecek.
1998’de kurduğu Thai Rak Thai (TRT) partisiyle 2001’de iktidara gelen Thaksin’in başarısının sırrı neoliberal popülizm stratejisinde yatıyordu. Eski bir polis ve iş adamı olan Thaksin siyasete işletme tekniklerini uyguladı. Sürekli kamuoyu yoklamaları yaptırarak halkın ne duymak istediğini ve siyasetten ne talep ettiğini tespit etti. Taşradaki geleneksel siyasi aracıların ötesinde yeni ve tabanla bağlantılı kadrolar oluşturdu. Ve en önemlisi kendisinin bazı gözlemciler tarafından -yanlış bir şekilde- Keynesyen veya neoliberalizme muhalif olarak nitelendirilmesine yol açan sosyal politikalar uyguladı. Bu politikaların başında çiftçi borçlarının ertelenmesi, kredi tabanının genişletilmesi ve tüm yurttaşları kapsayan sağlık hizmeti programı geliyordu. Ağır bir toplumsal eşitsizliğin hakim olduğu ülkede ilk defa dile getirilen bu talepler haliyle çok popüler oldu. Kuzey Carolina Üniversitesinden Kevin Hewison’ın belirttiği gibi: “Eğer Thakin özünde kent temelli yerel iş adamları sınıfını kurtaracaksa, TRT nispeten yoksul ve taşralı seçmenin egemen olduğu kalabalık seçim bölgelerindeki seçmenlerin desteğini almalıydı.”  Thaksin’i 2006’da iktidardan düşüren darbe sonrasında bu politikaların değiştirilmemiş olması siyasi sistemin meşruiyeti açısından gördükleri işlevi kanıtlıyor. Bu yeni politikaların yanında Thaksin küçük partileri satın alma ve yutma, yerel patronaj şebekeleri kurma ve bunlar vasıtasıyla para dağıtma gibi Tay siyasetinin gelenekselleşmiş taktiklerini de devam ettirdi. Parlamentoya gidecek milletvekillerini belirleyen yerel siyasi seçkinlerin gücünü kırarken eski soldan ve sağdan bazı entelektüeller ve sivil toplum önderlerinin de desteğini alan Thaksin, 2005’teki seçimde tamamen parlamentoya hakim oldu ve giderek otoriterleşti. Bu aşamada hem kendi saflarında gerçekleşen bölünme hem de Güney’de Müslüman Malaylar’a karşı polisi kullanarak başlattığı şiddet kendisine karşı protestoları tetikledi. Protestoların yarattığı dalganın üstünde sörf yaparak gerçekleştirilen bu son darbenin kökeni toplumsal dinamiklere dayanan siyasi krize çözüm getiremeyeceği ortada. Çözüm ne Thaksin ne de ordunun yanında saf tutan, bağımsız bir siyasi hattın geliştirilmesinde yatıyor, ancak bu hattı geliştirecek güçler örgütlü değil. Thaksin’e muhalif gazetecilerden Pravit Rojanaphruk darbe sonrasında çağrıldığı ordu karargahına teslim olmaya giderken Twitter’da şöyle yazmış: “Thailand’ın yeni diktatörünü görmek için yoldayım. Umarım sonuncusu olur.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa