28 Mayıs 2014

Soma madenlerinde işlenen cinayet sonrasında, bir süreliğine, iktidarın kullandığı dil, kavram ve sözcükleri büyüteç altına alalım. İlk sözcüğümüz “Fıtrat” olsun. Türk Dil Kurumunun sözlüğüne göre yaradılış veya hilkat demek. Yaradılış sözcüğünün karşılığında ise şunlar yazıyor: Bir kimsede doğuştan bulunan vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy, tıynet, cibilliyet; bir şeyin yaratılırken kazanmış olduğu özellikler bakımından durumu, fıtrat, hilkat… Toparlayacak olursak, bir şeyin fıtratı, o şeyin doğuşu itibarıyla kazandığı özellik anlamına geliyor.
İktidarın hiç utanmadan kullandığı, madenciliğin fıtratında ölümün olduğuna dair ifade yerin üstündeki insanların hiç utanmadan görmezlikten geldiği bir duruma işaret ediyor aslında. Cinayete kurban giden madencilere ve ailelerine karşı hissedilen acıma duygusuna karışan, kapitalizme ve onun oyuncağı olan siyasi iktidara karşı duyulan nefret ve öfke duyguları yerin üstündekilerin çoktan yüzleşmiş olması gereken bir durumun sarsıcı sillesi…
Bir şeyin fıtratı, o şeyin doğuşu itibarıyla kazandığı özellik anlamına geliyorsa, madenciliğin gayet olağan bir şekilde sistemin içine doğan ve ölüm de dâhil olmak üzere çeşitli tehlikeleri kabul edilmesi gereken bir meslek olduğu imasında bulunulmuş oluyor. Bu yüzden de madende çalışırken ölmek kader oluveriyor ölenler de şehit. Zaten yerin üstündekiler yerin altındakileri bilinçlerinin dibine hapsetmiş durumdalar ve zaten bu yüzden de madencilik doğamıyor bile. Nasıl yerin altında, batık vaziyette, emeklerinin sömürülmesine ses çıkaramayarak çalışmak zorunda kalıyorlarsa ve belki de neredeyse birkaç nesil boyunca aynı işi yapmak zorunda kalıyorlarsa, yerin üstündekilerin de karanlık bilinçaltlarında hapsoluyorlar. Ve hatta öyle ki, maden ocağında mesaiden kaçamasınlar diye demir kapılar kilitleniyor üstlerine. İyice dibe itiliyorlar gözü dönmüş insan müsveddesi patronlar tarafından. Ve birden kitlesel ölümle bilinç üstüne çıkıveriyorlar. Ve o zaman yerin üstündekiler yerin altındakilerin farkına varıyorlar. Esas o zaman anlaşılıyor madencilik mesleğinin fıtratı… Yaradılışında, ölüm olduğu söylenen madenciliğin bir hilkat garibesi olduğu… Kapitalizmin kendisinin bir hilkat garibesi olduğu… Kapitalizmin hilkat garibeleri yaratmaya yatkın olduğu… Kapitalizmin fıtratında acının, cinayetin, felaketin, duyarsızlığın, öğrenilmiş çaresizliğin, yabancılaşmanın, mutsuzluğun olduğunun farkına varılıyor böylece. Yine de yetmiyor bu farkına varış, yaşanan acının, yaşanan rezaletin ne kadar derin olduğunu anlamaya.
Anlayabilmek ve anlatabilmek için mücadele etmek gerekiyor... Madenciliği fıtratında ölüm olan bir meslek olarak tanımlayan iktidara karşı… Hiç utanmadan cinayeti kader,ölenleri de şehit olarak tanımlayan çarpık zihniyete karşı… Kurtarma çalışmalarının sürdüğü sırada, “302 işçiyle kapatırız” şeklindeki duygusuz ve vicdansız açıklamayı yapanlara karşı… Utanmadan, yaşanan ölümlerden birkaç gün sonra madencileri madende mesaiye gönderenlere ve madeni cinayetten hemen sonra kapatmayarak buna göz yumanlara karşı… Mücadele etmek lazım kapitalizm denilen bu hilkat garibesiyle…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et