Soma’da Germinal’i hatırlamak
Fotoğraf: Envato
Emile Zola’nın en iyi eseri olan Germinal, Fransız edebiyatının da en iyi romanlarındandır. Benim açımdan da okuduğum lise çağında beni emek sömürüsüyle tanıştıran ve sosyalizme sempati duymaya yönelten temas noktalarımdan ilkidir.
Roman 1860’larda kuzey Fransa’da işçilerin gerçek grev öyküsünü konu alır. Vahşi çalışma koşullarına karşı kelimenin gerçek anlamıyla vahşi bir grevdir bu.
Fransa’da natüralizm akımının öncülerinden biri olan Zola’nın Germinal’i, daha sonra sinemaya da uyarlandı.
Giriş bölümünde romanın birincil karakteri, genç göçebe bir işçi olan Etienne Lantier, hayatını kazanmak için bir maden şehri olan kuzey Fransa’daki Montsou’ya gelir. Orada karşılaştığı yaşlı bir madenci ile sohbete başlar. Madenci onunla konuşurken, bir öksürük nöbetine tutulur. Ağzından koyu bir sıvı akar.
Etienne sorar; ‘Kan mı bu?’ Madenci şu yanıtı verir: “Hayır kömür, vücudumda yaşamımın sonuna dek beni ısıtacak kömür var. 5 yıldır ocağa inmiyorum ama içim hâlâ kömür dolu.” Öksürdükçe kömür kusan madenci 58 yaşındadır ve 8 yaşından beri madende çalışmaktadır. 5 yıldır madene inmemesine rağmen bunu yaşamaya devam etmektedir.
19. Yüzyılda Osmanlı’daki kömür havzalarında da, maden işçilerinin, işçi sağlığı gibi bir mevzunun gündem bile olmadığı benzer koşullarda çalıştıkları biliniyor.
Soma’da yaşanan ve bu topraklardaki en büyük işçi katliamı olan ölümlerden sonra Başbakan Erdoğan da, ölümün bu işin “fıtratında” olduğunu söylerken 2014 Türkiyesi için hâlâ bu koşulları referans gösteriyordu.
Ne yazık ki, Germinal’e konu olan gerçekliklerin yaşandığı tarihten 150 yıl sonra Soma’da da uzun yıllar yerin altında çalışmış olan maden işçileri böyle kömür tükürüyorlar. Ve bu son derece sağlıksız çalışma koşullarından kaynaklı sağlık sorunları yıllar sonra da yakalarını bırakmıyor.
Zola’nın Germinal’inde o çalışma koşullarına isyan eden işçiler, sonunda greve gider. İşçiler grevin başında madene inerken kullandıkları lambaları dahi kırarlar ve madenin yöneticileri tarafından ayartılarak çalışmaya devam eden işçilere de müdahale ederler.
Sınırlı bir birikimle greve başlayan işçileri grev süresi içinde açlık da vurur. Evlerde çocuklar açlıktan ölmeye başlar, ancak işçiler teslim olmaz ve direnmeye devam ederler.
Grevi bastırmak için asker devreye girer ve grevin öncü işçilerinden Maheu askerler tarafından vurularak öldürülür.
Grev kelimenin bilinen anlamıyla bir kazanımla sonuçlanmaz. İşçiler yeniden madene dönmek zorunda kalırlar. Ancak nasıl Paris Komünü deneyimi Ekim Devrimi açısından çok büyük bir ilham kaynağı ise, Montsou’nun maden işçilerinin bu büyük grevi de, zaman içinde yeşerecek olan tohumların toprağa atılması gibidir. O tohumlar işçilerin teriyle, kanıyla sulanarak sömürüsüz yeni bir dünyanın filizlerine dönüşür zamanla.
Soma’da 301 arkadaşlarını, kardeşlerini kaybetmiş olan işçiler günlerdir mücadele ederek direniyorlar. Bunun sonucu olarak patronla iş birliği yapmakla suçladıkları Maden-İş Sendikasının kapısına dayandılar. Bu direnişe dayanamayan sendika yönetimi istifa etmek zorunda kaldı.
Bu arada Soma’daki dayıbaşlarının işçilerin cep telefonlarına mesaj atarak, onları ölüm madenine çağırdıkları 3 gün önce kamuoyuna yansımıştı. Ancak o çağrı yanıt bulmadı.
Bu yazıyı yazarken Soma’da bulunan arkadaşımız Metin Akarsu ile de görüştüm. Ölümlerin yaşandığı madenin sadece bir ocağı şu anda aktif durumda. Bir ocak ‘kaza’ sonrası kapanmıştı. Diğer ocak da İş Teftiş Kurulu tarafından kapatıldı. Şu anda sadece Işıklar Ocağında az sayıda işçi var ve orada da kömür çıkarılmıyor, sadece ocak ayakta tutulmaya çalışılıyor.
Belki Soma madencisi de yarın Montsou işçileri gibi madene dönmek durumunda kalacaklar.
Ancak şimdiden söyleyebiliriz ki, sendika yönetimini alaşağı eden bir direnişe imza atan Soma işçileri de tıpkı 1860’lar Fransası’ndaki sınıf kardeşleri gibi tarih yazdılar, tarihe yazıldılar.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00