Gezi mi fetih mi?
Fotoğraf: Envato
Gezi direnişi ve ardından başlayan isyanlarda somutlaşan kararlılık, kendiliğindenlik ve dayanışma büyük bir gereksinime, bir susuzluğa yanıt verdi. Gezi direnişi ile başlayan isyan hareketinden söz edilirken sık sık kullanılan “Gezi Ruhu” Türkiye’nin bugününü anlamak ve geleceğini şekillendirmek için çok önemli ipuçları barındırıyor.
Bu sene Gezi direnişinin yıl dönümü yaklaşırken yıllardır kullanılan bir başka kavram daha sık kullanıldı: Fetih Ruhu! Bu kavramı ve altında yatan fetih zihniyetini kavramak da Türkiye’nin bugününü anlamak açısından büyük önem taşıyor. Bu zihniyet aslında Gezi direnişi ile başlayan isyan hareketinin tam tersini, yani geçmişin karanlıklarını taşıyor.
“Fetih Ruhu” ile dolu yazılardan yola çıkarak fetih zihniyetinin ana hatlarını saptamakta yarar var. Bu yazılardan biri şöyle başlıyor:
İslâm Tarihi’ni fetihler tarihi şeklinde isimlendirmek yanlış olmaz. Çünkü İslâm evrenseldir, bütün insanlığa gönderilmiştir. İnsana nasip olabilecek en büyük nimet Müslüman olma nimetidir. İnsan bu sebeple dünya ve ahiret saadetine erişir. Fetih, “açma” anlamındadır. Fetihle, İslâm nimetinin bütün beldelere ulaştırılması amaçlanır. Fetih, insanı bencillikten kurtarır, elde ettiği İslâm nimetini, bu nimetle tanışmamış olanlarla paylaşmayı öğretir. Fetih, Allah’a ve İslâm’a giden yolların önündeki engelleri kaldırma; insanın asıl sahibi olan Rabbi ve Allah’ın yolu olan İslâm’la buluşturmaya vesile olur. (Şakir Tarım, Fetihlerimiz ve Ayasofya, 29 Mayıs)
Gayet açık. Fetih zihniyeti dogmatiktir ve İslam’ın bir yorumuna dayandırılır. Bu yoruma göre İslam evrenseldir ve tartışılamaz. Bu din “bütün insanlığa gönderilmiştir” ve bu dini kabul etmeyenlere kabul ettirilmesi gerekir. Tam da bu nedenle, fetihler gereklidir.
Fetih ile “nimet” dağıtmak ilahi bir görevdir. Bu “nimeti” dağıtmayı kendine görev edinenler, “ilahi amaç” hizmetinde her tür aracı kullanabilir. Bu zihniyet aslında başka dinler de görülmüştür. Fetih zihniyetinin Türkiye temsilcilerinin hiç sevmediği Haçlı Seferleri de fetih zihniyetinin ürünüdür. Güney Amerika’yı bir uçtan diğer uca kasıp kavuran misyonerler de fetih zihniyeti ile görev yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun fetihleri de bu zihniyetle güçlendirilmiştir. Oysa fetihler “ilahi amaç” değil, emperyalizm aracıdır. Önce imparatorların, daha sonra imparatorluk düzeni ile var olan aristokrasinin ve imparatorların iplerini tutan kapitalistlerin zenginleşmesini sağlamıştır.
Fetih zihniyetinin her aracı “mübah” kılan “ilahi amaç” dayanağı insanlık tarihini kana ve acıya bulamıştır. Güney Amerika’nın kesik damarları fetih zihniyetinin ürünüdür. Kızılbaş katliamları da fetih zihniyetinin ürünüdür.
Fetih zihniyetinin bariz örnekleri tam da Gezi direnişinin öncesinde görülenlerdir. Boğaz’a üçüncü köprünün yapılarak doğa talanı gerçekleştirilecek olması yetmezmiş gibi, köprüye Yavuz Sultan Selim’in adının verilmesi ve hemen ardından İstanbul’un merkezindeki bir parkın yok edilmek istenmesi “yeni Osmanlı” kisvesini taşıyan fetih zihniyetinin ürünüdür.
İnanmayanlara her türlü muameleyi haklı bulan fetih zihniyetinin ağaçlar, ormanlar, dereler, çiçekler, böcekler karşısında ne kadar acımasız olacağı bellidir. Dağlar, denizler karşısında da ne yapacağı bellidir. “Fetih Ruhu” ile dolu kafaların “Gezi Ruhu” nedir kavrayamamaları hiç mi hiç şaşırtıcı değildir.
“Fetih Ruhu” ile dolu kafaların barışın yolunu bile fetihte bulmaları da şaşırtıcı değildir. Nisan sonunda Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından yapılan bir basın açıklamasında 17 Mayıs Cumartesi “Diyarbakır’ın Fethi Programı” düzenleneceği duyurulmakta, “Diyarbakır İslam kardeşliğinin teminatıdır” denmektedir. Yani, kardeşlik Diyarbakır’ın fethi ile sağlanmıştır!
Fetih zihniyetinin bütün dayanakları geçmiştedir. Osmanlıcı fetih zihniyetinin kilit noktası hep 1453 olmuştur. Bu nedenle her yıl İstanbul’un fethi törenleri yapılmaktadır. Fetih kardeşliğinin neler üzerine kurulu olduğu bu törenlerde hemen görülebilir.
Buyurun AGD İstanbul Fethi Şöleni: “Yüzbinler şaha kalkacak, Fatih olup atını denize sürecek, Ulubatlı olup surlara sancağı dikecek, kerpetenlerle zulmün dişleri sökülecek!”
Bu söyleme bakıldığında Gezi direnişinin aslında fetih zihniyetine bir yanıt olduğu anlaşılacaktır. Kerpetenlerle, şehitlikle, fetihle kardeşlik olmayacağı ortadadır. Kardeşlik ancak insanlıkla gelebilir.
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40